06.07.2025 - 07:01 | Son Güncellenme:
Wimbledon’da ilk haftayı bitirdik, bembeyaz giyinmiş dünyanın en iyi oyuncularını çim zeminde seyretmek ayrı bir keyif. Onlara İngiliz gelenekleri eşlik ediyor.
Olayın seyirci tarafında kraliyet locası ise ayrı bir dünya, her gün kraliyet locasındaki seyircilerin kim olacağı günün en önemli sorularından biri oluyor. Bir bakıyorsunuz tribünde David Beckham oturuyor ve tüm ilgiyi üzerinde topluyor, neredeyse maçın önüne geçiyor. Kültürü, değişken havası, yağmuru, turnuva sembolü olan eşsiz çilekleri ile Wimbledon herkese gerçekten bambaşka bir dünya sunuyor. Bu sene de Wimbledon’ı akredite yazar olarak takip ediyorum ve burasının medya organizasyonu olarak da dünyanın en iyilerinden biri olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.
Her sene yağmurlu havası ile gündemde gelen, maçlara yağmur arası verilmesi bir gelenek olan Wimbledon’a özellikle turnuvanın ilk günlerinde sıcak hava damgasını vurdu. 32 dereceyi aşan sıcaklıklarda zorlanan oyuncular eğer bu hava devam etseydi kurallar gereği maçlarda 10 dakika mola haklarını kullanacaklardı.
Haftanın ikinci yarısı normale ve yağmura dönen hava şartları kort ortamlarını klasik Londra görüntüsüne kavuşturdu. Çevre ve iklim faktörü bu sene turnuva yönetimi tarafından daha fazla ön plana çıkarılıyor. Bu hafta kort bölgesinde önemli konuşmacıların katıldığı bir iklim konferansı düzenlendi, çevre teması hakkında düzenli olarak bilgilendirme yapılıyor.
50 bin çiçek ekildi
Bu haftaki olağanüstü sıcak hava şartları da herkesin konuya daha fazla dikkat etmesini sağladı. Turnuvanın düzenlendiği tesisler yemyeşil bir florası olan tipik bir İngiliz kır bölgesine dönüştürülmüş durumda. Bu sene de kort bölgesine 50 bin çiçek ve bitki daha ekildi. Wimbledon 2025 posterinde de tamamıyla doğa teması hakim, posterin yaratıcısı grafik tasarımcısı Sarah Madden, posterin yapım süreci ile ilgili şunları söylüyor:
“Wimbledon bir tenis turnuvasından daha fazlasıdır. Geleneğin, çiçek açmış İngiliz yazının ve diğerlerinden farklı bir spor deneyiminin kutlanmasıdır. Posterin Wimbledon’ın özünü açıkça yansıtmasını, sporun yoğunluğunu, kalabalığın heyecanını ve çevresinin sakin, doğal güzelliğini sergilemesini istedim.” Bir turnuvanın ruhu herhalde daha güzel anlatılamazdı; tenisin, insanın ve muhteşem doğanın benzersiz buluşması...
Harika Zeynep Sönmez
İki sene önceki röportajda ‘yakında herkes ondan bahsedecek’ ifadesini kullandığımız Sönmez bizleri şaşırtmadı. Wimbledon’da Türkiye’ye ilkleri yaşatan başarılı sporcunun yeni jenerasyon için rol modele dönüştüğünü rahatlıkla söyleyebiliriz.
Bu sayfalarda yaklaşık 2 sene önceki röportajımızın başlığı şuydu: “Zeynep Sönmez, yakında herkes kendisinden bahsedecek ama onu önce bizden dinleyin istedik” olmuştu.
Aslında tam da dediğimiz gibi oldu. Zeynep’in grand slam elemeleri ile başlayan süreci, Meksika’da gelen ilk WTA düzeyinde şampiyonluktan sonra sıralamada ilk 100 ve arkasından tenisçimiz grand slam turnuvalarına ana tablodan katılma hakkını kazandı.
Ve işte Zeynep, Wimbledon’da bu hafta önce Romanya’dan Jaqueline Cristian’ı yenerek Wimbledon’da 2. tura yükselen ilk Türk tenisçisi oldu. 2. turda ise Çinli oyuncu dünya 32 numarası Xinyu Wang’ı yenerek 3. tura çıktı. Bununla da yetinmeyen Zeynep çiftlerde beraber mücadele ettiği Polina Kudermetova ile beraber Miriam Skoch ve 2023 Wimbledon şampiyonu Marketa Vondrousova’dan oluşan Çek takımını yenerek çiftle kadınlar da 2. tura yükseldi. Sonuç olarak tüm departmanlarda Zeynep’in müthiş bir gelişimini ve yükselişini görüyoruz.
Tenis profesyonel düzeyde dünyanın en zor sporlarından birisi, junior seviyesinden başlayarak kariyerinizin belirli bir aşamasına kadar sürekli olarak bazı bariyerleri aşmak durumundasınız. Sıralamada ilk 50 sıra içinde düzenli olarak kendinize yer bulabiliyorsanız ancak o zaman belirli bir konfora erişebiliyorsunuz, bu şekilde her şeyden daha fazla keyif almanız söz konusu olabiliyor.
Ancak ilk 50 içinde düzenli kalabilmek çok az sayıda tenisçinin erişebildiği bir seviye. Büyük bir mutlulukla görüyoruz ki, Zeynep artık bu seviyeye çok yaklaştı. Oyun tekniği, yüksek mental seviyesi, yeteneğinin getirdiği doğaçlama vuruşları ve giderek artan güveni ile bize çok şeyler vadediyor.
Wimbledon gibi tenisin bir numarası olan bir turnuvada oyuncumuzun haber ve videolarını görmek, hep başka ülkelerin tenisçilerinin maç sonu röportajlarını okuduğumuz akredite medya sayfalarında Zeynep’in röportaj transkriptlerini okumak bizim adımıza çok büyük bir mutluluk.
Eksikler yok mu tabii ki var, zaten iyi günlerde aksayan tarafları tespit edebilmek çok önemli. Ancak zaman içinde onlar da tamamlandığında büyük turnuvalarda genellikle 2. haftayı gören müthiş bir oyuncumuz olacak. Zeynep Sönmez’in daha şimdiden tenise başlayan yeni jenerasyon için büyük bir rol modele dönüştüğünü rahatlıkla söyleyebiliriz.
Sürprizler damga vurdu
Haftanın kort tarafına gelecek olursak... Özellikle kadınlar tarafında sürpriz sonuçlar turnuvaya damgasını vurdu. Coco Gauff gibi bir şampiyon adayı, geçen senenin finalisti Jasmine Paolini, dünya 3 numarası Jessica Pegula, adı kesinlikle çeyrek finalde olması beklenen Qinwen Zheng, Paula Badosa gibi sıralamada ilk 10’da bulunan ve isimleri şampiyonluk için geçen tenisçiler daha 2. tur maçları sonucunda turnuvaya veda ettiler.
İkinci haftaya bir projeksiyon açarsak başarılı bir turnuva çıkaran Emma Raducanu’yu geçerek yolunu iyice açan Sabalenka’nın final yoluna baktığımızda büyük bir problem çıkaracak rakip görünmüyor. Belaruslu oyuncuyu ilk finalist olarak düşünebiliriz, aksi olursa turnuvanın en büyük sürprizlerinden biri olacaktır. Tablonun diğer tarafında ise final için Iga Swiatek, Elena Rybakina, genç yıldız Mirra Andreeva, Emma Navarro ve sessiz sedasız ilerleyen geçen senenin şampiyonu Barbora Krejcikova gibi birçok aday var. Bu oyuncuların birbirleri ile yapacakları karşılaşmalar Sabalenka’nın finaldeki muhtemel rakibini belirleyecektir.
Yaş rakamdan ibaret
Erkeklerde ise yaş sadece bir rakamdan ibaret. 36 yaşındaki Marin Cilic, 4 senedir oynamadığı Wimbledon’da dünya 4 numarası ve İngilizlerin büyük umudu Jack Draper’ı 2. turda rahatlıkla yenerek 3. tura yükseldi. 38 yaşındaki Gael Monfils ise 2. turdan turnuvaya devam ediyor. 38 yaşındaki Novak Djokovic ise ilk 2 turda gençlere ‘Wimbledon Master Class’ verdi, Sırp tenisçi güle oynaya 3. tura yükseldi.
Djokovic’in 25 hedefi
Şampiyonluk potası kadınların aksine daha kısıtlı sayıda tenisçiden oluşuyor. Bu noktada geleceğe bir projeksiyon açacak olursak; Carlos Alcaraz’ın önünde final yolunda yarı finaldeki muhtemel Taylor Fritz karşılaşmasından başka bir engel görünmüyor. Dolayısıyla Alcaraz’ı büyük ihtimalle finale yazabiliriz. Diğer favori Jannik Sinner’in ise yarı finalde muhtemel Novak Djokovic eşleşmesi olacak. Djokovic 25. grand slam şampiyonluğuna ulaşmak için bu seneki Wimbledon’ı çok istiyor çünkü Amerika Açık’tan ziyade Wimbledon onun için daha kolay bir hedef.
Keyifli bir final olacak
Genel anlamda ise ufukta Alcaraz-Sinner veya Alcaraz-Djokovic finali görünüyor, iki ihtimalde de kesinlikle keyifli bir final mücadelesi izleyeceğiz. Erkeklerde bizim adımıza bir mutlu gelişme de junior kategorisinde eleme turlarını geçerek ana tabloya kalan Kerem Yılmaz ve Haydar Cem Gökpınar oldu. İki oyuncumuz da potansiyeli olan tenisçiler, iyi yetişmeleri ve fırsat bulmaları durumunda ileriki yıllarda kendilerini büyük sahnelerde görebiliriz.
İngilizlerin laneti devam ediyor
Dünyanın en büyük ve önemli ülkelerinden olan İngiltere olayın spor tarafında ülke hacmiyle ters orantılı bir performans sergiliyor. Bu çoğu sporda aynı ancak teniste bu zayıflık daha da göze batıyor.
Wimbledon gibi dünyanın en prestijli tenis turnuvasını düzenleyen İngilizler, yıllardır üst düzey tenisçi çıkarmakta büyük zorluk çekiyor. Özellikle Andy Murray’nin emekli olmasından sonra bu noktadaki sıkıntı daha da arttı. 2021 Amerika Açık’ı kazanan Emma Raducanu da İngilizlere bir çare olamadı. Raducanu tüm yeteneğine rağmen özellikle Sabalenka veya Swiatek gibi agresif oynayan oyuncuların bir kademe altında konumlanıyor.
İngilizlerin büyük umudu dünya 4 numarası Jack Draper ise 2. turda Marin Cilic’e yenilerek veda etti. Bu sene Wimbledon’da kadınlarda Sonya Kartal ve erkeklerde Cameron Norrie dışında 2. haftaya kalan İngiliz tenisçi kalmadı. Gelenekleri ile övünen İngiltere uzun zamandır Wimbledon’da negatif sonuçları da bir gelenek haline çevirmiş durumdalar, tenisin açık döneminde bunun tek istisnası Andy Murray ile geçen yıllar oldu.