PazarTekel'li yıllara veda...

Tekel'li yıllara veda...

22.02.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

Tekel'in alkollü içki tesisleri, önümüzdeki hafta özel sektöre devrediliyor. Acı, tatlı, kimi zaman da renkli anılarla dolu bir dönem sona eriyor...

Tekelli yıllara veda...





Birkaç sene önce Tekel birasının yeniden ortaya çıkması üzerine Metin Münir enfes bir mizah yazısı yazmıştı. Biranın bakkallara kotayla verildiği günleri anıyor, "Hayatım bir film şeridi gibi gözümün önünden geçti" diyordu. Ardından da 70'li yılların garipliklerini ardı ardına sıralayarak ekliyordu: "Galiba oğluma 'biz o zamanlar tahtaları birbirine sürterek ateş yakardık' desem daha inandırıcı olacak..."
Gerçekten de, bir zamanlar Tekel'in rakılarının kapaklarını açmaya çalışırken binlerce tiryakinin ellerinin yarıldığını, rakı kapağı açmanın en büyük milli meselelerimizden biri olduğunu söylemek, belki o yılları yaşamayan yeni kuşaklara garip gelecek. Daha böyle ne gariplikler vardı! Votkalar metil alkolleriyle adam zehirler, rakılar anasonsuz üretildiğinden aktardan anason alınıp rakıya ilave edilir, kimi ise kanyağı içebilmek için Tahtakale'den küçük meşe fıçı alıp içine boşaltırdı. Bir arkadaşım kanyağın içine elma kabuğu atarak tadını yumuşatmayı başardığını anlatırken, ampulü keşfeden Edison'dan bile daha heyecanlıydı.
İşte o günler bir daha dönmemek üzere geride kalıyor... 40'lı yıllardan beri şarap dışındaki tüm içkilerimizi "Tekel" olarak üreten Tekel'in Alkollü İçkiler Müessesesi, özelleştirmede kendisini satın alan konsorsiyuma önümüzdeki hafta devrediliyor.
Tekel'in içki tarihi nice matrak anıyla dolu. Eh, devlet rakı, bira, likör yapmaya kalkarsa olacağı da zaten bu. "Mesai saatinde devlet dairesinde içki içiyor" diye gammazlanan ve hakkında müfettiş soruşturması açılan degüstatörler mi istersiniz, şarap fabrikası işçilerinin ağırkanlılığından usanıp üzümlerin sıkımını hızlandırmak için davul-zurna çaldırmak zorunda kalan müdürler mi, daha böyle binlerce anı ve anekdotla dolu Tekel'in tarihi...

Şarabın öncüsü
Tekel son yıllarında çok eleştirildi, zaman zaman garip uygulamalarıyla alay konusu da oldu ama, Cumhuriyet'in ilk yıllarında o zamanki adıyla İnhisarlar İdaresi iken modern anlamda içki sanayimizin öncüsü oldu. 40'lı yıllarda sert içki üretimi Tekel'in monopolüne verilmeden önce, rakı ağırlıklı olarak Rumlar tarafından damıtılıyordu ve pek de sağlıklı bir içki değildi doğrusu. Şarapçılık yapan Rumlar, şarap üretiminden artan üzüm küspelerini yeniden mayalandırıp damıtıyor, grappa türü metil alkol oranı yüksek, fazla içilmesi sağlıklı olmayan bir alkol elde ediyorlardı. Sonra da bunu kimi kez doğrudan "Düziko", yani düz rakı olarak, kimi zaman da anasonla aromalandırarak satıyorlardı.
Tekel, rakının alkol kalitesini yükselterek işe başladı. Kuru üzüm alınıyor, yıl boyu işlenip şaraba dönüştürülüyor, ondan damıtılan sağlıklı alkolle rakı yapılıyordu. Tekel bu dönemde bölgesel rakılar yaptı, votka üretti, çeşit çeşit kanyak, likör ve aperitif içki de üretti. Adana'da kaçak damıtılan boğma rakının tüketimini azaltmak için "Bovma" adıyla benzer bir rakı yapıldığı, bugün pek hatırlanmaz mesela. Ya da Almanların kimyondan yaptığı "Kümmel"lerinin, Fransızların "Goudron", yani Katran likörlerinin, İtalyanların "Marasken"lerinin Türk versiyonlarının yapıldığı da pek bilinmez. 60'larda Amerika'yı fetheden "İzmira" votkası ile Avrupa'da bir efsane olan, kahve ve kuru incir özünden yapılmış "Pasha" likörü de tarih sayfaları arasında kalmıştır.
Tekel, benim yetişebildiğim 70'li yıllarında ise şarapçılıkta büyük atılım yapmıştı. Buzbağ bir efsaneydi, Gaziantep'in Horozkarası üzümlerinden yapılan Güneybağ, Tokat'ın Narince'sinden üretilen dömisek Narbağ, pembe şarap Güzbağ, özel rezerv beyaz şarap Barbaros, gerçekten çok güzel şaraplardı. Yurtdışında bol bol madalya alıyor, ihraç ediliyorlardı.
80'ler ise Tekel içkilerinde bir yaprak dökümü dönemi oldu. Bir yandan ülkeye ithal içkiler girerek Tekel içkilerini gölgede bıraktı, bir yandan da Tekel küçülmeye giderek bazı şarap fabrikalarını kapattı. Kalecik Karası üzümlerinden yapılan Kalebağ şarabı da bu dönemde tarihe karıştı. Aynı şarap birkaç yıl sonra özel sektörün elinde parlayarak yeniden doğacaktı.
Tekel hakikaten matrak bir kuruluştu. 1960'lı yıllarda "Dövizimiz viski ithali için yurtdışına gitmesin" diye "Ankara Viskisi" adıyla viski bile yapmıştı. Ankara Bira Fabrikası'nda yapılan yerli viskinin ilk tadımı da, Ankara'da görevli bulunan İngiliz ve Amerikalı diplomatların yanı sıra, ara ara yurtdışına gitme imkanı bulabilmiş bazı Türk gazetecilerine yaptırılmıştı. "Yurtdışındaki viskilerden pek farkı yok" dendikten sonra da piyasaya sürülmüştü. Aynı viskinin tesisini 90'ların sonlarında ziyaret ettiğimde, müdür üretimi artırmak için İskoçya'dan getirilen dev imbikleri göstermiş, sonra da sitem etmişti: "Bunların eğitimi için İskoçya'ya çağırıyorlar ama imalatı yapacak bizim gitmemiz gerekirken, torpilli diye filancanın sekreteri hanımefendi gidiyor..." O hanımefendi, yaşlı viski ustalarının ve anlamadığı imbiklerin arasında "kıyak gezi" olarak ne yaşayabilecekti acaba?
Tekel zaten bu şekilde gittikçe eritildi. Bira fabrikası mesela, yöre milletvekilleri çok baskı yapıyor diye birayı içmenin bile kahramanlık olduğu tutucu Yozgat'a kuruldu. Birkaç yıl önce fabrika müdürünü bir haber için arattığımda, arayan arkadaşımın "Cuma namazındaymış abi" dediğini unutamıyorum... Tekirdağ Rakısı adıyla bir rakı çıkarmak ve şurup yumuşaklığındaki bu enfes rakıyı bir süre böyle ürettikten sonra, "Fazla kolay içiliyor" şikayetleri üzerine kalitesini düşürerek yeniden Yeni Rakı'ya benzetmek de, Tekel'in son garabetiydi...
Tekel, bütün bu çelişkilere, tuhaflıklara rağmen hâlâ Kulüp Rakısı, Binboğa votkası, Tabii Kanyak, vişne, ahududu, acıbadem, bindallı ve beğendik likörleri gibi enfes içkiler üretiyor; Trakya, Keyif, Gamay, 2002'nin Buzbağ'ı gibi çok düzgün şaraplar yapıyor.
Acısıyla tatlısıyla bir tarih geride kalırken, Tekel'i devralanlara hiç olmazsa bu içkilerin kalitesini azaltmamak görevi düşüyor. Ve Tekel'de nice imkansızlıklara, geri kafalı bürokratik engellemelere rağmen bu içkileri bu kalitede yapabilen kadrolara sahip çıkmaları bekleniyor...

EN ÇOK OKUNANLAR

KEŞFETYENİ

İlgili Haberler