Pazar "Oğlum uçaktan inmeyince İstanbul'daki her oteli aradım"

"Oğlum uçaktan inmeyince İstanbul'daki her oteli aradım"

13.11.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:

Bir yıl önce İstanbul'da kayıplara karışan Japon öğrenci Sotaro Matsukura'nın annesi Mieko Matsukura: "Kısa bir tatil olduğu için oğlumun Türkiye'den beni aramamasını garipsemedim. Ama dönüş günü uçaktan çıkmayınca bir rehber kitap aldım, gidebileceği otelleri tek tek aradım"

Oğlum uçaktan inmeyince İstanbuldaki her oteli aradım

axpaz021.jpg Bir ara pencerenin önünde durup bir süre önce belki oğlunun da baktığı manzarayı seyretti. Arada yüzüne düşen kırmızı perçemini eliyle itmek dışında pek bir el hareketi yapmadan konuştu. Gözleri oğlunu anlatırken buğulansa da hiç ağlamadı. Bazen sorulara yanıt verirken oğlunun arkadaşı Akira ile bakışıp gülüştüler. Belli ki bunu sıkça yaşıyorlar. Tokyo'da yaşayan ve Seijou Üniversitesi iktisat bölümünde dördüncü sınıf öğrencisi olan 24 yaşındaki Sotaro Matsukura 30 Ekim 2005'te dokuz günlük bir tatile geldiği Türkiye'de kayıplara karıştı. Tüm aramalara rağmen bulunamadı. Mieko Matsukura oğlunun kayboluşunun üzerinden ancak bir yıl geçtikten sonra kendinde İstanbul'a gelme gücünü buldu. Mieko Matsukura ve oğlu Sotaro'nun yakın arkadaşı Akira Ogawa ile Aksaray'daki Royal Hotel'de buluştuk. Lobiden geçip Sotaro'nun bir yıl önce iki geceliğine konakladığı odaya ilerledik. Koridordan yürüyüp odaya girerken tüylerim diken diken oldu. Oysa Japonya'da mimarlık yapan şık giyimli anne Mieko son derece soğukkanlıydı. Zaten bu odaya ilk girişi de değildi, önceki gün de buradaydı. "Oğlumla beraber Türkiye-Japonya maçına gitmiştik" Bir yıl içerisinde yapılan araştırmalar hakkında bilgi almak ve yapabileceğim herhangi bir şey varsa yapmak için geldim. Oğlunuz kaybolalı bir yıl oldu. Neden buraya geldiniz? Tabii birkaç kez İstanbul'u ziyaret etmeyi düşündüm. Tokyo'dan İstanbul'a 12 saatlik bir uçuş mesafesi vardı ve istediğim zaman gelebilirdim. Ama oğlum Sotaro ile beraber Japonya'ya dönememe düşüncesi beni korkutuyordu. Kendimi uçuruma atılmış gibi ümitsiz hissedecek ve buna dayanamayıp perişan olacaktım. Kaygı ve şaşkınlık beni hasta etti. Toparlanmam vakit aldı. Oğlumun İstanbul'da kaybolmasının üzerinden bir yıl geçtiği için nispeten kendimi toparlayarak geldim. Peki Türkiye'ye gelmek için neden bir yıl beklediniz? "Türkiye hakkında iyi şeyler düşünüyorum" Ümidimi hiç kaybetmedim. Şu anda da herhangi bir yerden çıkıp geleceğini düşünüyorum. Hâlâ bir ümidiniz var mı? Hayır, ümidimi hiç kaybetmeyeceğim. Bütün gün onu düşünüyorum, bazen onu gördüğümü sanıyorum. Evde telefon çaldığında onunla ilgili bir şey olabileceğini düşünüp heyecanlanıyorum. Zaman geçtikçe bu iş tahammül edilmez bir hal almadı mı? Giderek ümitsizliğe kapılmıyor musunuz? Ümidimi kaybetmediğim için ayakta durabiliyorum. Metanetimi kaybetmiyorum. Birçok kişi araştırma yaptı. Bir ağ oluştu. Onlar da ümitlerini kaybetmediler ve ben de yetkililere güveniyorum. Her şeye rağmen hayata sıkı sıkı sarılıyorsunuz. Tarihe, müziğe ve futbola karşı bir merakı vardı. Dünya Kupası'nda beraber Japonya-Türkiye maçına gitmiştik. Japonya'da arkadaşlarıyla bir müzik grubu kurmuşlardı. Sotaro gitar çalıyordu. Türk müziğiyle ilgiliydi, Türkiye'deki tarihi yerleri görmek istiyordu. Oğlunuz tatil için neden Türkiye'yi seçmişti? Kafasında nasıl bir Türkiye imajı vardı? Çok hareketli ve sağlıklıydı. Başka kardeşi yok. Çocukluğundan beri futbol oynuyordu. Ortaokul ve lisede tenis de oynadı. Resim ve müzik yapmayı seviyordu. Nasıl bir çocuktu? Bir enstrüman çalan yok ama herkes iyi birer dinleyici. Ailede müzikle ilgilenen var mı? Biraz içe kapanıktı ama o kadar da sessiz değildi. Her şeyi konuşurduk. Sotaro içedönük müydü? Birlikte başka ülkelere gitmiştik. Tek başına ilk kez yurtdışına çıktı. İlk kez mi evden ayrıldı? Türkiye'de tanıdığı herhangi biri yoktu. Oteli kendisi ayarlamadı, İngiltere'deki bir turizm acentesi üzerinden Royal Hotel'de yer ayırtmış. Türkiye'ye kimin aracılığıyla geldi? Oğlum maceracı bir ruha sahipti. İtiraz ettim ama "Ne olursa olsun tek başıma gitmek istiyorum" dedi. Karşı çıkamadım. Neden tek başına tatile çıktı? Hayır. Türkiye'ye geleceği için sevinçliydi. Yola çıkmadan önce nereleri görmek istediğini anlattı. Önce İstanbul'a gideceğini, sonra Kapadokya ve İzmir'e geçmek istediğini; ancak Kapadokya soğuk olur diye vazgeçebileceğini söylemişti. Kararını İstanbul'a geldikten sonra verecekti. Ayrılırken evde herhangi bir tartışma yaşandı mı? İnterneti kullanıyordu. Ama böyle bir durum yoktu. Sonradan bilgisayarını açıp e-postalarını kontrol ettim. Türkiye ile bağlantılı bir yazışma bulamadım. Sadece internette Türkiye ile ilgili sitelere girmiş. İnternetten arkadaş edinip buraya gelmiş olabilir mi? Hayır, geldikten sonra hiç konuşmadık. 9 Kasım'da Japonya'ya dönecekti. Kısa bir tatil olduğu için aramamasını garipsemedim. Dönmeyince bir şeylerin ters gittiğini anladım. Önce uçağın rötar yaptığını düşündüm. Hemen havaalanını aradım. O günkü uçakta olmayınca rezervasyonunu ertesi güne kaydırmış olabileceğini düşündüm. Hemen onu da araştırdım. Sonra bir rehber kitap aldım, önce Royal Hotel olmak üzere oğlumun gidebileceği bütün otelleri aradım. Ve oralarda kalmadığını öğrendim. Türkiye'ye vardığında sizi aradı mı? "Önce şaşkındım, şimdi endişeleniyorum" 90 bin yen (yaklaşık 800 dolar). Otelde bıraktığı sırt çantasında da 10 bin yen ve 100 dolar bulunmuş. Yani yanına 650 dolara yakın bir para almış. Yanında ne kadar para vardı? Dijital kamera ve ses kayıt cihazı almıştı. Müzikten dolayı seslere karşı ilgiliydi ve kayıt yapıyordu. Yanına başka ne almıştı? Birkaç gün sonra tekrar dönmek üzere otelden ayrılmış. Bavullarının bir kısmını otelde bırakmış. 2 Kasım'da otelden çıkış mı yapmış, yoksa dönecek miymiş? Bir şaşkınlık vardı üzerimde. Şimdi ise daha çok endişeleniyorum. Kaybolduğunu ilk anladığınızda ne hissettiniz? Şimdi ne hissediyorsunuz? Hayır, dokuz günlüğüne turistik amaçlı geldi. Başka bir düşüncesi yoktu. Oğlunuz ne bekleyerek Türkiye'ye geldi? Kalmayı düşünüyor muydu? Türkiye hakkında çok fazla bir bilgim yoktu, o yüzden görüşlerimin değiştiğini söyleyemem. Bana çok kişi yardımcı oldu, o yüzden iyi şeyler düşünüyorum. Tüm bu olanlardan sonra Türkiye'ye karşı görüşleriniz değişti mi? Bu ihtimallerin en kötüsü. İyi sonuç da çıkabilir, kötü de ama daha sonuca yaklaşmadık. Bu ihtimali düşünmüyorum. Öldüğünü öğrenseniz bir anlamda rahatlar mısınız? Sotaro Matsukura'nın yakın arkadaşı Akira Ogawa arkadaşını anlattı. "Önce seyahat edecek, sonra hayatta ne yapmak istediğine karar verecekti" Çok kafası çalışan biriydi. Herkesin es geçtiği ayrıntılara çok dikkat ediyordu. Farklı biriydi. Sadece müzik değil, başka birçok şeyle ilgiliydi. Özellikle de futbol. Sürekli bir aradaydık. Birlikte her şeyi yaptık. Alışverişe de çıktık, ders de çalıştık, müzik de yaptık. Birlikte tenis oynardık. Sotaro nasıl biriydi? Türkiye'ye geldiği tarihler zaten bir arayış dönemine denk geliyor. Önce seyahat edecek, sonra ne yapacağına karar verecekti. Sotaro iktisat okuyormuş. Mezun olunca ne yapmayı düşünüyordu? Küçüklüğünden beri Avrupa ve ABD'de çeşitli yerlere gitmişti. Artık daha az bilinen yerleri görmek istiyordu. Gerçi o bizden farklı olduğu için tam olarak ne düşünmüş olabileceğini bilemiyorum. Geziyi planlamadan önce Türkiye'yle ilgili konuşmadı hiç ama gitmeye karar verdikten sonra kütüphaneden Türkiye hakkında kitaplar alıyordu. Türkiye'den söz ediyor muydu? Hayır, yoktu. Sotaro'nun Japonya'da geride bıraktığı bir kız arkadaşı var mıydı?