Aslı Pelit

Aslı Pelit

-

Tüm Yazıları

2013’e hızlı bir girişin ardından hepiniz heyecanla Messi’nin, 80’li yıllarda Maradona’nın tercih ettiği puantiyeli takım elbiseyi anımsatan smokini ile bir kez daha Portekizli Cristiano Ronaldo ve Barcelona’dan takım arkadaşı İniesta’yı geride bırakıp, en iyi futbolcu ödülünü almasını izlerken, ben Avrupa’dan uzakta, Rio de Janeiro’nun beyaz kumlu sahil şeridi Barra’da bu yollardan geçmiş, görmüş ve 10’ların Kıtası’na dönmeye karar vermiş Anderson Luis de Souza, yani Deco ile buluşmaya gidiyordum.
35 yaşında ve hala formunu koruyan Sao Paulolu futbolcu 2 sene önce eve dönüp ve Rio’nun en büyüklerinden -2012 Brasileirao Şampiyonu-Fluminense formasını seçtiğinde herkes şaşırmıştı bu kararına. Neden döndüğünü sorduğumda bana ailesinin yanında olmayı istediğini söyledi: “Çocuklarıma duyduğum sevgi ve özlem seçimimde en başta geldi oldu. Şimdi mutluyum, yurtdışında geçirdiğim süre benim için önemliydi, ama neredeyse burada hiç oynamamıştım, şimdi umuyorum ki, birkaç sene daha profesyonel olarak forma giyerim Rio’da!”
Deco’ya göre Brezilyalı futbolcuların ülkeye dönme sebeplerinin başında özlem olsa da ikinci sırada burada çok fazla maç olması geliyor. Brezilya’da yıl boyunca 3 turnuva var demek yanlış olmaz: Şubat ayında itibaren perşembeden pazara maça çıkıyor futbolcular. Uluslararası turnuvalar ve Dünya Kupası elemeleri de eklenirse, neredeyse aralıksız futbol oynanıyor Brezilya’da. Bu yorucu tempo bir de üzerine oldukça karışık, ama insanın evi gibi yok diyor Deco.
Futbolcuya göre Brezilya futboluna alışabilmek daha zor. Ligde çok sayıda iyi koşabilen genç oyuncu olmasına rağmen, Avrupa’dan daha düşük kalitede futbol oynanıyor.
“Büyük bir takımda oynarken oyunu kontrol edebilmek daha kolay, çünkü siz oyuncu olarak daha kalitelisiniz, hem fiziksel olarak hem teknik olarak. Ama burada çok daha fiziksel bir oyun var, bu da başta hemen hissediliyor ve adapte olmak daha zor oluyor. Özellikle iklim açısından büyük bir değişiklik, hava çok daha sıcak. Ama 2-3 oyundan sonra alışmaya başlıyorsunuz’.

Haberin Devamı

Peki 35 yıl önce Sao Paulo’nun dışında ufak bir şehirde doğan Deco futbola nasıl başlamış?
* “Kendimi bildim bileli hep futbol oynadım. Bizim hayatımız okul ve futboldu. Babam bana ilk futbol topumu vermişti. Ve o zamanlarda yaşadığımız yerde futbol topu olan yoktu. O yüzden futbol topu olan, oyunu da yöneten kişi olurdu. Daha çok bulunduğum ve büyüdüğüm mahallede oynardık, halen oradan kalma yaralarım da var. Futbola o en çok oynadığımız sokakta başladım. Hatırlıyorum da, sokağın ortasında büyük bir ağaç vardı, o yüzden çok zor olurdu, bazen caddelerde oynadığımız zamanlar bile olurdu.

Haberin Devamı

Brezilya’da bir emektar: DECO

Deco çok genç yaşta Corinthians tarafından keşfedilmesine rağmen neredeyse hiç formasını giymeden Porto’ya transfer olur. Daha sonra Mourinho’yu takip ederek İngiltere’ye giden futbolcu Barcelona’nın yıldızlarından biri olsa da, Brezilya Milli Takımı’na hiç çağırılmadı.

Sen sadece 17 yaşındaydın Portekiz’e gittiğinde ve sonra Brezilya yerine Portekiz Milli Takımı’nı seçtin, neden?
* Ben Portekiz’e çok gençken gittim, 17 yaşımdaydım. Çoğu arkadaşımın olduğu gibi benim de futbol hayatım Portekiz’de gelişti. Orada çok iyi ağırlandım, çok arkadaşım vardı, federasyondan bile çogu insan Portekiz Milli Takımı’nda oynamamı istedi. Bu çok iyi düşünüp, tarttığım zor bir seçim oldu. Ama her zaman söylediğim birşey, bu Portekiz’in bana verdiği ve sağladığı her şeye karşı olan minnettarlığımı göstermenin bir yolu oldu ve bu nedenle Portekiz’i tercih ettim. Çok güzeldi, harikaydı. Ama maalesef, milli takımla büyük bir başarı elde edemedim. Portekiz ligini kazandım, ama milli takımla yarı finalden öteye gidemedik. Bu da kariyerimde tek eksik kalan şey oldu. Sohbetin sonuna yaklaştığımızda sormadan edemedim, acaba onun için en iyi 10 numara kimdi? Messi onun içinde yılın en iyi futbolcusu muydu? Yanıt verdi: ‘Zidane, Ronaldinho, Gaucho ki, beraber aynı takımda oynamıştık. Ama şu anda favorim Messi! İnanilmaz bir yetenek!!

Haberin Devamı

Türkiye tecrübe

Flamengo ve Fluminense arasındaki rekabet bizim ülkemizdeki Galatasaray-Fenerbahçe arasındaki rekabet gibi ünlü. Biraz da olsa Türkleri tanıyorsun sanırım. Porto’dayken, Galatasaray’a karşı oynadın ve Barcelona’dayken sanırım Rüştü ile takım arkadaşıydın.
* Birkaç defa Porto formasıyla Galatasaray’a karşı oynadım, sanırım UEFA Kupası’ndaydı. Gördüğüm kadarı ile Türkiye’deki Brezilyalı oyuncuların edindiği tecrübe gerçekten iyi ve çok oyuncu var. Mesela Alex de Souza, Marco Aurelio ki, 2008 Kupası’nda onlara karşı oynamıştım.