Pazar Unutulmaz “Acıların kadını”

Unutulmaz “Acıların kadını”

14.02.2010 - 01:00 | Son Güncellenme:

Bir “80’ler ünlüsü” geçenlerde Özgür Masur’un İstanbul Moda Haftası’ndaki defilesi ile yeniden gündeme geldi. Masur “Protez-sto” adlı koleksiyonunu Bergen’den ilham alarak hazırladı. Defile sonunda da podyuma üzerinde Bergen fotoğrafı basılmış bir tişörtle çıktı. Bu vesileyle Bergen’i tekrar hatırladık, “Sahi ne acıklı bir hayat hikayesi vardı” dedik ve 21 yıl önce ölen “Acıların kadını”nı hafızalarda tazelemek için işe koyulduk. Facebook’ta Bergen fanatiklerini buluşturan Garip Özdel de Bergen’in ailesine onaylattırdığı biyografisi, topladığı görsel ve yazılı Bergen arşiviyle, netleştiremediğimiz noktaları aydınlattı

Unutulmaz “Acıların kadını”

Boyacı ustası bir baba ile ebe bir annenin ilk çocuğu olarak 1960’ta Belgin Sarılmışer adıyla Mersin’de dünyaya geldi. Ailenin ilk çocuğuydu, ondan sonra altı kardeş daha katıldı aileye. Yıllar sonra, Almancada “Dağlar” anlamına gelen Berge’den kendine bir sahne adı yaratacaktı.
Sarılmışer çifti 1966’da boşandı, Belgin annesiyle birlikte Ankara’ya taşındı. Yenimahalle Yunus Emre İlkokulu’nda müsamerelerde mandolin çalarken müziğe yeteneğini keşfeden öğretmenleri tarafından konservatuara yönlendirildi. Ankara Devlet Konservatuarı Piyano Bölümü’ne girdi ama maddi sıkıntılar nedeniyle ayrıldı. Yaşını büyüttü, PTT’de çalışmaya başladı.

Arkadaşlarının zoruyla sahneye çıktı
Bir gece eğlenmek için gittiği Feyman Gece Kulübü’nde arkadaş ısrarıyla kendini sahnede buldu. Kulübün sahibi İlhan Feyman
19 yaşındaki bu genç kızın sesini çok beğendi. Sahneye çıkmasını teklif etti. Bergen Türk sanat müziği, Türk hafif müziği ve dönemin modası olan aranjmanları söylüyordu.
Daha sonra Adana’daki Kuyubaşı Gazinosu’na transfer oldu Bergen. Sekiz aylık çalışma karşılığında verilecek otomobil teklifini kabul etti. Ama iş bitiminde otomobil elinden alındı ve sanatçı borç içinde bırakıldı.
O sırada tanıştığı Halis Serbes bu durumdan kurtulmasına yardım etti. Birbirlerine âşık olan ikili nişanlandı, Adana’ya yerleşti. Bergen’e sürekli şiddet uygulayan Serbes’in evli ve üç çocuklu olduğu da ortaya çıkınca genç kadın Ankara’ya döndü. Osman Hattat’la kısa bir birlikteliğin ardından Serbes’le barıştı.
Eşinden boşanan Halis Serbes’le Ocak 1982’de evlendiler. Yine Adana’ya yerleştiler. Bir süre sonra Bergen’in çalışma isteğine Serbes’in karşı çıkması ve sanatçıya yine şiddet göstermesi nedeniyle araları bozuldu. Bergen ilişkiye ara verip kulüplerde sahneye çıkmaya devam etti. O dönemde “Şikayetim Var” adlı LP’yi yaptı ama albüm beklenen ilgiyi görmedi.
Ekim 1982’de sanatçının hayatını değiştirecek olay gerçekleşti. Bergen, İzmir Alsancak’taki New York gece kulübünde çalıştığı sırada, şiddetinden yılarak kaçtığı eşi Halis Serbes’in, yanında çalışan ve daha sonraları 500 bin liraya kiralayarak azmettirdiği ortaya çıkan Şakir isimli kişi, sanatçıya bir kova dolusu kezzap attı. Yüzünün ve vücudunun büyük bir kısmı yanan Bergen’in iki gözü de kör oldu. Azmettiren koca iki aylık firardan sonra yakalanıp tutuklandı. Aylar süren tedaviden sonra Bergen’in bir gözü kurtarıldı. Yüzündeki yanık izlerini bugünlerin duayen estetik cerrahı Onur Erol tedavi etti.
Ameliyat sonrası 1984 yılında İzmir’e geri dönen Bergen’i ziyaret eden New York gece kulübünün sahibi Cengiz Özşeker, sanatçıyı tekrar sahneye çıkması için ikna etti.

1987’de TRT’nin arabesk yasağını deldi
Bergen kendisine yaşattığı acılara rağmen kocasını affetti ve ondan boşanmadı. Zaman zaman Niğde Açık Cezaevi’ne nakledilen Halis Serbes’i ziyaret bile etti. Kezzap olayından dolayı açılan davadan da vazgeçti.
Bergen’in Mart 1986’da Yaşar Plakçılık etiketiyle çıkan “İnsan Severse” albümü büyük ilgi gördü. Bergen dönemin ünlü kulübü Stardust’ta çalışmaya başladı.
Eylül 1986’da Yaşar Plakçılık, Bergen’in üçüncü albümü “Acıların Kadını”nı piyasaya sürdü. Kısa zamanda bir milyonluk satış rakamı yakalandı. “Acıların Kadını” isimli albümün gördüğü ilgi film yapımcılarını da cezbetti. 1987 yılında Ülkü Erakalın’ın yönettiği “Acıların Kadını” filminde Bergen; Yalçın Gülhan, Asuman Arsan ve Ali Rıza Özbilgiç ile kamera karşısına geçti.
1987’de Bergen “Albümü En Çok Satan Arabesk Kadın Sanatçı” unvanını aldı. Haziran 1987’de “Yılın Arabesk Kadın Sanatçısı” ödülünü kazandı.
Bergen 1987’de İbrahim Tatlıses ve Müjde Ar’lı kadroyla gittiği Bursa’da sahneye çıkıyordu. Bu sırada Haftalık Müzik Magazin dergisinde Avustralyalı organizatör John Pale ile Bergen’in aşk yaşadığı iddia edildi. Bu haber Bergen’e pahalıya patladı. Adana Lunapark Gazinosu’nda şarkı söyleyen Bergen, gazinonun fotoğrafçısı Necmettin Utaş tarafından bıçaklandı. Saldırının gerçek nedeninin ne olduğu anlaşılamadı. Hapisten yakında çıkacak olan kocasının azmettirdiği veya gazinocular arasındaki bir hesaplaşma olabileceği iddiaları ortaya atıldı.
1987’de Bergen TRT’in arabesk yasağını ilk delen sanatçı oldu. “Musiki Maceramız” programı için Lutesse gece kulübünde gerçekleştirilen çekimlerde “Acıların Kadını”nı söyledi.

Cenazesine arkadaşları bile katılamadı
Yıl sonuna doğru İstanbul Çakıl Gazinosu’nda şarkı söyleyen Bergen kocasının hapisten çıkmasına dört ay kala, onun isteği ile sahneyi bıraktığını açıkladı. Böylece kezzaplı saldırı nedeniyle 13 yıl 11 ay hüküm giyen ama af sayesinde altı yıllık hapishane hayatının ardından Temmuz 1988’de serbest bırakılan kocasıyla Mersin’de yaşamaya başladı. Bu “huzur” kısa ömürlü oldu, 1989’da boşandılar.
1989’da Bergen, yedinci ve yaşarken çıkardığı son albümü olan “Yıllar Affetmez”i hazırladı. Albümün tanıtımı için Anadolu turnesine çıktı.
14 Ağustos’u 15 Ağustos’a bağlayan gece Anadolu turnesi kapsamında Kayseri’den Mersin’e gitmek için annesi ile birlikte yola çıktıklarında Halis Serbes’in kendilerini takip ettiğini fark ettiler, polisi arayarak durumu bildirdiler. Tedbir alınacağını öğrenince yollarına devam ettiler. Tarsus-Pozantı E-5 Karayolu’nun Çamalan Yaylası mevkiindeki Aspava lokantasında gece 04.00 sularında Halis Serbes, Bergen ve annesinin karşısına çıktı. Serbes ile tartışan sanatçı, arabaya binmek üzereyken Halis Serbes’in silahından çıkan altı kurşunun hedefi odu. Serbes, Bergen’in annesi Sabahat Çakar’ı da üç kurşunla yaralayarak kayıplara karıştı. Olaydan bir gün sonra Bergen sanatçı arkadaşlarının bile katılamadığı, apar topar düzenlenen bir cenaze töreniyle Mersin’de toprağa verildi.
12 Mart 1992’de kaçtığı Almanya’dan getirilen Halis Serbes çıkarıldığı mahkemede 1 yıl 3 ay hüküm giydi. Ancak zaman aşımı, Almanya’da mahkumiyet süresi gibi hafifletici sebeplerle sadece yedi ay sonra serbest bırakıldı. 1993’te yeniden evlenen ve şu an Adana’da yaşayan Halis Serbes’in dört çocuğu var. Serbes önce gazetelere yaptığı nedeniyle pişman olduğunu söyleyen röportajlar verdi, bir süre sonra ise yaptığından hiçbir zaman pişmanlık duymadığını, Bergen’in bu yaşananları “hak ettiğini” açıkladı.


“Kezzap bile bu kadını çirkinleştirememiş”

Haberin Devamı

Erol Atar (Fotoğrafçı)
-1970’lerde Ankara’da fotoğrafçılık yapıyordum. Bergen bana fotoğraf çektirmeye gelirdi. Çok güzel bir genç kızdı. Şu anda önemli yerlerde olan erkeklerin de bulunduğu ilişkiler yaşadı.
-Bir gece Sezen Aksu ile çıktığı kulübe gittik. Sezen Bergen’e baktı baktı dedi ki “Kezzap bile bu kadını çirkinleştirememiş”.
-Bergen fotoğraf çekimlerinde yüzünün yaralı tarafına polyester yapıştırırdı. Onun üzerini pullarla süslerdi. Saçının bir kakülünü o gözünün üzerine örterdi. O hazırlıklarını yaparken gözünün olmadığı çukura bakamazdım, içim kalkardı.
-Bergen hoppa bir kızdı, başına buyruktu. Şimdi belki geçerli bir şey bu ama o devir için geçerli değildi.


“İnternetten en çok ‘Acıların Kadını’ şarkısı indiriliyor”

Haberin Devamı

Mustafa Kekeva (Yaşar Plak’ın sahibi)
Bergen’in Yaşar Plak’tan çıkan albümleri 4 milyondan fazla sattı. En çok satan albümü “Acıların Kadını” 1 milyon rakamını geçti.
Bergen albümleri hâlâ satılıyor müzik marketlerde. “Benim İçin Üzülme”, “Acıların Kadını”, “Sen Affetsen Ben Affetmem” internette en çok tıklanan şarkıları.


“Kalçasından aldığım deriyi yüzüne ekledim”

Prof. Dr. Onur Erol (Estetik cerrah)
-Yılın Tıp Adamı dalında Sedat Simavi ödülü alan bir plastik cerrahtım, herhalde onun da etkisiyle Bergen ameliyat olmaya bana geldi. En az üç kez ameliyat ettiğimi hatırlıyorum onu. Çünkü dokuların iyileşmesi, olgunlaşması aylar sürer bu tip yanıklarda. Zımparalama yöntemiyle Bergen’in derilerini soymuştuk.
-Bergen’in sağ gözü çıkmıştı, kapakları kapanmıyordu. Sonradan eklenecek protez için göz çukuru yaptım. Burun kanatları yok olmuştu, oraya kıkırdaklar kondu. Yüzüne kalçasından deri eklendi.


“Tek gözüyle kullandığı arabayla eve dönerken dualar ediyordum”

Sinan Özşeker (Müzisyen)
-Bergen kocasının kezzaplı saldırısına da bizim kulübün çıkışında uğradı. Bergen’de ne sahneye çıkacak güç ne görüntü ne inanç vardı. Babam Cengiz Özşeker tam bir terapist gibi onu sahnelere hazırladı.
-Alkolle arası çok iyiydi, sıkı içerdi. Çalışması zor bir sanatçıydı. Kaprisliydi. Kezzap olayından sonra psikolojisi de bozulduğu için belki böyleydi.
-Onunla ilgili bir anımı anlatayım, bir gece onunla eğlenceye gittik. Tek gözüyle ve sarhoş halde kullandığı arabasına binmiştim. O kadar çok korkmuştum ki eve sağ salim varayım diye dualar etmiştim.

“Sesi de iyiydi ama efsaneleşmesinin nedeni çektiği acılar ve ölümü”

Haberin Devamı

Murat Meriç (Müzik tarihçisi)
-Bergen tam 12 Eylül’ün sonrasında, en karanlık dönemlerde çıktı. O sırada arabesk bütün toplumu sarmıştı.
1960-1970’lerdeki melodramlardaki kadınların vücuda gelmiş haliydi Bergen.
-Bergen 80’lerin en iyi kadın arabeskçileri arasındadır Bugün
herhangi bir müzik markete gittiğinizde Bergen albümleri görebilirsiniz. Raflarda 80’lerin sanatçısı olan bir ismin albümlerinin bulunması o albümlerin hâlâ sattığı anlamına gelir.


“Sahiciliği tutmasını sağladı”

Naim Dilmener (Müzik yazarı)
-Tutma sebebi samimiyet ve sahiciliktir. Standart kurallara vurduğumuzda, kendisi de albümleri de şarkıları da “iyi değildir” bile diyebilirim. Çok ağladığı, inlediği de söylenebilir.
-Bergen kulvarında ilk üç içinde bile değildi. Gülden Karaböcek, Kibariye ve Ayşe Mine tepedeydi.
Bu üç dev isim, şu an aynı yerde değiller. Bergen de yaşamına devam ediyor olsaydı, aynı yerde olmayacaktı.
Hem 12 Eylül’leri ardımızda bıraktık, hem de çağ değişti. Bu çağda Bergen, yeni şarkılar-yeni albümler
ile kimseye bir şey ifade etmezdi.