Pazar Reklam mı, ne reklamı?

Reklam mı, ne reklamı?

14.01.2001 - 00:00 | Son Güncellenme:

Hız peşinde koşma kavramına yeni bir boyut getirip, Anadolu’da dağlara, tepelere tırmanan ‘Hazır Kart çocuğu’ Yiğit Özşener gerçek hayatta daha çok bir liseli aşığa benziyor

Reklam mı, ne reklamı

‘Hazır Kart çocuğu’ oynadığı reklam hakkında konuşmayı ‘etik açıdan doğru’ bulmuyor
Reklam mı, ne reklamı?

Hız peşinde koşma kavramına yeni bir boyut getirip, Anadolu’da dağlara, tepelere tırmanan ‘Hazır Kart çocuğu’ Yiğit Özşener gerçek hayatta daha çok bir liseli aşığa benziyor

Mefaret Aktaş

Reklam mı, ne reklamı
Okız "özgür" müymüş? Anadolu’nun dağlarında tepelerinde nasıl dolaşırmış öyle dekoltesiyle elini kolunu sallaya sallaya, kolay mıymış? Kızın sesi iyi miymiş, dünya öyle çizgi çizgi miymiş? Ne reklammış! Sahne arkasıyla ilgili dedikodular, sosyal içerikli yazılar, tartışmalar, internette dolaşan, reklam verene kızgın e postalar, reklamla dalga geçen animasyon "Kayboldum. Ben aptalım, sadece aptalım" - versiyonları vs... Hazır Kart reklamı, yurda dönen popçu Doğuş’a savcılığın kapısından çıkar çıkmaz "Ben özgürüm... Hazır Kart" şeklinde komik bir zafer nidası attıracak, bir gazetenin "Seks" sayfasında, "Özgür Kız’ın memeleri çok güzelmiş, ben gördüm" diye biten bir yazıya vesile olacak kadar ilgi çekti. Peki kendi reklam "motto"larıyla çelişip özgür çocukları konuşturmayanlar? Konuşturmadılar işte, kızı da oğlanı da... Tuba Akyol, Milliyet Cumartesi’de 9 Aralık günü çıkan yazısını "(Bu yasak) Onların ağzını dilini bağlamasaydı da şu oğlana sorsaydık? Pardon abazan mısınız acaba?" diye bitirmişti. Kızı bulmak ne mümkün ama sonunda oğlanı bulduk. Adı Yiğit Özşener’miş. Sormadım sanmayın, sorulacak tüm soruları, üstelik üç- dört kez sordum. Ama cevap almak imkansız. Soruyu beğenmeyince, sustu, öyle gülerek baktı durdu güzel gözlü ‘Hazır Kart çocuğu.’ "Bu soruya cevap vermeyeceğim" demek için bile teybi kapatmamı bekledi. Fotoğraf çektirirken utandı, sıkıldı, bir türlü poz veremedi. Röportajda yine utandı, biraz da kendini kasmaktan yoruldu. Ama o kadar da kolay kurtulamadı.

• Bu reklam için nasıl seçildin?
Bu soruya cevap vermeyi etik açıdan doğru bulmuyorum.

• Etik açıdan doğru olmayan ne? Seçmeleri anlatmak ahlaksızlık mı?
Reklamla ilgili bir şey söylemek bana düşmez. Ben gerçekten kaç kişi vardı, nasıl başvurdular bilmiyorum. Bazı bağlantılarım vardı. Duydum, gittim, onlar da seçtiler...

• Size gerçekten reklamla ilgili konuşmamanız söylenmedi mi?
Hayır. (Bu da duyup duyacağınız en yarım ağızlı "hayırödır.)

• Şahika Tekand’ın Stüdyosu’nun oyuncularındansın. Oraya girerken seçmelerde ne oynadın?
Bir şey oynamadım. Çünkü seçmelerde oyuncu olma şartı aranmıyor. Çok genel bir mülakat yapılıyor soyutlamayla ilgili. Mesela "Sahnenin ortasında yürüyerek bir geometrik şekil çiz ve tam merkezinde gel, dur" diyorlar. Ardından, eğer seçilirsen, iki sene kadar atölye çalışması yürütülüyor.

• Sürekli böyle kitap gibi, programlanmış gibi mi konuşuyorsun?
Yaaa, evet...

• Böyle mi yetiştirdiler?
Evet işte ya. Aslında röportajlara alışkın değilim ondan. Alışkınmış gibi de yapmak istemiyorum.

• Reklamdan sonra sende ya da hayatında bir şeyler değişti mi?
Eski hayatım aynen devam ediyor. Arada sırada tanıyorlar ve hoşuma gidiyor ama gördün işte, genelde tanımıyorlar. Ya da gelip konuşan falan olmuyor. Bir keresinde Taksim civarında her zamanki gibi hızla, dalgın dalgın yürüyordum. İki kız yanımdan "Hazırkaart" deyip geçmişti mesela, şaşırıyorum ben aniden böyle şeyler olunca.

• İnsanlar televizyonda her gün gördükleri güzel bir adamı sokakta niye tanımazlar? Ekranda göründüğünden daha farklı, daha ufak tefek olmanla mı ilgili?
Evet haklısın, orada daha iri görünüyorum. Nasıl olup da öyle göründüğümü bilmiyorum.

• Bundan sonra tiyatroda ne yapacaksın?
Hem tiyatro hem de sinema yapmak istiyorum. Tiyatroda daha fazla oyunda oynamak istiyorum. Çünkü o anda bir şeyler yapıyor olmayı seviyorum. O işin tekrarının olmamasını da seviyorum. Vücudumu kullanarak, yani şu enstrümanı kullanarak, bir şeyler yapmayı seviyorum

• Çok çekingensin. Tiyatroyla biraz ters değil mi?
Evet ama orada öyle değilim. Sahnede her şey değişiyor.

• Oyun sırasında seyirciyi görmüyorsun. Görsen zorlanır mısın?
Hayır. Benim alan duygum var. 55 kişiye oynarsam tabii heyecanım artıyor. Ama benim için daha iyi oluyor.

• Sinemada ne yapmak istiyorsun?
Bir uzun metrajda oynayıp, nasıl olduğunu görmek istiyorum. Öğrenmek, yapıp yapamayacağımı bilmek istiyorum. Küçük bir rolle de olsa..

• Geldi mi teklif?
Gelmedi hiçbir şey...

‘Umut yok ki idol olsun’
• Şu anda çalışmıyorsun. Tiyatro yokken ne yapıyorsun?
Biraz karışık, keşmekeş ve yorucu bir hayatım var. Aynı anda tek bir şeyle uğraşamıyorum. Enerjisini ve vücudunu hoyratça kullanan biriyim ben. Çok fazla yürürüm, her yere yürüyerek giderim. Bu alışkanlığımı azaltmaya çalışıyorum. Aklıma geldi, bir de bu yaşa gelip de hayatta hâlâ belli bir konuya yönelmemiş olmak, karmaşa beni rahatsız ediyor. Daha seçmemiş olmak... Hâlâ bekliyorum bir şeylerin çıkmasını belki biraz da garanticiyim. Somut bir şey istiyorum. Aslında 29 yaşındayım ve hâlâ denemek istiyorum.

• Örnek aldığın, çok sevdiğin oyuncu var mı?
Haluk Bilginer’i çok seviyorum. En son "Filler ve Çimenöde de izledim orada da iyiydi. Kadınlardan öyle belirgin biri yok.

• Yabancılardan kimleri seversin?
Gençlerden Edward Norton’ı çok seviyorum. Al Pacino’yu Robert De Niro’ya tercih ederim ama "Heatöte ikisini birlikte çok sevmiştim. Kadınlardan Michelle Pfeiffer’ı.... Bir de benim klasiğim Catherine Deneuve var tabii... Yönetmenlerden Michael Haneke’yi çok merak ediyorum. İki filmini de, ("Funny Games" ve "Bilinmeyen Kod") geldiklerinde izleyemedim.

• Şu sıralar reklamda yoksun. Devam edecek misin?
Bu konu hakkında bir şey söyleyemem.

• Etik açıdan yanlış tabii! Peki Türkiye’de sosyal hayat ve politikada olup bitenlerle ilgileniyor musun?
Yalnızca haber seyreder, gazete okurum o kadar.

• Gençler sence neden politikadan hep uzak duruyorlar?
Umutsuzlukla ilgili bence. Bir şeyi umut edersin, umut edersin. Sürekli umudun boşa çıkar. Ve sonunda bıkkınlıktan bir daha ilgilenmezsin. İnsanlar da bu ülkede politikadan umutlarını kesmişler.

• Niye bu ülkede gençlerin Türk idolleri, rol modelleri olmuyor?
Örnek alınacak insanın belirgin özellikleri, yaptığı işler, saygınlığı olmalıdır. Ya da çok radikal fikirlerle gündeme gelip, iz bırakmış insanlar olurlar. Öyle insanlar olmadığı için idol de yok.

‘Denge’si bozuk
İzmirli Yiğit Özşener Y.T.Ü. Elektronik Mühendisliği’ni kazanınca İstanbul’a gelmiş. Askerliğini Kuleli Askeri Lisesi’nde İngilizce öğretmeni olarak yapmış. 29 yaşında ve uzun zamandır Şahika Tekand’ın "Stüdyo"sunun oyuncularından biri... Şimdiye dek "Oyuncu" ve "Gergedanlaşma"nın yanı sıra Harold Pinter’ın "Git-Gel Dolabı" adlı oyununda rol almış. Aslında onu Hazır Kart reklamından önce de Turk.net’in "Senin yerin burası" sloganlı David Finchervari reklamında izlemiştik.
Şu sıralar Stüdyo oyuncularıyla, İstanbul Sanat Merkezi’nde "Gergedanlaşma"da rol alıyor. Oyuncularının silindir, yay, fare tekerleği, seksek, lastikler, köşe kapmaca, düğümler gibi aletlerde performanslarını sergiledikleri oyunda onun aleti "denge barı"... Bir yandan hayatın her alanında denge hakkında ansiklopedik bilgiler verip, içinde "denge" geçen cümleler kurarken aynı anda Tekand’ın yönetiminde barın üzerinde durması gerekiyor. Oyun sırasında tüm diğer oyuncular gibi kendini parçaladığı halde sahne arkasında duran ve performansları "yeterli / yetersiz" şeklinde değerlendiren "dev" ve "korkunç" jüriden sürekli "yetersiz" alıyor!



PAZAR