Pazar “Yaradılışımda komedi var”

“Yaradılışımda komedi var”

05.06.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:

“Şeytanın Çocukları: El-Ebyaz” adlı korku filminde rol alan Merve Sevi: “Her oyuncunun bir alana yatkınlığı daha fazladır. Ben ruhumda ve yaradılışımda komedi olduğunu düşünüyorum”

“Yaradılışımda komedi var”

Hayatımıza girdiğinde 17 yaşındaydı Merve Sevi. Onu daha çok romantik komedi projelerinde evin tatlı, sevimli ama sakar kızı olarak izledik. Ama şimdi kendisinin de ilk defa denediğini söylediği bir alanda, “Şeytanın Çocukları: El-Ebyaz” adlı bir korku filmiyle karşımızda.

Haberin Devamı

- Filmden ve karakterinizden bahseder misiniz?

Bir arkeolog grubunun denizin altından çıkan bir lahit araştırmasına gitmesiyle başlıyor film. Korku unsurlarını en başından vermiyor. Karakterim Seda’nın psikolojik durumlarından ötürü devamlı bir halüsinasyon görme ve bundan kaynaklı bir ilaç alma durumu var. Daha önce aynı gemide yapılan çalışmadaki herkes ölmüş bu arada, çıkan lahitteki örnekler de ortada yok. Seda da olayın kilit noktası. Final de sürprizli...

- Arkeolojiyle ilgili araştırma yaptınız mı?

Filmde arkeolojiyle ilgilendiğimiz bölüm aslında bizi hedefe götüren yol. Lahit bir çeşit sandık, suyun altında kalmış yıllarca. Uzun süre bir yerde duran objenin de evrendeki başka canlılar (cinler) tarafından sahiplenildiği düşüncesi var bütün kutsal kitaplarda yazan. Filmde de bundan bahsediyoruz ama asıl konumuz bu değil.

Haberin Devamı

- Film gemide geçiyor ama gerçekten gemide miydi yoksa plato mu kuruldu?

Pendik’te demirli, gerçek bir gemide yaptık. Her tarafımı demirlere vurup mosmor bacaklarla iki ay gezmem dışında mekanın gemi olması beni bayağı motive etti. Pis olması önemli değil, alkolle yıkandık. Zaten her taraf pas içindeydi ama hijyenimizi sağladık. Set ekibi için çok zordu esas, çünkü alan dar, 60 kişilik bir ekibin sırtında kocaman aletlerle bir gemide aksiyon çekmesi kolay değil.

“Hayatımda ilk defa korku filmi izledim”

- Bu tarz korku filmlerinin setlerinde garip olaylar olur. Sizde de oldu mu?

Hayır, olmadı. Bunlar sanırım toplum olarak uydurmamız. Bizde güzel bir oyunculuk var, ben kendimi çok beğendim mesela. İlk defa denediğim bir şey çünkü bir de ben çok özeleştiri yapan biriyim. Yırtmışım bence. Başta çok korktum aslında böyle bir projenin içinde olmaktan. Tamam, birileri bana inanıyor ve olmamı istiyor ama ben işin neresinde ve ne kadarında olabilirim. Herkesin her şeyi yapamayacağını düşünüyorum bu hayatta.

- Korku türünde de yer aldığınıza göre yeni projenizde nasıl bir tür istersiniz?

Her oyuncunun bir alana yatkınlığı daha fazladır. Benim en iddialı olduğum nokta komedi, bunu göz ardı etmemem gerekiyor. “Hepsini çok iyi yaparım, en iyisini yaparım” diye gezmenin bir manası yok. Komediye yatkın olduğum çok net. Ruhumda ve yaradılışımda bunun olduğunu düşünüyorum.

Haberin Devamı

- Siz de korku filmi izleyen ve seven biri misinizdir?

Hayatımda ilk defa bugün izledim, o da kendimi. Korku benim çok tercih ettiğim bir şey değil.

- Aynı zamanda tiyatro yapıyorsunuz ama dizilerle meşhur olmuş birisiniz aslında...

Çünkü bir zaman geldiğinde yapmam gerekiyordu. Mezun olduktan sonra hemen sahneye fırlamanın doğru olduğunu düşünmüyorum. Çok cesaret isteyen bir şey ve herkes sahneye çıkmamalı bence. Sahne yetenek artı zeka gerektirir. Hatta zeka yüzde 70’tir, yetenek yüzde 30 olsa da olur. Zaten yetenek, zekayla harmanlandığı zaman ortaya çıkabilen bir şey. O yüzden herkes şu işe soyunmasın, rica ediyorum.

“Saygısızlığa tahammülüm yok”

- Çalışmadığınız zaman neler yaparsınız?

Okurum çok. Okumak bana çok iyi geliyor, kişisel gelişim kitabı da roman da okuyorum. Kitap okumak için dışarı çıkmadığımı, telefona bakmadığımı, arkadaşlarımla buluşmadığımı biliyorum. Benim için hedefim ve o gün ne yapmak istediğim çok önemli. Hayata da böyle bakıyorum. Spontane şeyler de olabilir ama her insan gibi kurallarım ve tahammül edemediğim şeyler var.

Haberin Devamı

- Ne gibi?

Saygısızlık mesela. Ben çok saygılı bir insan olduğumu düşünüyorum ve saygısızlığa maruz kalmamak için de tüm kapılarımı kapatıyorum. Çok kurallı değil ama terbiyeli yaşamaya çalışıyorum. Böyle bir mottom var.

- 30’a yaklaşıyorsunuz. Ne hissettiriyor bu?

Hormonlarım çok değişken şu ara, bunu hissediyorum. Psikolojime, suratıma, saçımın şekle girmesine bile yansıyor. Bazı şeylerin zamanı geliyor gibi hissediyorum. Evleneyim, çocuğum olsun gibi duygularım da tabii ki var ama bunu ne kadar çok dillendirdiysem hep aksi şeyler oldu. O yüzden biraz akışına bırakmakta fayda var.