Pazar Oscar’ın rengi

Oscar’ın rengi

03.03.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

Denzel Washington şeytanın bacağını kırar da Oscar alırsa 1963’ten beri bu işi beceren ilk siyah oyuncu olacak

Oscar’ın rengi

Oscar’ın rengi

Denzel Washington şeytanın bacağını kırar da Oscar alırsa 1963’ten beri bu işi beceren ilk siyah oyuncu olacak

WASHINGTON
Hollywood’un, Amerika’nın bin bir yüzünden sadece birkaçına ayna tutabildiğinden yakınanlar, bu yılki Oscar adaylarını öğrenince biraz umutlandılar.
Akademi Ödülleri tarihinde, bundan önce sadece 1972’de olan şey, bu yıl yeniden oldu. Otuz yıl önce, Diana Ross, Cicely Tyson ve Paul Winfield’e heykelciğe vermeseler bile, üçünü birden, en iyi baş kadın ve erkek oyuncu adayları arasına katarak herkesi şaşırtan Akademi, bu kez de aynısını yaptı ve toplam on en iyi baş oyuncu adayı arasına üç siyahı yerleştirdi.
Daha önce dört kez Oscar’a aday gösterilen ve sadece bir keresinde, 1989’da "Glory" filmiyle "en iyi yardımcı (dikkat edin ‘baş’ değil, ‘yardımcı’) erkek oyuncu" ödülünü alan, birçoğuna göre Amerikan sinemasının Sidney Poitier’den beri gördüğü en yetenekli (ve tabii aynı zamanda en yakışıklı) siyah aktörü Denzel Washington, "Training Day" filmindeki başrolüyle bu kez cidden baş favori.
Washington’ın yanı sıra, "Ali" filminde, Muhammed Ali’nin gençliğini kendisinden beklenen bir kıvraklık ile beklenmeyen bir olgunluğu bütünleştirerek canlandıran Will Smith en iyi baş erkek, "Monster’s Ball" filminde, yine duru yüzüne büyük gelen, yüzü gibi duru gözleriyle konuşan Halle Berry de en iyi baş kadın oyuncu adayları arasında.
Eğer Denzel Washington şeytanın bacağını bu kez kırar ve "baş" kategoride heykelciği alırsa, Hollywood 1963’te, muhteşem "Lilies of the Field" filminin muhteşem Sidney Poitier’sinden beri ilk kez, ve tarihinde sadece ikinci kez, en iyi baş oyuncular kürsüsüne bir siyahı taşımış olacak. Bu da doğrusu, dikkatli sinema izleyicisine kendilerini çoktan kanıtlamış olan Amerikalı siyah aktörlerin hanesine değil ama, büyük çoğunluğu beyaz, hatta bembeyaz Akademi üyelerinin karnesine olumlu bir puan konduracak.

Denzel Washington için az kulis de yapılmıyor hani. Kendisi gibi hafif ve tatlı kadın rollerini oynadığı filmlerle, Amerika’nın en çok sevilen ve film başına en çok kazanan oyuncusu olan Julia Roberts geçen yıl "Erin Brockovich" rolüyle büyük bir viraj dönüp ilk kez Akademi tarafından adam yerine konulmuştu ya, bu yıl da Oscar adayları açıklanır açıklanmaz en çok onun sesi çıktı. Roberts her zamanki "Evet, ben biraz saftirik görünürüm ama, hanyayı Konya’yı da benden iyi bilen yoktur" tavrıyla dedi ki, "Benim gibi birinin bile, en iyi baş oyuncu Oscar’ını aldığı bir dünyada, Denzel gibi büyük bir aktörün hâlâ baş oyuncu kategorisinde Oscar almamış olması çok ağırıma gidiyor!"
"Denzel... Denzel" diye tempo tutan Roberts’a, Amerikan sinemasının en başına buyruk ve en yaratıcı yönetmenlerinden (üstelik rengi de siyah olan) Spike Lee de katıldı. Sinema eleştirmenleri, bu kulisin muhtemelen boşa çıkmayacağını ve Oscar’ın, geçen yıl "Gladiator" ile gittiği, bu yıl da "A Beautiful Mind" sayesinde pekala gidebileceği Avustralyalı Russell Crowe’un büyüsünden silkinebilirse, bu kez kendisini Washington’ın kucağında bulabileceğini söylüyorlar.
Aslında Washington, ya da Smith, ya da Berry ödülü kazansa da kazanmasa da, 24 Mart gecesi Oscar’ların rengi biraz değişmiş olacak. Kendisi de 1990’da "Ghost" filmindeki rolüyle "yardımcı kadın oyuncu" Oscar’ını almış olan kıkır kıkır, kıvır kıvır ve kapkara Whoopi Goldberg’in sunacağı gecenin en anlamlı ödülü, bütün kariyerini onurlandırmak üzere Sidney Poitier’ye verilecek.
Ancak benim gibi böyle "Aman üç siyah oyuncu baş ödüllere aday oldular, aman Denzel kazanabilir" diye yazıp çizenlere ve bu sayede Hollywood’un Amerikan gerçeğine biraz daha uyanacağını umut edenlere en iyi yanıt da yine Poitier ve Washington’dan geliyor.
Bir geleneğin iki ucundaki iki halkadan Poitier "Sinema endüstrisinde bunca çok şey değişirken, bazı şeylerin de hep aynı kalması ne üzücü" diye bir defalık jestlerin yılların çamaşır suyuyla ağartılmış Hollywood’unu renklendirmeye yetmeyeceğini anlatırken, diğer halka Washington da "Bu üç adaylık ile, Afrika kökenli Amerikalı aktörlerin hak ettikleri ilgiyi nihayet gördüklerini düşünmek yanlış. Üç adaylık, biz Afrika kökenli aktörler için sadece üç adaylıktır, ne bir eksik, ne bir fazla" diye noktayı koyuyor.






PAZAR