Pazar Türkiye'de rakipleri yok

Türkiye'de rakipleri yok

26.06.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:

Türkiye'nin tek kadın dörtlü formasyon takımı rakipleri olmadığı için Edirne'deki paraşüt şampiyonasında kendi dallarında yarışamıyor. Klasik atlayışlarda ise ikinciliği garantileyen paraşütçüler "Hedefimiz ülkemizi yurtdışında temsil etmek" diyor

Türkiyede rakipleri yok

oguven@milliyet.com.tr axpaz021.jpg Klasik atlayışların nasıl yapıldığını anlatalım: Paraşütçüler uçaktan atlıyor ve yerdeki yuvarlak dairelerden oluşan ped'e inmeye çalışıyor. Ped'in orta yerinde işaretlenen hedefe inen en yüksek puanı alıyor. Meltem Funda Sakik, Burcu Özatamer, Beyza Gülsoy, Deniz Sungur ile hava kameramanı Deniz Tat'tan oluşan 4U TR'nin hedefi aslında başkaydı. Çünkü onlar geçen yıl Türkiye'nin ilk fourway (dörtlü formasyon) takımını kurmuştu. Yani uçaktan atlayıp hızla yere inerken vücutlarla senkronize şekillerin oluşturulduğu ve bunların kamerayla görüntülendiği atlayışlar yapacaklardı. Ancak bu dalda yarışmaları imkansızdı çünkü onların dışında kadınlardan oluşan formasyon takımı yoktu. 4U TR'nin en büyük hedefi yurtdışında Türkiye'yi temsil etmek. Onlar başarılı olacaklarına inanıyor.Televizyon programcısı Meltem Funda Sakik, film stüdyosu işletmecisi Beyza Gülsoy, turizmci Burcu Özatamer, memur Deniz Sungur ve öğretim görevlisi Deniz Tat paraşüt tutkularını anlattı. Edirne'nin İnönü ilçesinde hafta başında başlayan Türkiye Paraşüt Şampiyonası bugün sona eriyor. 77 paraşütçünün katıldığı şampiyonada kadınlardan oluşan dört takım var. Bunlardan biri de 4U TR. "Senin İçin Türkiye" anlamına gelen 4U TR'nin beş kişilik ekibi, bu haberin hazırlandığı sırada klasik daldaki atlayışlarda ikinciliği garantiledi. Beyza Gülsoy: Her birimiz farklı şehirlerde yaşıyoruz. Ben İstanbul'da, Funda Ankara'da, Burcu Marmaris'te, Deniz Antalya'da, Deniz Tat da Ankara'da... 10 yıl önce Türk Hava Kurumu'nun Eskişehir'de ücretsiz verdiği paraşütçülük eğitiminde tanıştık. Her yaz motosikletlerimize atlayıp Efes'e gidiyoruz. Orada paraşütle atlayışlar yapıyoruz. Dört-beş yıldır şampiyonalara katılıyoruz. Meltem Funda Sakik: Paraşüt için bir araya geliyorduk ama zamanla klasik paraşüt atlayışları bize yetmemeye başladı. Uçaktan atlıyor ve yerdeki hedefi tutturmaya çalışıyorsunuz. Farklı bir şey yapalım dedik ve formasyon takımı kurduk. Bu takım nasıl bir araya geldi? Deniz Tat: Çünkü bu, dünyada en çok tutulan dalların başında geliyor. Deniz Sungur: Klasik atlayışlarda uçağınız bin metre yani 3 bin 500 fittedir. Bunun anlamı çok yüksekten atlamıyorsunuz. Ama formasyon atlayışlarında 13 bin, 15 bin fittesinizdir. Küçük paraşütlerle daha hızlı bir şekilde yere iniyorsunuz. Meltem F.S.: Havadayken 35 saniye içinde en fazla hareketi yapmak zorundasınız. 200 kilometre hızla yere iniyorsunuz ve dört kişi el ele tutuşup senkronize şekilde çeşitli hareketler yapıyorsunuz. Yıldız, tırtıl ve akordeon şeklini alıyorsunuz. Aynı anda herkes sağa dönüyor ve bunlar saniyelik hataları kabul etmiyor. Niye? O daha mı heyecan verici? Burcu Özatamer: Eğer bir yarışmadaysanız, bu hareketleri yaparken yanınızda beşinci kişi olarak bir hava kameramanınız vardır. O dört kişinin tüm hareketlerini görüntüler. O görüntüler aşağıda puanlanır. Neden? Deniz S.: Yarışamıyoruz ki zaten. Hedefimiz yurtdışında bu dalda yapılacak turnuvalara katılmak. Bunun için sponsor arıyoruz. "35 saniyelik atlayış için günlerce hazırlık yapıyoruz" Türkiye'de sizden başka takım yoksa kiminle yarışacaksınız? Meltem F. S.: Yukarıdaki 35 saniyelik atlayış için günlerce hazırlık yapılıyor. Yer çalışması çok önemli. Kaykaya benzeyen, dört kişinin üstüne yattığı creepper denilen bir aletin üzerinde çalışıyoruz. Onun üzerinde havada yapacağımız hareketleri uyguluyoruz. Performansımızı korumak için koşular yapıyoruz. Bunun dışında yaptığımız ekstrem sporlar var. Kaya tırmanışı, yelken, sualtı dalışları, snowboard gibi... Uçağa binmeden önce nasıl hazırlanıyorsunuz? Beyza G.: Son saydığımız sporları paraşüt için değil heyecan olsun diye yapıyoruz. Çünkü artık biz adrenalin bağımlısı gibi olduk. Havadayken öyle bir hızla düşüyorsunuz ki vücudunuz buna çok alışıyor. Uyurken bile kafanızda o hissi duyumsuyorsunuz, rüyalarınıza giriyor. Yılın belli dönemlerinde paraşütsüz bir yaşamımız var. Heyecan için başka sporları yapıyoruz. Burcu Ö.: Hepimizin motosikleti var ve zaman zaman hız yapıyoruz. Ama yukarıdaki durumla hiçbir ilgisi yok bunun. Orada tamamen özgürsünüz, sizi bağlayan bir şey yok. Sırtınızdaki küçük bir çantanın dışında bir şey yok üzerinizde. Çok hızlı düşüyorsunuz, kendinizi çok güçlü hissediyorsunuz. Çok değişik bir şey.Beyza G.: Uçağın kapısı açıldıktan sonra yüzünüze yumruk gibi bir rüzgar çarpıyor. Onun kontrol etmek başka bir zevk. Bunları paraşüt için mi yapıyorsunuz? "Korkmadan atlıyorsanız iyi bir paraşütçü değilsiniz" Meltem F. S.: Bence tehlikeli değil. Biz Türk Hava Kurumu'nda öğrendiğimiz ve yaptığımız için çok şanslıyız. Çünkü bu kurum yüzde 100 emniyetle çalışıyor. Uçağa binmeden önce, bindikten sonra defalarca kontroller var. Deniz S.: Zaten başınıza ne geleceği yerdeyken size anlatılıyor. Her şeyi kurallarına göre yaparsanız sorun çıkmaz. Araba kullanmaktan daha az tehlikeli paraşütçülük. Bu sporun tehlikesiz olduğunu söylemeyeceksiniz, değil mi? Meltem F.S.: Benim bir keresinde paraşütüm açılmadı. Bunun için de güvenlik sistemi var. Üç yıl önce uçaktan çıktım, belli düşüş yaşadım sonra paraşütümü açmaya karar verdim. Ama eşit bir şekilde açılmadı ve döne döne hızla yere düşmeye başladım. O paraşütten kurtulup yedek paraşütü devreye soktum. Bu durumlarda soğukkanlı olmak gerekiyor. Yerde değil belki ama havada saniyelerin hayati bir önemi vardır. Beyza G.: Zaten her zaman korkmanız gerek. Korkmadan atlıyorsanız iyi bir paraşütçü değilsiniz. Ama bu korku, panik yaratan bir korku değildir. Uçaktan atlamadan önce "Evet, paraşütüm açılmayabilir, o zaman ne yapmam gerekiyor?" demek şart. Bu senaryoyu mutlaka aklınızdan geçirmelisiniz.Deniz S.: Yerdeyken atlayacağınızı düşündüğünüzde biraz heyecanlanıyorsunuz ama uçağın kapısına geldiğinizde o heyecan yok oluyor. Uçaktan çıktığınız an her şey bitiyor ve bir başka boyuta geçiyorsunuz. Havadayken el ele tutuştuğunuz an sadece yapacağınız hareketleri düşünüyorsunuz. Ya paraşütünüz açılmazsa? Meltem F. S.: Babam "Erkek gibi bir evlat yetiştirdik" diyor. Bizim de böyle bir kızımız var diye düşünüyordur herhalde. Deniz S.: Ben kocamla paraşüt öğrenirken tanışıp evlendim. O da paraşütle atlıyor. Ailem zaten bana alıştı artık. Bu tutkunuza kocalarınız, sevgilileriniz veya aileniz ne diyor? Deniz Tat (4U TR'nin hava kameramanı) Ben diğerlerinden farklı bir iş yapıyorum. Hava kameramanı, havada dörtlü hareketler yapılıken o hareketleri görüntüler. Yarışmalarda değerlendirme bu görüntüler esas alınarak yapılır. Havada dünya rekoru kırın, görüntülemedikten sonra önemi yoktur. Bu yüzden kameramanın önemi büyüktür. Yarışma sırasında dört kişi gibi hareketler yapmıyorum ama benimki bir çeşit kalecilik. Ben geriden takip ediyorum onları. Küçük bir el kamerasıyla çalışıyorum. Kaskımın üzerinde bir vizör var, oraya bakıp çekim yapıyorum. Ama bazen seviyeyi ayarlayamayıp onların altına inebiliyorum. Havadayken görüntüyü kaçırdığım oldu. Elbette o sırada çektiğim şey bulutlardı. "Havada dünya rekoru kırın, görüntülemedikten sonra önemi yoktur" Dört kişinin havada senkronize hareketler yaptığı paraşüt dalı. Amaç belli bir sürede en fazla hareketi en iyi şekilde yapmak. Takımın beşinci kişisi hareketleri görüntüler. Puanlar elde edilen görüntüler aracılığıyla verilir. Dörtlü formasyon nedir?