Pazar“Yozgat Blues taşranın bugünkü haliyle ilgili”

“Yozgat Blues taşranın bugünkü haliyle ilgili”

29.09.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:

Adana Altın Koza Film Festivali’nden beş ödülle dönen “Yozgat Blues”un yönetmeni Mahmut Fazıl Coşkun ve başrol oyuncusu Ercan Kesal, filmin taşranın tektipleşmesiyle ilgili olduğunu söylüyor

“Yozgat Blues taşranın bugünkü haliyle ilgili”

Bu yılki İstanbul Film Festivali’nde Ercan Kesal’a En İyi Erkek Oyuncu Ödülü kazandıran “Yozgat Blues”, geçen hafta sonlanan Adana Altın Koza Film Festivali’nin de yıldızı oldu. Filmin kazandığı beş ödül arasında “Gözümün Nuru” ile paylaştığı En İyi Film ve En İyi Senaryo ödüllerinin yanı sıra Ercan Kesal’ın ikinci En İyi Erkek Oyuncu Ödülü de var. Mahmut
Fazıl Coşkun, “Yozgat Blues”da İstanbul’dan Yozgat’a şarkıcılık
yapmak için giden Yavuz’la Neşe’nin (Ayça Damgacı) hikayesini anlatıyor. Yavuz’u canlandıran Ercan Kesal ve Mahmut Fazıl Coşkun’un yeni bir senaryo üzerinde çalıştıklarının haberini de verelim.

Kaliforniya Üniversitesi’nde (UCLA) sinema okudunuz. Okullu-alaylı ayrımı hakkında fikirleriniz neler?

Mahmut Fazıl Coşkun: Bana faydası oldu ama sinemada okullu olmak şart değil elbette. Okul meselesi abartıldığında zarar verebiliyor.
Ercan Kesal: Tıp okurken fen fakültesinde bir arkadaşımız vardı. Astronomi bölümünde okuyordu. Bu arkadaş okuldan astronot olarak çıkacağını düşünmüş, lakabı astronot kaldı. Sinema okullarından da yönetmen çıkmaz.

Haberin Devamı

“Uzak İhtimal”den sonra ikinci filmde daha mı rahattınız?

Mahmut Fazıl C.: Tam tersine daha zorlandım. İlk filmde insan daha cesur oluyor. Acemiliğin getirdiği bir cesaret geliyor. İkincide cesaret kırılıyor.

“Dans kursuna gönderdi, şan dersi aldırdı”

“Uzak İhtimal”i nasıl bulmuştunuz?

Ercan K.: Bu tür işbirlikleri kişilerin ruh arkadaşı olmalarıyla da eş bir duygu. Mahmut bana uygun biri. “Uzak İhtimal” de bunu bana söyleyen bir filmdi. Hiçbir şeyin altını kabaca çizmeyen, abartmayan, sessiz yavaş anlatan bir tarz...

Filmde Ercan Kesal’la çalışmaya nasıl karar verdiniz?

Mahmut Fazıl C.: Ercan Kesal’ı “Üç Maymun”da seyrettim, kim bu adam diye çok merak ettim. Filmlerini izledikçe, oyuncu değil ama ilginç bir yüz ve performans diye düşündüm. “Yozgat Blues”da başrol diye düşünmemiştim. Bir tür kader, başka durumların da birleşmesiyle kendisine teklif ettim. Aslında “Ben kısa oynuyorum, işim var” gibi cevaplar bekliyordum. “Olabilir, okudum, o karakteri de biliyorum” dedi.
Ercan K.: Ben o karakteri tanıyorum dedim.

Haberin Devamı

Neyi tanıdık geldi size?

Ercan K.: 1984’te mezun olup doktor olarak Ankara’ya yakın bir ilçede çalışırken, bir ayağım hep Ankara’daydı. Ankara’da kaldığım ev müzisyen arkadaşlarımın eviydi. Maltepe, Demirtepe’de Gazino Mon Amour, Elizi gibi yerlerde çalışırlardı. Ekmek parası için hep bu işi yapmışlar. Onların Oblomov tarzı bir tembellikleri, garip bir ahlak anlayışları vardı. Yavuz karakterini okuyunca, “Hakikaten tanıyorum” dedim. Bir de tabii peruk meselesi var.

Peruk hep var mıydı senaryoda?

Mahmut Fazıl C.: Peruk senaryonun önceki versiyonlarında yoktu. Ercan Kesal rolü alınca, hem biraz daha yumuşatmak için iyi olur dedim hem de bu tür şarkıcıların sahnede öyle daha güzel durduğunu düşündükleri için peruk kullandıklarını biliyorum. Peruk teklif ettim, kabul etti. Hep bunlara direnir diye düşünüyordum.
Ercan K.: Bir ay dans kursu aldırttı, şan dersi aldırdı, hepsini kabul ettim.

Düğünlerde şarkı söylediğiniz doğru mu?

Ercan K.: İlk gençlik yılları...
Gecenin ilerleyen saatlerinde, davetliler terk edince mikrofonu kaparsın. Filmdeki Fransızca şarkı bana göre dizayn edildi. Başta İtalyanca bir şarkıydı.
Mahmut Fazıl C.: Size yakışmadı
o şarkı, olmadı.
Ercan K.: Söylediğim Joe Dassin’in “L’ete Indien” şarkısı bir çeşit Leonard Cohen’vari. O kendi parçasının içinde kaybolur gider ya, öyle bir parça.

Haberin Devamı

“Yozgat Blues”a melankolik komedi tanımını uygun buluyorsunuz.

Mahmut Fazıl C.: Evet, bizim filme yakıştığını düşünüyorum.
Ercan K.: Benim kendi sinema anlayışım da bu. Başınızdan geçen çok acıklı bir şeyi gülümseyerek anlatırsanız ağlayarak anlatandan çok daha fazla etkilersiniz bence.

“Eskiden taşra ile varoş arasında büyük bir fark vardı”

Taşrayla ilgili gözlemleriniz ne kadar örtüşüyordu?

Mahmut Fazıl C.: Benim tecrübem Ercan Kesal’ınkinin yanında çok azdır. Tabii ki belli gözlemlerim, kendime göre tecrübem var. Hayatımın büyük bölümü küçük ilçelerde geçti.
Ercan K.: “Yozgat Blues” taşranın bugünkü haliyle ilgili bir film. Ben bir taşra tarifini hızla yapabilirim, taşra çocuğuyum, doktor olarak da kasabalara gittim. Ama doktor olarak gittiğim kasaba, şimdiki kasabalar gibi değil. 1950’lerdeki iç göç 2000’lere evrildiğinde inanılmaz bir hız kazanmış. Sosyal anlamda taşra içine dönük, kaybedilmiş alanlar haline dönüşmüş. Bu hayat tarzına, estetiğine, yeme içmeye, insan ilişkilerine sirayet etmiş, bu iyi değil. Sanki o kasabalar gelmiş, şimdi yaşadığımız İstanbul’un etrafına yerleşmişler. Erzincanlılar, Sivaslılar Okmeydanı’nın etrafında. Bizim kasaba dediklerimiz kentin varoşu olmuş.
Mahmut Fazıl C.: Film bunu demek istiyor. Eskiden taşra dediğimizde, taşra ile varoş arasında büyük bir fark vardı. Şu anda taşra varoş oldu. Ümraniye, Bağcılar’da ne görüyorsanız, Yozgat, Çorum, Kırşehir’de de aynı şeyi, aynı insanları, aynı mimariyi görüyorsunuz. “Niye Yozgat’ta çektiniz, Ümraniye’de de geçebilirdi” diyorlar. Evet, film tam da bunu demek istiyor.

Haberin Devamı

“Bizim coşkularımız, ümitsizliklerimiz ortak değerlerimiz”

Haberin Devamı

“Yozgat Blues”da sete her şeyi kafanızda kurmuş olarak mı geldiniz?

Mahmut Fazıl C.: Milimetrik plan yapan biri değilim. Büyük sıçramalar değil ama o anda bazı kararlar vermek hoşuma gidiyor. Büyük bir ön hazırlık oluyor ama senaryodaki düşündüğüm şeyi uyguladığında kuru, ruhsuz bir şey de çıkabiliyor.

Film San Sebastian Film Festivali’nde nasıl tepkiler aldı?

Mahmut Fazıl C.: San Sebastian’da izleyicilere “Filmin komedi tarafı da var, öyle hissettiniz mi?” dedim. Hepsi aynı anda kafa salladı.
Ercan K.: Ama Yozgat burası, saçma bir şarkıcı var! Burada, sinemanın evrenselliğinin ipuçlarını gördük. Ortak değerler, dil, din, bayrak değil. Bizim ümitsizliklerimiz, hayal kırıklıklarımız, coşkularımız ortak değerlerimiz. Onun için aynı tepkileri alabiliyoruz.

Ercan Kesal: “Korunaklı ilerledim”

Bu filmle kazandığınız ikinci en iyi erkek oyuncu ödülünüz. Bu konudaki hisleriniz nedir?

Şansım iyi filmlerde oyunculuğumu yaşamak oldu. Senaryosu güçlü, yönetmenin ne istediğini bildiği filmlerde oynadım. “Üç Maymun”la başladı, hemen arkasında “Küf”, sonra “Bir Zamanlar Anadolu’da”, arada “Saç” var ve sonra da “Yozgat Blues”. Hep set ortamlarını hissettim, bir kısmında senaryoları da yazanlardan biriydim. Yani, oyunculuk eğitimi almamış biri olarak oyuncu kimliğimle atılmadım alana. Korunaklı ilerledim.

Mahmut Fazıl Coşkun: “Bir şey anlatma ihtiyacı hissettim”

Çocukluğunuzda fazla film izlemediğinizi ve sonradan sinemayı ifade aracı olarak tercih ettiğinizi söylemişsiniz. Sizi çeken neydi?

İlk gençliğim tipik bir gençlik olmayabilir. Muhafazakar bir aile yapısında ve çevrede büyüdüm. 1990’ların başında kapalı bir Türkiye vardı, bu da bir etken. Dolayısıyla sinemaya ilgim film izleyerek olmadı. Bir şey anlatma ihtiyacı hissettiğimi hatırlıyorum. Lisede de matematik, fen okudum; mühendislik kazandım. Sosyal alanla ilgili bir yönlendirmem yoktu. Sonra bu alandan sıkıldığımı geç de olsa fark ettim. Bir şey anlatma ve yazıyla değil de, görüntüyle düşünmek gibi isteğe kapıldım; sinema öyle çıktı.

“Pastoral fotoğraflardan kaçındık”

Taşra Türk sinemasında sık ziyaret edilen bir yer; nostaljik, romantik temsiller gördük. Klişelerle de dolu. Hangi klişelerden kaçınmaya dikkat ettiniz?

Mahmut Fazıl C.: Genellikle de yanlış temsiller var. Mesela şive... Benim Yozgat’ta yaşayan dayım var, arkadaşları var. Çoğu Yozgatlının şivesiyle burada İstanbul’da yaşayan Yozgatlılar arasında fark yok. Dolayısıyla Yozgat şivesi yaptırdığınızda çok sakil duruyor. Veya taşrayı güzelleyen filmlerde herkes iyi insan ya da tam tersi herkes kötü insan...
Ercan K.: Neden sinema taşraya gidiyor diye düşünürsek, ben hâlâ taşradaki ruhun, coğrafyanın, kahramanların ruhunda farklı etkiler yarattığını düşünenlerdenim. Kent düşünmeye imkan sağlamayan bir hıza sahip. Taşra, kahramanları analiz etme imkanı yaratıyor. Coğrafya olarak da pastoral fotoğraflar veriyor.
Mahmut Fazıl C.: Biz o pastoral fotoğraflardan kaçındık tabii.
Ercan K.: Karanlık pasajların içinde gezindi durdu. Yozgat pasajlar kenti yani!

KEŞFETYENİ
Survivor'da yine olay! İsmail Balaban'ın cezası belli oldu
Survivor'da yine olay! İsmail Balaban'ın cezası belli oldu

Cadde | 15.05.2025 - 00:38

Acun Ilıcalı konseyde İsmail'in aldığı cezayı açıkladı. İşte Survivor'da merak edilen detaylar...

Yazarlar