Pazar Phillipe Starck niye geldi?

Phillipe Starck niye geldi?

02.07.2001 - 00:00 | Son Güncellenme:

Dünyanın en ünlü mimar ve tasarımcısı Philippe Starck, önce İstanbul’da bir otel yaratacak. Ardından da Güney’de çok özel bir tatil köyü...

Phillipe Starck niye geldi

Phillipe Starck niye geldi?

Dünyanın en ünlü mimar ve tasarımcısı Philippe Starck, önce İstanbul’da bir otel yaratacak. Ardından da Güney’de çok özel bir tatil köyü...

MEFARET AKTAŞ

Ünlü tasarımcı ve mimar Philippe Starck kısa süre önce İstanbul’a geldi. "Tasarımın Fransız peygamberi" Starck’ın işleri ve tasarladığı binalar Calvin Klein’la Salvador Dali sakin bir işbirliğine girmişler izlenimi veriyor insana. Böyle bir adam İstanbul gibi bir şehre gelince herkes meraklandı tabii. "Niye geldi?" diye. Meğer Starck İstanbul’a ünlü tatil köyü Club Med’in yaratıcısı Fransız Trigano Ailesi ve Türkiye’den de Goldenberg’lerle ortak, bir değil iki proje için birden gelmiş.
Hikayenin aslı şöyle: Trigano Ailesi 1997’de Club Med’i devrettikten sonra yenilikçi bir tatil köyü kurmaya karar vererek, Triganew adında bir şirkette ünlü tasarımcı Stack’la ortak oluyor. Birlikte bir tatil köyü zinciri yaratmaya karar veriyorlar. Üstelik yapılan "exclusivite" anlaşmasına göre Starck, dünyada başka hiçbir şirket için tatil köyü yapamayacak. Zincirin adı Mama Shelter ve ilk köy şu anda Fas, Marakeş’te inşa ediliyor. Club Med’in esasen Akdeniz temelli bir şirket olduğunu bilen projenin Türkiye’de şu anki sorumlusu Aksel Goldenberg, bu zincirin ikinci köyünün Türkiye’de yapılması için harekete geçiyor. Uzun görüşmelerin ardından bir anlaşma imzalanıyor ve Triganew firması, Türkiye’de Goldenberg Ailesi ile ortak hareket etme kararı alıyor. Bu kadarla bitmiyor. Aksel Goldenberg "Starck’ı Güney’de bir tatil köyü tasarlamaya ikna ediyorsak, yakalamışken İstanbul’da da bir otel yaptırsak ne güzel olur!" diye düşünüyor. Ve belli ki hükümetten gerekli izinleri alabilirse yakında bu amacına da ulaşacak. Goldenberg, İstanbul’da gezdirdiği ve özenle Türkler hakkındaki önyargılarını değiştirmeye çalıştığı Starck’ı ve projelerini anlattı.

Phillipe Starck niye geldi
Makarnadan otele: Bir tasarımcı öyküsü
53 yaşındaki mimar ve tasarımcı Philippe Starck 20 yıllık kariyerinde diş fırçasından limon sıkacağına, makarnadan New York’taki ünlü yeşil Nani Nani binasına dek pek çok enteresan yapı ve obje yarattı. İlk şirketini 1968’de kurdu. Ama Paris’te La Main Bleue ve Les Bains Douches adlı kulüpleri tasarladıktan sonra adını duyurmaya başladı ve 1979’da "Starck Product" adlı esas şirketini kurdu. Bu dönemde yaptığı dört yerine üç ayak üstünde duran ve böcekleri andıran sandalyeleri ve diğer minimalist mobilyalarıyla ün kazandı. İç mimar olarak 1982’de Fransa Cumhurbaşkanı Mitterand’ın oturduğu Elysee Palace’ın dekorasyonunu yaptı. Endüstriyel tasarım alanında pek çok ünlü marka için objeler yarattı Starck. Alessi için mutfak gereçleri, Fluocaril için diş fırçaları, Vuitton için bavullar... Paris’teki Dekoratif Sanatlar Müzesi ve Brooklyn Müzesi gibi dünyanın çeşitli büyük müzelerinde sergilenen işleriyle pek çok ödül aldı. Starck, tasarladığı nesnelerde en çok bilimkurgu yazarı Philip K. Dick’ten etkileniyor. Zira teknolojiyi ve gelişimi çok önemsiyor. Dünyada mimarlığını Starck’ın üstlendiği çok az otel var: New York’taki Royalton, Hudson ve Paramount, Miami’deki Delano, Los Angeles’taki Mondrian ve Londra’daki St. Martins Lane otelleri bunların en ünlüleri. Starck’ın Hollanda’daki Groningen Müzesi’nin tasarımında da büyük rolü var. Tasarımcı ayrıca Japonya, Paris, Los Angeles ve Madrid’de pek çok ev ve mağazanın da tasarımın üstlendi. Paris’te yalnızca onun tasarladığı yapılardan oluşan La Rue Starck adında bir cadde var.

"Turizm Bakanı’ndan destek bekliyoruz"
Otel ve tatil köyünün yöneticileri, bir Starck tasarımının farkını anlayacak özel bir müşteri kitlesini hedefliyorlar...
Projelerinize destek için Turizm Bakanı’yla görüştünüz mü?
Trigano Ailesi, Turizm Bakanlığı’na bir mektup yazarak projeyi anlattı. Ben TurizmBakanı Erkan Mumcu’yu, St. Germain konserinde gördüm, blue jean’le dans ediyordu. Şahsi fikrim, genç olması bizi anlamasını ve projeye destek olmasını sağlayacaktır. Ama yalnızca onun desteği yeterli olmaz. Böyle değişik bir tatil köyü anlayışını uygulamak için devletin bazı birimlerinden maddi değil ama bürokratik anlamda destek görmeliyiz. Çünkü bu proje, yapılacağı bölgeye inanılmaz bir değer katacak, işgücü sağlayacak. Çünkü kesinlikle standart bir tatil köyü değil.

Ne gibi farklar var?
Başka tatil köyleri taklit etmesin diye biraz gizli tutuluyor tabii. Şimdiki oteller ikiye ayrılıyor: Mekanın kalitesine ve servise odaklanan ama yeterince aktivite sunamayan çok yıldızlı, sıkıcı geleneksel oteller ya da neşe ve eğlence sunan ama konfor, yaratıcılık ve servis açısından zayıf olan "club" stili oteller. Son 50 yıldır yeni bir şey yok. Mama Shelter bu iki kategorinin ortasını bulacak. Binalar doğal çevreye uygun olacak. Tek katlı küçük villalardan ve bir "tapınaktan" oluşacak. Villaların içinde DVD, surround müzik sistemi gibi beş yıldızlı bir oteldeki lüksleri bulabileceksiniz. Dekorasyon aşırı ve yapmacık lüksten kaçınılan, tasarım ağırlıklı bir tarzda olacak. Bugün Intercontinental’e gittiğinizde yerler granittir. Bazı insanlar "En iyisidir" diye bunu sevebilir ama bizde tasarımından dolayı 3-4 bin dolarlık plastik bir sandalye görebileceksiniz. Müşteri olarak o tasarımın farklılığını anlayabilecek insanları hedefliyoruz. Türkiye’de bu düşünüldüğünden daha geniş bir kitle.

Peki fiyatlar?
Günlük yarım pansiyon 180 dolar civarında düşünülüyor. Doğruyu söylemek lazım, tabii ki pek çokları gidemeyecek. Ama Trigano Ailesi’nin hedefi zaten dışarıdan turist getirmek. Ama bunu yaparken aynı seviyedeki Türkler’in dünyadan gelenlerle kaynaşması isteniyor.

Bir de İstanbul’da otel projeniz var bildiğim kadarıyla...
Evet. Adı Mama Shelter’ın parçası olarak Mama City olacak. Starck önce, İstanbul’u hiç bilmediğinden "Metropol değil, New York, Miami, Paris, Londra varken İstanbul’da ne yapayım?" dedi. Ben İstanbul’u çok anlattım. Sonunda ikna olup geldi ve çok beğendi.

Otel nerede olacak?
Şu an Beyoğlu’nda yer arıyoruz. Belediyenin, devletin bize bakışında bir sorun çıkmazsa iki yıl içinde bu oteli bitireceğiz. İlla Beyoğlu demiyoruz. Çünkü bizim kurmak istediğimiz bir butik otel değil aslında bir "activity center". Altı alışveriş merkezi, üstü butik otel, içinde televizyon ve müzik kayıt stüdyosu falan olacak bir bina. Bugünlerde Avrupa’da; Fransa’da Türk müzikleri çok popüler. Mesela Fransa’dan sanatçılar gelir, Türkiye’de, onu yaşayarak kayıt yapabilirler. Beyoğlu’na sıcak bakıyoruz çünkü bence Beyoğlu’nun eskiye nazaran yok olmuş bir kimliği var. O kimlik bu projeyle yavaş yavaş ortaya çıkacaktır.

"Starck, Türkiye’yi hiç tanımıyordu"
Bu tatil köyünün diğerlerinden farkı ne olacak?
Her şey Starck tasarımı ufak tefek detaylarla ve verilen servisin farklılığıyla ayrılıyor. Gelecek yerel insanlar çok önemli. Starck İstanbul’da özellikle Laila ve Chinawhite’taki insan tiplerini görmek istedi. "Onlar benim dekorumun bir parçası olacak, onları dekordan farklı tutmuyorum. Bu dekora uyacak insanlar Türkiye’de var mı yok mu, görmem lazım" dedi.

Starck, Türkiye’yi tanıyor mu?
Tanımıyordu. "İnsan hakları ne durumda?" gibi, politik durumla ilgili sorular sordu. Burayı yalnızca okuduklarından biliyor. Bildiklerinin çoğunun doğru olmadığını, az da olsa gerçeklik payı olduğunu ama düzeltilmesine çalışıldığını anlattım ben. Şimdi umarım bunların üzerine bürokratik engellerle karşılaşmayız.




PAZAR