08.09.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:
Küçük Temel okula daha yeni başlar. Okuyup yazmaya oldukça isteklidir. Sabahları, herkesten erken kalkar ve okul dönüşünde baba onu kucağına alıp sorar:
"Oğlum, bugün okulda ne yaptınız?"
Temel, "Yazı çalışıyoruz, baba," der.
Bir akşam baba, "Getir bakalım ne kadar öğrenmişsin yazı yazmayı. Şu defterini görelim," deyince Küçük Temel defterini getirir ve babasına verir.
Baba, deftere baktığında bir tek satır yazı görmeyince, büyük bir şaşkınlık içinde, "Hani oğlum, yazı nerede?" diye sorar.
Küçük Temel kendinden emin, "Babacığım, öğretmen yazıyı tahtaya yazıyor. Aynısını ben de defterime yazıyorum. O silince ben de siliyorum," der.
***
Küçük Temel bir gün babasına, "Babacığım sen nerede doğmuşsun?" diye sorar.
"Sürmene’de," der babası.
"Peki ya annem?"
"Hopa’da."
"Peki ben?"
Babası biraz böbürlenerek, "Tabii ki Trabzon’da!" der.
Küçük Temel, "Görüyor musun baba, üçümüz bir yerde buluşamamışız," der.
***
Küçük Temel bahçede çılgınlar gibi oradan oraya koşar. Arkadaşı yanına yaklaşıp sorar:
"Ne oldu sana? Arı sokmuş gibi dolaşıyorsun?"
"Bir şey yok, çişim geldi," der Küçük Temel.
"Tuvalete gitsene o zaman!"
Küçük Temel, "Ne kafasızsın! Teneffüste tuvalete mi gidilir? Derse girince izin isteyip gideceğim," der.
***
Öğretmen, Küçük Temel’i tahtaya kaldırır ve bir soru sorar.
Küçük Temel’den hiçbir yanıt gelmeyince, "Soru çok mu zor, evladım?" der.
Küçük Temel, "Yok, soru kolay," der. "Ama yanıtı zor."
***
Öğretmen, Küçük Temel’i tahtaya kaldırır:
"Söyle bakalım, bir yılda kaç mevsim vardır?"
Küçük Temel, "İki tane," yanıtını verir.
"Biri kayak mevsimi, biri deniz mevsimi."
***
Öğretmen, Dursunali’yi tahtaya kaldırır ve sorar:
"Bu sınıfta herkese bir erik, bir elma, bir portakal, bir şeftali, bir armut dağıtsam herkesin nesi olur?"
Küçük Temel, Dursunali’yi beklemez ve yapıştırır yanıtını:
"Karın ağrısı!"
***
Küçük Temel okula geç kalır. Sınıfın kapısını çalar ve içeriden gelen "Gir!" sesinden sonra sınıfa girer.
Öğretmen kaşlarını çatarak, "Bir daha geç gelirsen seni sınıfa almam!" der.
Küçük Temel öğretmene döner, "Ben siz geç gelince, size hiç böyle sözler söylememiştim," der.
***
Öğretmen Küçük Temel’e sorar:
"Söyle yavrum, şeffaf ne demek?"
"Bir tarafından bakınca öbür tarafı görünen şeye denir, öğretmenim," der Küçük Temel.
Öğretmen, "Aferin oğlum, hadi şimdi bu yanıta bir de örnek ver!"
Küçük Temel büyük bir bilgiçlikle, "Anahtar deliği efendim," der.
***
Öğretmen Küçük Temel’e sorar:
"Rüzgâr nedir?"
Küçük Temel, "Otobüse yetişen havaya rüzgâr denir," der.
***
Küçük Temel dedesine sorar:
"Dedeciğim, siz niye her gün balığa gidiyorsunuz?"
Dedesi, "Ekmek parası için yavrum," der.
Bunun üzerine Küçük Temel, "Dedeciğim, o zaman fırıncılar niye çalışıyorlar?" der. n