02.12.2012 - 02:30 | Son Güncellenme:
ULAŞ GÜRŞAT / ulas.gursat@milliyet.com.tr
Hürriyet Gazetesi spor yazarı ve spor ekranlarının tanınan yüzü Altan Tanrıkulu büyük bir futbol aşığı. Tanrıkulu’nun en büyük hobisi ise bilet toplamak. Bilet koleksiyonerliğine 1996 yılında İngiltere’de düzenlenen Avrupa Futbol Şampiyonası’nda Aykut Kocaman’la gittikleri ünlü Türkiye-Hırvatistan maçıyla başlayan Tanrıkulu’nun elinde şu an 10 bine yakın maç bileti bulunuyor ve
44 yaşındaki spor yazarı “Maç bileti konusunda Türkiye’de birincilik bende” diyor.
Tanrıkulu’nun koleksiyona başladığı bilet.
Nasıl başladınız bu koleksiyona?
1996’da düzenlenen Avrupa Şampiyonası’na
o dönem Fenerbahçe’den yeni ayrılmış olan Aykut Kocaman’la beraber gitmiştik. Kocaman’ın morali çok bozuktu. Biraz kafası dağılsın diye Londra’da iki arkadaşıyla beraber 10 gün kadar kaldık. “Bir daha asla futbola dönmeyeceğim” demişti futbolu bıraktıktan sonra. Ben de “Dönersin” demiştim. Türkiye’nin Hırvatistan’la oynadığı maçın biletlerini sakladık. Ondan itibaren her gittiğim maçın biletini almaya başladım. Çünkü farkında olmadan aldığım her biletin bir anı taşıdığını fark ettim. Koleksiyonuma aldığım o ilk biletin maçında Türkiye Hırvatistan’a yenilmişti. Alpay’ın Vlaovic’i düşürmeyerek Fair-Play Ödülü aldığı karşılaşmaydı. Daha sonra spor müdürlüğü yapmaya başladım. Orada maçlara giden kişiler her gittikleri maçtan bana bilet getiriyordu. Akreditasyon biletleri de topluyorum. Böyle böyle arttı. Arttıkça da ben koleksiyon yapma ihtiyacı duydum. Para koleksiyonerleri için çıkan albümleri almaya başladım.
“Türkiye-Macaristan maçının bileti çok önemli”
Yurt dışıyla da bağlantınız var mı?
Yurt dışında yüze yakın koleksiyoner arkadaşım oldu. Özellikle Belçika, Fransa ve Hollanda’dan... Çünkü onlar bu işe çok meraklı. Onlarla yazışıp onların elindeki çift biletlerle benim elimdeki çift biletleri değiştirmeye başladım. Mesela yarın Fenerbahçe-Marsilya maçının biletini Fransa’da bir arkadaşıma göndereceğim, o da bana gidemediğim Marsilya-Eskişehirspor maçının biletini gönderecek. Böyle Facebook ve Twitter’da ortamlarımız var. Bunlarla ilgili Türkiye ve yurt dışında açık arttırmalar yapılıyor. Mesela ebay sitesinden biletler almaya başladım. Ama bayağı param gidiyordu çünkü değerli biletlerdi. Pek bulunabilecek biletler değil. Bu biletleri klasörlerde Galatasaray, Beşiktaş, Fenerbahçe ve Milli Takım olarak tasniflemeye başladım. Ama sadece futbol değil. olimpiyatlar, basketbol, voleybol, atletizm, kriket her şeyin biletini toplamaya çalışıyorum.
Koleksiyonun şimdiki durumu nasıl? Elinizde ne var ne yok?
Yakın zaman için Fenerbahçe, Beşiktaş, Galatasaray ve Milli Takım’da eksiğim çok az.
90’lı yıllardan sonrasına yakın zaman diyorum. 90’lı yıllardan önce Türkiye’de kayıp bir zaman dilimi var. O döneme ait devletin elinde bile bilet yok. Çevremi de kullanarak Gaziantep’te, Adana’da yapılan maçlarla ilgili sorular sordum ama onlarda da ellerinde basılı materyal olmadığını söyledi.
Benim için önemli olan yurtdışı maçlarımız.
Bulması zor olan biletler hangileri?
Yabancı biletleri bulmak kolay. Zor olan Türkiye’deki eski maçların biletlerini bulmak. Türkiye’de koleksiyonerlik kültürü çok yaygın olmadığı için bu biletleri bulmak oldukça zor.
Hangi bilete en yüksek ücreti ödediniz?
En çok para verdiğim bilet 1958 Şampiyonlar Ligi Finali’nin bileti. Yaklaşık 350 pound ödedim. Üç yıl önce almıştım. Ama biletlere böyle maddi şeyler gözüyle bakmıyorum. Zaten artık değiş-tokuş usulüyle koleksiyonumu genişletiyorum.
Spor basınında çalışıyor olmanız işe yarıyor mu?
Spor basınında çalışıyor olmam bu işi biraz kolaylaştırıyor. Sürekli maçlara gidiyorum. Benim gibi bu koleksiyonu yapan ama spor basınında çalışmayan arkadaşlarım biraz kıskanıyor. Maçlarda görevli basın mensubu arkadaşlarım da bana çok yardımcı oluyor. Görevli arkadaşlar gittikleri maçlardan bana mutlaka bilet getiriyor. İnsanlar bana “Sen bu işe çok meraklısın” deyip biletler getiriyor. Mesela Fenerium sahibi bir arkadaşla tanıştım. Bana yaklaşık 300 taneye yakın bilet verdi, “Senin koleksiyonunda dursun” dedi. 1990’lı yıllardan başlıyor o biletler.
Elinizde kaç bilet var?
10 bine yakın biletim var. Hepsini klasörlere koyamadım. Klasörlere koyduklarım özel olarak tasniflediğim biletler.
“Bu koleksiyon olmasaydı daha fanatik olurdum”
Bu koleksiyon size ne kattı?
Bilet koleksiyonu yapmam bana çok önemli bir şey kazandırdı. Bu koleksiyon olmasaydı daha fanatik bir Fenerbahçeli olurdum. Bu koleksiyon bütün takımlara sempatiyle bakmamı sağladı. Daha çok biletim olsun diye Galatasaray’ın daha çok Avrupa maçı oynamasını istiyorum. Ben biletleri biriktirmeye başladıktan sonra Türkiye’de bilet biriktirmeye başlayanlar oldu. İnsanların hobisinin olması güzel bir şey ve buna ön ayak olmak hoşuma gidiyor. Bazen okuyucularım da bilet veriyor.
Bu biletlerle ilgili bir projeniz vardı yakın zamanda...
Bir spor müzesinin kurulmasını istemiştim. Biletlerimin de bu müzenin içerisinde bir odada sergilenmesini istemiştim. Bunu kişisel değil kamusal bir proje olarak düşünmüştüm. Ben elimdeki bütün biletleri, rozetleri, her türlü spor objelerimi devlete bağışlayacaktım. Bununla ilgili Egemen Bağış’la görüştüm. Bu projeyi “Avrupa Spor Başkenti” kapsamına aldıklarını açıkladı. Daha sonra bu iş Spor A.Ş.’ye devredildi ve müze yeri aramaya başladık. Müze yeri için birkaç yer gezdik. En son Sinan Erdem düşünüldü. Ancak ödenek yetersizliği nedeniyle bu proje gerçekleşmedi. Şimdi bu projenin ileride gerçekleşmesini bekliyoruz.
Bu biletlerle ilgili bir de kitap projem var. Elimde bende anı değeri olan 100 bileti kitaplaştırıp maçların anısını anlatacağım bir kitap yazmak istiyorum.
Sizi en çok hangi bilet heyecanlandırır?
60’lı 70’li yıllarda Türk tamımlarının Avrupa’da yaptığı maçların biletleri ya da Türk Milli Takımı’nın 1950’den önce yaptığı maçların biletleri olabilir. Çünkü Türkiye’yi bulmak çok zor. Avrupa’daki koleksiyonerlerin elinde
Türkiye’nin biletleri nadiren çıkıyor.
Gittiğiniz maçlardan ekstra bilet toplar mısınız?
Şampiyonlar Ligi finallerine gidiyorum. Maçlardan sonra yazılarla “Bilet topluyorum”
diyen koleksiyonerler var. Ben gittiğim maçlarda çoğunlukla stadı iki defa turlayıp bilet toplarım. Çünkü oradan alacağım beş-altı bileti başka biletlerle değiştirme şansım oluyor böylece.
Bir Şampiyonlar Ligi Finali biletinin değeri 40-50 pound civarında. Eğer biletin durumu iyiyse 70-80 pounda kadar çıkıyor. Genelde İngilizler biletlerini vermiyor, anı olarak saklıyorlar.
“Türkiye-Macaristan bileti çok önemli”
“Biletlerin değeri herkese göre değişir. Ama kimsenin bulamayacağını düşündüğüm bir biletim var. Mesela Türkiye’nin Macaristan’ı 3-1 yendiği ünlü maçın bileti. Bu maçın 5 Şubat’ta oynanacağına dair bilet bastırılıyor ancak yoğun hava koşulları nedeniyle maç 19 Şubat’ta oynanıyor. Arkasında da maçın 11’i var, imza atılmış. Çok zor bulunabilecek bir bilet. Kimin maçı izlediğini bilmiyorum. Elden ele dolaşmış, en sonunda benim elime geçti.
“Mustafa Denizli bileti görünce çok şaşırdı”
Başka özel bir bilet var mı elinizde?
Mustafa Denizli de haliyle şaşırmıştır bileti gördüğünde...
Evet Mustafa Denizli bu maçların biletlerini gördüğünde çok şaşırdı. Markus Merk’in yönettiği ilk Avrupa finali maçının biletini gösterdim. Markus çok şaşırdı. Hayret etti ve “Sen bunları nereden buluyorsun?” diye sordu. 2003 Şampiyonlar Ligi Finali’ydi. Cüneyt Çakır’a da yönettiği bir maçın biletini hediye ettim. Çok hoşuna gitti.
O da bana yönettiği bir Avrupa Ligi maçının topunu hediye etti.
“Değiş tokuş yapıp para ödememeye başladım”
Spor objesi olarak başka bir şey biriktiriyor musunuz?
Rozet, maç kitapçığı gibi futbol ve spor adına başka koleksiyonlarım da var ama asıl uzmanlık alanım bilet. Türkiye’de maç bileti konusunda ilk sırada ben varım. Bunu biliyorum. Bunu öğrendikten sonra diğer koleksiyonlerle tanıştım. Benden sonra bilet biriktirmeye başlayan arkadaşlarım var. Rozet biriktiren arkadaşlarıma rozet verip karşılığında bilet alıyorum. Bu şekilde değiş tokuşla para ödememeye başladım. Artık Beyoğlu’nda yılda iki veya üç defa spor müzayedeleri düzenleniyor. Bu işi artık organize edenler var. Baran diye bir arkadaşım var, evi tamamen rozetle dolu.