18.04.2021 - 03:00 | Son Güncellenme:
Seyhan Akıncı
Seyhan Akıncı
Onu ekranda görmeyi epey özlemiştik. Selma Ergeç, Kanal D’nin ilk bölümüyle milyonları ekrana kitleyen yeni dizisi “Camdaki Kız” ile çıkageldi... Baharın çiçeklendirdiği güneşli bir nisan gününde buluştuk onunla. Heybesinin son üyesi Selen için “Bir müddet daha kendisiyle baş başa kalmak istiyorum” diyor Ergeç. Onları baş başa bırakıp konuyu hepimizin yeni hobiler edindiği pandemiye getiriyoruz. Ergeç, yoga, cross-fit, pilates, tenis ve yürüyüş yaptığını ifade ediyor bu süreçte. Boksa ise ara vermiş. “Bir de feci abur cubura sardık bir ara, Maya’dan gizli tabii ki...” diye de ekliyor. “Camdaki Kız”dan modaya, annelikten pandemiye uzandığımız söyleşimizi umutvar Selma’nın bizimle paylaştığı Alman Atasözü ile bitirelim “Umut en son ölür.” Umuda...
Selen bugüne kadar karşımıza çıkan Selma Ergeç karakterlerinin biraz dışında… Selen’in sizi cezbeden yanları neler?
Selen ilginç, eğlenceli ve oyuncaklı bir karakter bence. Ben de yeni tanışıyorum, bu yüzden fikirlerimi paylaşmaya henüz hazır hissetmiyorum bir müddet daha kendisiyle baş başa kalmak istiyorum, kusura bakmayın lütfen...
Selen ailede toparlayıcı bir görev üstlenmiş izlediğimiz kadarıyla… Annesini, kardeşini koruyup kollama hali devam edecek mi sizce?
Selen tam bir idareci, dengeleyici ve toparlayıcı unsur bu ailede. Herkesi ve her şeyi iyi ve hoş tutmaya, en azından yüzeyde barışı sağlamaya çalışıyor, bu sürdürülebilir bir hayat mı onu göreceğiz bence.
Her ailede böyle bir karakter bulmak mümkün. Sizin de bildiğimiz kadarıyla iki kardeşiniz var, bu koruyup kollama hali var mıdır sizde de?
Ara sıra oluyor bir takım kaptanlığı hali, ama mukayese edemem. Koroğlular hiç deneyimlemediğim bir aile dinamiğine sahip.
Koroğlu ailesinde her şey sayılı, her şey sınırlı. Tutumlu olmanın ötesinde bir şey izledik. Bir de o AVM denilen oda. Olup da giyememek de değişik bir duygu olsa gerek…
Varlığın içindeki bu yokluk ve yoksunluk duygusu bana çok ilginç geldi. Sebeplerini, ailedeki kabullenmişliği, öğrenilmiş çaresizliği ve bu sistemin içinde küçük de olsa nefes alanları yaratma yöntemlerini merak ediyorum.
”Camdaki Kız” Gülseren Budayıcıoğlu’nun diğer işleri gibi seyircide büyük bir karşılık buldu. Nasıl yorumluyorsunuz bu durumu? Dram mı seviyoruz?
Psikolojik derinliği olan hikayeler ve karakterlerle seyirci sanki daha samimi bir ilişki kuruyor. Kimisinde şaşkınlık ve şok kimisinde aynalama hissi yaratıyor sanırım. Dram kadar komedi de sevdiğimizi düşünüyorum, öyle net bir yargıda bulunamam.
Gülseren Budayıcıoğlu’nun aynı adlı romanından uyarlanan ve gerçek bir hayat hikayesinin anlatıldığı “Camdaki Kız”, perşembe akşamı Kanal D’de ekrana geliyor.
Selma Ergeç’e dışarıdan baktığımızda gerçekçi ve temkinli bir kadın izlenimine kapılıyoruz. Olayları dramatize etmez gibi…
Siz öyle bakmaya devam edin, ben illüzyonu hiç bozmayayım...
“Her gün soğuk duş alıyorum”
Vejetaryen olduğunuzu da biliyoruz. Cildiniz her daim sağlıklı ve canlı görünüyor. Beslenmenizle mutlaka ilgisi vardır ancak farklı rutinleriniz var mı bunun için?
13 yaşımdan beri vejetaryenim. Etik boyutu bir yana, çevreye verdiği zarar, su tüketimi ve sağlık açısından da hayvan yememe kararımdan dolayı çok mutluyum. Onun dışında yüzde 70 sağlıklı beslenmeye çalışıyorum. Her gün soğuk duş alıyorum. Asla yüzümü temizlemeden yatmıyorum ve evde bile olsam güneş koruyucu kullanıyorum.
“Pandemiden dolayı boksa ara verdim”
Bir dönem boks yapıyordunuz, son dönemde böyle bir fırsatınız oldu mu?
Pandemiden dolayı boksa ara verdim. Burak hocaya tekrar yumruk ve tekme atabileceğim günleri heyecanla bekliyorum. Onun dışında yoga, cross-fit, pilates, tenis ve yürüyüş yapıyorum.
Son dönemde sürdürülebilirlik gibi aslında hepimizi ilgilendiren konular dikkat çekmeye başladı. Sizin alışverişle aranız nasıldır? Aldığınız bir kıyafetin doğaya saygılı olup olmamasına dikkat ediyor musunuz?
Elimden gediğince dikkat etmeye çalışıyorum. Modada organik, fair trade, cruelty free ve sürdürülebilirliğe önem veriyorum. Bilgi akışının yeterince şeffaf olmamasından yana dertliyim ama. İkinci el ve vintage kıyafetler kullanmayı seviyorum ve bu alanlarda da arz ve talebin artmasını diliyorum. Bir de vegan ayakkabı seçenekleri de artarsa sevinirim, deri mümkün mertebe almamaya özen gösteriyorum.
“Maya evde olduğumuz için mutluydu”
Tekrardan yeni bir kapanmaya giriyoruz. Artık deneyimli karantinacılar sayılırız. Bu bir yıl nasıl geçti sizin için?
Hepimiz ortak duygular yaşadık ve yaşıyoruz. İnişli çıkışlı geçti ve geçiyor, yüksek bir endişe haliyle.
Diğer yandan 5 yaşında bir kızınız var… Ebeveynler için de oldukça zorlu bir süreç. Bir anne olarak neler deneyimliyorsunuz?
Maya biz Can’la evde olduğumuz için mutluydu, aile olarak ilk kez bu kadar yoğun vakit geçirebildik. Onu bir yandan bu korku ve endişe atmosferinden korumaya çalışıp, aynı zamanda da gerçekleri olabildiğince aktarmaya çalışıyoruz.
Hepimizin bir yıl önceki direncinin bir parça kırıldığını söylemek gerek… Karamsar durumlara karşı nasıl bir yaklaşımınız vardır? Umutvar mıdır Selma?
“Umut en son ölür” Alman Atasözü.
“Feci abur cubura sardık”
Belirsizliğin hakim olduğu bir dönem… En çok neler yaptınız bu dönemde? Kimimiz ekmeğe sardı kimimiz spora… Sizin sığınağınız nelerdi?
Her zamanki gibi spor ve kitap. Bir de feci abur cubura sardık bir ara, Maya’dan gizli tabii ki...