Pazar ‘Yaşlılıktan’ lafı pek hoş olmadı

‘Yaşlılıktan’ lafı pek hoş olmadı

20.04.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:

"Ben hep insanları kazanmaya çalıştım"

‘Yaşlılıktan’ lafı pek hoş olmadı



     

     Sevda Kaya 40 yaşında. Sporla fit tutulmuş bir vücut, "prezentabıl meslekler talimatnamesi"ne uygun bakımlı bir çehre, eller, şık giysiler. Ve tabii kendi güzelliği.
     THY’deki kariyerinin doruk noktası olan CIP, VIP ve Özel Hizmet Müdürlüğü makamından birdenbire aşağı atılıverdi Sevda Kaya. "Yaşlılıktan" emekli edildi. Çağdaş bir Sisyphus hikayesiyle karşı karşıyayız yani.
     Kaya’nın hikayesi hepimizin hikayesidir. Profesyonel hayatın zirvesine doğru bin bir zorlukla yuvarladığımız kayanın her an altında kalabiliriz.
     Siyasetbilimci Richard Senett, son kitabında yeni ekonominin çalışan sınıflarda yol açtığı karakter aşınmasını anlatıyor. Hayatlarının anlatısını, kişisel efsanelerini güven ve işe yarama duygusuyla çalıştıkları iş yerleri, adım adım inşa ettikleri kariyerleri üzerine kuran mutlu, gururlu emekçiler yok artık Senett’e göre. Esnek ve sadakatsiz olan günümüz iş yerleri sürekli işe yaramazlık ya da yeniye ayak uyduramamazlık duygusuyla dolu genç emekliler, işsizler gönderiyor sokaklara, evlere. Hikayelerimizin ve biyoritimlerimizin profesyonel hayata göre kurulduğu bir dünyada emeklilik, işsizlik ne demektir?
     Çağdaş bir zombi filmi ile karşı karşıyayız yani.
     Sevda Kaya belki de bu yüzden geçen pazartesi kendisine yapılanlara itiraz etti.
     
     19 yıllık iş hayatından sonra eve gittiğim zaman tabii ki bir boşluk hissetim. "Emekli" dendiği zaman biraz böyle yaşlı hissi uyanıyor insanda. Kendime yaşlılığı yakıştıramadığım için böyle bir boşluğa girdim. Sonra "Sahiden yaşlanıyor muyum?" diye sordum kendime. "Ben verimsiz miyim?" diye sordum. Çünkü insanda hep verimsiz kişiler emekli edilir diye bir intiba uyandırıyorlar. Bir yandan da verimsiz olmadığımı, başarılı olduğumu biliyordum. Karmakarışıktı duygularım.
     
     Evet, iki çocuk sahibiyim. Biri 15, diğeri dört yaşında. Zaten eve gelip onlara emekli olduğumu söylediğimde çok sevindiler, haykırdılar. Bu beni mutlu etti. Çünkü bugüne kadar benim için iş hep birinci sıradaydı.
     
     Hayır. Çünkü ben bir sisteme göre emekli edildiğini düşünüyordum insanların. Benim dışarıdan da iki senem olduğu için emekliliğim dolmuştu, tamam ama, benden daha önce emekli edilmesi gerekenler olduğu için ben beklemiyordum. Önce 30, sonra 25, sonra da 20 senelikler. Aslında şu sıralar THY’de herkes tedirgin çünkü sürekli insanlar çağrılıyor ve görevden alındıkları tebligatları yapılıyor.
     
     Küçülme hedefleniyor olabilir, kadrolaşma hedefleniyor olabilir. Ancak özellikle havacılık sektöründe en büyük sermaye tecrübedir. Ben mesela CIP (Commercial Important Person), VIP (Very Important Person) ve Özel Hizmetler müdürüydüm. Bu hizmetlerden yararlanan insanlar ya çok para ödedikleri için ya da statüleri nedeniyle çok daha hassas ve zor insanlardır. Ve ben şu anda görevimi en iyi kapasitede yerine getirecek haldeyken emekli edildim. Bu bence bir kayıptır. Bir de ben emekli edilenlerin en genciyim, benden çok daha tecrübeli birçok kişi de toplu bir kıyıma uğradı. Hadi bunu da geçelim; 19 yılımı verdiğim ve büyük bir aidiyet duygusuyla bağlı olduğum kurumumdan emekli edilirken bunun daha farklı yapılmasını, duyurulmasını beklerdim. Cuma günü tebligat yaptılar ve pazartesi günü işten ayrılmamı istediler.
     
     "Ben pek öyle evde durabilecek kadın değilim"
     Aslında tebligatı alınca biraz şaşırdım. Çünkü gerekçe olarak "yaşlılık" yazıyordu. İlk reaksiyonum "Bu ‘yaşlılık’ kelimesi hiç hoş olmamış" oldu. Eğer insan buna bakarak hareket etse, emekliliği "Artık yapacak pek bir şeyim kalmadı hayatta" diye değerlendirebilir. Ama ben hâlâ genç olduğumdan eminim. Bu süreci atlatacağım. Çünkü bir insan 40 yaşında evde kalırsa hakikaten çöker yani.
     
     Ben kendimi henüz ev kadını statüsüne sokmadım, sokamıyorum. Zaten yapı olarak da hareketli, sosyal yönü kuvvetli, işten sonra sporunu yapan bir kadındım. Şimdi evde hastalandım. Sesim filan kısıldı. Ben pek öyle evde durabilecek bir kadın değilim. Mutlaka yapacak bir şeyler bulacağım. Evde oturan bazı kadınlar çok aktif de olabiliyor, derneklerde topluma hizmet ediyorlar.
     
     Evet ama ben THY’deki işimi sadece para kazanılan bir iş olarak görmüyordum ki. Ben o kadar çok seviyordum ki THY’yi. 19 sene boyunca bir gün bile istemeyerek gittiğim olmamıştır işe. Şimdi kendime yeni bir yön çizmem lazım.
     
     Aslında daha oturup tam olarak değerlendiremedim. Sürekli telefonlar geliyor arkadaşlarımdan, tanıdıklardan. "Nasıl oldu?", "Neden oldu?" diye soruyorlar. Herhalde genç olduğum için şaşırdılar, üzüldüler.
     
     "Duyduğuma göre VIP makamına talep çokmuş"
     Ben bu duyguya kaptırmayacağım kendimi. Ben daha çok gencim. 40 yaşındayım. Bundan sonra kendim için bir şeyler yapacağım. Topluma hizmet edeceğim. Katılımcı olacağım. Mesela belki de bundan sonra insan gücünün bu kadar çabuk harcanmaması için bir şeyler yapmaya çalışırım. Sesimi duyurmaya çalışırım.
     
     Olabilir ama bence bu tür olaylar özellikle her şeyi iş hayatı olan, bütün beklentisi profesyonel başarı olan insanlara daha kötü etki ediyordur. Ben çocuklarım, aile hayatım, özel hayatım, sosyal hayatım, spor yapmam sayesinde bu kadar kötü etkilenmeyeceğim.
     
     Bu biraz o görevdeki kişinin kişiliğiyle ilgili bir şey. Ben kullanmadım bu konumu. Ama şu dönemde yeni kurum yönetimi için benim görev yerim stratejik bir önem kazanmış olabilir. Çünkü duyduğuma göre talep çokmuş VIP müdürlüğü için.
     
     Ama bu dedikleriniz uçucu personel için geçerli. Belli bir kiloda olmaları gerekiyor filan. Ama bizim gibi yer hizmetleri yapan personel ve yöneticiler için bu tür kriterler geçerli değil.
     
     Tatlı sert.
     
     Hayır, çok insan çıkarmadım. Ben insanları hep kazanmaya çalışmışımdır.
     
     (Gülüyor)
     
     Hayır. Uçakta bütün yolcularımız eşittir. Sadece onlar biraz daha geniş koltuklarda uçuyorlar ve onlara farklı bir yiyecek-içecek servisi yapılıyor.