Pazar Leylek köyünün Yaren’i

Leylek köyünün Yaren’i

10.03.2019 - 08:15 | Son Güncellenme:

Her yıl binlerce kilometrelik zorlu göç yolculuğunun ardından Eskikaraağaç köyünde balıkçı Adem Amca’yı bulan Yaren leylek, bize bir masal hediye ediyor.

Leylek köyünün Yaren’i

Leylek köyünün Yaren’i
Bursa’nın Karacabey ilçesine bağlı Eskikaraağaç köyündeyiz, namı diğer Leylek Köyü. Her yıl Afrika’nın çeşitli bölgelerinden kalkıp mart ayı itibarıyla Türkiye’ye göçen leyleklerin, bahar ve yaz aylarını geçirdiği köy. Binlerce kilometrelik zorlu göç yolculuğunun ardından bitkin düşen leyleklerin gelişi, köy sakinleri için de bir sevinç kaynağı. Fakat leyleklerden biri var ki, köye adeta bir masal hediye etmiş: Balıkçı Adem Amca ile Yaren leylek.

Haberin Devamı

Adem Yılmaz, 65 yaşında. 25 yıl usta olarak çalıştığı süt ürünleri işinden emekli olup döndüğü köyünde 15 yıldır balıkçılıkla geçiniyor. Her sabah erkenden, hemen evinin önündeki Uluabat Gölü’ne açılıyor. Bir bahar günü, kayığına konan leylek şaşırtıyor onu; çünkü leyleklerin insana bu kadar yaklaşması pek alışıldık bir durum değil. “Herhalde aç” diye düşünüp tuttuğu balıklarla onu besliyor. Derken leylek ertesi gün de geliyor, sonraki ay da, sonraki yıl da... Zamanla tüm köy duyuyor bu hikayeyi, Adem Amca’yla dostluk kuran leyleğe “Yaren” ismini uygun görüyor köyün muhtarı. Yaren leylek tüm köyün gözbebeği oluyor.

Leylek köyünün Yaren’i

Yaren leylek, bu yıl da Eskikaraağaç’a ulaşan ilk leylek oldu ve Adem Amca’yla sekizinci defa kavuştular. Geldiği gün, heyecandan uyuyamadığını anlatıyor Adem Amca: “Öğleden sonraydı, bir baktım yuvasına gelmiş ama perişan halde. Sabaha kadar uyku tutmadı. Erkenden kayığa gittim. Ağları toplamaya başladım. İki dakika sonra çıkıp geldi. Öyle mutlu oldum ki, bilemezsiniz. Sanki evladım gibi.” Kayığa konduktan sonra Yaren’le ne yaptıklarını soruyorum: “Ben anlatıyorum, o dinliyor. Arkadaşımla nasıl konuşuyorsam öyle konuşuyorum, o gün ne yaşadıysam anlatıyorum. O sırada feki dediğimiz küçük balıklardan belki 20-30 tane atıyorum, havada kapıyor. Yavruları olduğu zaman günde iki-üç defa geliyor, balıkları alıp yavrularına götürüyor.”

Haberin Devamı

Yaren’le tanışma

Yaren leyleği yakından görmek için bir çatıya çıkıyoruz. Göl manzaralı yuvasında, siyah beyaz tüyleri, incecik bacakları, kırmızıya çalan gagası ve uzun boynunu kıvırarak aldığı pozisyonla vakur mu vakur bir duruşu var. Cinsiyeti kesin olarak bilinmiyor fakat varış yerine önce erkek leyleğin ulaşması ve yuvasını bulup onarması gerektiğinden, erkek olma ihtimali yüksek. Yanında, kendisinden birkaç gün sonra köye ulaşan ve henüz toparlanamadığı her halinden belli olan eşi var. İkisi de köylerine ve birbirine kavuşmanın huzuruyla, tek ayak üzerinde dinlenme halinde. Bir ara kafalarını geriye atıp “taka taka” sesleri çıkararak kur yapmayı da ihmal etmiyorlar.

Haberin Devamı

Yaren’in gelişi ne kadar sevinç veriyorsa, gidişi de o kadar hüzünlü. Yaz boyu yavrularını büyüten leylekler ağustos sonunda dönüş hazırlığına başlayınca Adem Amca’yı da bir telaş sarıyor: “Bilemiyorsun ki, yarın mı gidecek, öbür gün mü... Bir gün ansızın gidiyor. Bir bakıyorum yok. Ondan sonra yüreğim cız ediyor. Kışın aklım hep onda. Acaba dönebilecek mi, başına bir şey geldi mi diye meraklanıyorum. Gelmezse, üzülürüm, hem de çok üzülürüm. Allah ikimize de ömür verdikçe dostluğumuz sürsün.”

“Seninki geldi mi?”

Adem Amca’yla köyün sokaklarını arşınlamak, Yaren leyleğin köyün fenomeni olduğunu anlamak için yeterli. Yaren leylekle ilgili şakalar, birkaç gün önce köye ulaşan Yaren’in eşini kast ederek dilenen “Gözünüz aydın”lar, cama çıkan bir teyzenin heyecanla “Dün balık ayıklarken bizim bahçeye kondu” deyişi... Fakat köyde başka leylekler de var. Köy meydanında, civarda çekilen leylek fotoğraflarının asılı olduğu duvarların çevirdiği kahvede “Benimki daha gelmedi, seninki geldi mi?” soruları çalınıyor kulağımıza. Köyde aktif 8 yuva var, bu da eşleriyle birlikte 16 leyleğin geleceği anlamına geliyor ancak henüz sadece 4 leylek gelmiş durumda. Bu yüzden leyleği gelmeyenlerin gözü yolda. Hangi leyleği kimin sahiplendiğinin bilgisi ise leylek yuvalarının direklerine asılan levhalarda yazıyor. Ailede çocuk varsa, çocuklara leylek sevgisini aşılamak adına sahiplendirmede öncelik tanınmış. Koruyucu aile sayılan bu aileler, leylekleri gözlemlemek ve bir olumsuzluk halinde muhtara haber vermekten sorumlu. Böylece leyleklerin güvenliği ve yaşam alanlarının korunması için 7’den 77’ye tüm köy el ele vermiş.

Haberin Devamı

“Ayağımızdaki çetikleri bile alıyorlar”

Aynı zamanda Avrupa Leylek Köyleri Birliği’nde Türkiye’yi temsil eden Eskikaraağaç, her ne kadar Adem Amca ve Yaren leylek hikayesiyle tanınsa da, köyün leyleklerle ilişkisi, geleneklere işleyecek kadar eskilere dayanıyor. Bundan 60 yıl öncesini anlatan köy sakinleri, her çatıda bir yuva olduğunu, leylekler gelir gelmez kırlara koşup leylek çiçeklerini topladıklarını anlatıyor. Kadınların hemen hepsi, leylek görünce “Belim taş elim kuş” diyerek iki büklüm dolandıkları çocuk oyununu hatırlıyor, “Leylek havada, yumurtası tavada” tekerlemesini neredeyse hep bir ağızdan söylüyor. 70 yaşındaki Kâfiye Çakıl, “Küçüklüğümüzden beri seviniyoruz leylekler gelince” diye anlatıyor: “Evlerimizin önündeler, sürekli bakıyoruz geldi mi, yavru yaptı mı... Ama çok çaput topluyorlar, herhalde yuvaları yumuşak olsun diye. Ayağımızdaki çetikleri bile alıyorlar bazen.”

Haberin Devamı

“30 leylek içinde tanırım”

Adem Amca, en sık “Aynı leylek olduğundan emin misin?” sorusuyla karşılaştığını anlatıyor. Yaren’e çip takılması taraftarı değil; çünkü bu işlem yavruyken kolay ama yetişkin leyleği yakalamaya çalışırken ürküp kaçmasına sebep olunabilir. Fakat bu sekiz yıl içinde, hem yuvasını şaşmaması hem de diğer kayıklara konmayıp rengi değişse de her seferinde Adem Amca’nın kayığını bulması anlamlı. Adem Amca da onu tanıdığından emin: “30 tane leyleğin içinde olsa bile tanırım onu; çünkü hissediyorum, bir sevgi bağı var aramızda.”

Leylek köyünün Yaren’i

Filmi de geliyor

Adem Amca ile Yaren leyleği dört yıldır fotoğraflayan isim, aynı zamanda kuş gözlemcisi ve kuş fotoğrafçısı Alper Tüydeş. Bir süredir bu hikayeyi, tüm köy halkının rol alacağı şekilde anlatacağı “Yaren” filmi üzerinde çalışıyor. Yönetmenliğini Burak Doğansoysal’ın yaptığı filmin çekimlerini yaz bitmeden tamamlamayı ve leyleklerin ağustostaki göçünden önce köy meydanında filmin galasını yapmayı planlıyorlar.

Leylekler güvende

Leylek köyünün Yaren’i

Eskikaraağaç köyünde, leylek ölümlerini en aza indirmek için de birçok çalışma yapılıyor. Leylekler, elektrik tellerinin kapalı sisteme alındığı özel platformlar üzerine yapılan güvenli yuvalarda barınıyor. Bu yuvalar, belediyenin görevlendirdiği ekipler tarafından yılda bir defa da temizleniyor; çünkü leyleklerin yuva yaparken topladığı ip, plastik gibi maddeler özellikle yavruların hayatını tehlikeye atabiliyor.