NASA Dünya’dan kopabilir

Gezegenimiz üzerinde insan soyunun varlığını tehdit eden unsurları bir çırpıda saymak kolay: Küresel ısınma, nüfus patlaması, salgın hastalıklar, küresel savaş ve terörizm, güneş patlamaları, hatta uzaylı istilası bile gündemde. Şimdi bunlara bir de Trump yönetimi eklenmek üzere.

ABD seçili başkanı Donald Trump, kampanyası süresince iklim değişikliğinin Çin tarafından uydurulmuş bir aldatmaca olduğunu öne sürerek, 200 ülkenin karbon emisyonlarını azaltmada mutabık olduğu Paris Antlaşması’ndan çekilme sinyalleri vermişti. Geçen hafta en yakın danışmanından gelen bir açıklama, planın yürürlükte olduğunu ortaya koydu. Derin uzay araştırmalarına daha fazla kaynak ayırmak amacıyla NASA’nın Dünya’daki iklim ve çevresel değişimleri izleyen departmanının devre dışı bırakılabileceği ifade ediliyordu.

Küresel bir endişe

NASA dendiğinde akla önce uzay araştırmaları gelir. Ancak NASA, onlarca uyduluk gözlem ağı sayesinde Dünya’yı da devamlı mercek altında tutuyor. Kutup ve okyanus üzerine araştırmalar yürüten Dr. Thomas Hollands, Deutsche Welle röportajında “NASA’nın verileri bilim dünyası için aşırı derecede önemli. Dünya Gözlem Sistemleri sayesinde gezegenin atmosferi ve yüzeyi hakkında çok geniş ölçümleme kabiliyetine sahipler” sözleriyle konunun önemini vurguluyor.

İklim değişikliğini ve etkilerini inceleyen bilim insanları için NASA’nın verileri vazgeçilmez nitelikte. NASA gezegen üzerinde sürekli ölçümler de yapıyor. Her yıl yapılan ölçümler, iklime bağlı değişim trendlerini inceleme imkanı veriyor. Değişikliğin boyutları ve yakın gelecekte bizi bekleyen tehlikeler ancak bu sayede anlaşılabiliyor. Duymaya alıştığımız “Son 50 yılın en sıcak yazı” gibi haberlerin kaynağı da NASA. Ancak çok daha önemlisi, hava durumu tahminleri ve iklim modellemeleri yapılmasını sağlayan uydu verileri. Hollands “Atmosfere bakan gözümüzü kör etmek, insanlığı hortumlar, orman yangınları, seller gibi büyük çevresel felaketlere karşı savunmasız bırakmak anlamına gelir” sözleriyle küresel bir endişeyi dile getiriyor.

Trump yönetiminin bu kadar önemli bir kurumu devre dışı bırakma isteğinin arkasında büyük bir sürpriz yok. Petrol ve doğal gaz türevi fosil yakıtlarına dair kısıtlamaları ortadan kaldıracak bir düzenlemenin yeni hükümetin ajandasında olduğu biliniyor. Aynı zamanda ABD’yi kömür ihracatında dünya lideri olarak konumlandırma stratejileri görüşülüyor. Paris Antlaşması’ndan çekilme isteği de Trump’ın hedefine ilerleme kararlılığını gösteriyor.

Tarafını seçme vakti

Giderek sarsılan dünya düzeninde taşların tekrar yerine oturması belli ki kolay olmayacak. İşin ironik ve iyi tarafı, Trump’ın varlığının tüm dünyada alarm çanlarına neden oluşu. Gezegenin sağlığını düşünen; bilim insanlarından Dakota Kızılderilileri’ne kadar herkes, böylece seslerini yükseltmeye ve birlikte düşünmeye başladı. Önceden yeterince umursanmayan konular, tehdit büyüyünce dünya gündemine girdi ve küresel bir farkındalık uyanmaya başladı. Yaşadığımız çağda karanlık ve aydınlık her geçen gün daha fazla birbirine yaklaşıyor. Görünen o ki, insanlık için artık tarafını seçme vakti geliyor.