Skorer Asra damgasını vuranlar

Asra damgasını vuranlar

03.01.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

Asra damgasını vuranlar

Asra damgasını vuranlar


1980: Demirel, Moskova'yı boykot etti

       Spora siyaset karıştı
       Tarih boyunca süren politikanın sporu etkileme ve yönlendirme çabaları 1980'de Moskova olimpiyatları sırasında doruğa çıktı.
       Sovyetler Birliği bir yıl önce Babrak Karmal hükümetinin çağrısı (!) üzerine Afganistan'ı işgal etti. Tüm dünyada tepki yaratan bu olaya karşı ABD Başkanı Jimmy Carter bir kampanya açtı. Ancak Birleşmiş Milletler nezdindeki çabalarından sonuç alamadı.

ABD önder oldu

       1980 Moskova Olimpiyat Oyunları, Carter'in diplomatik enstrümanı oldu. Büyük tartışmalardan sonra ABD Olimpiyat Komitesi, 1980 Moskova Olimpiyat Oyunları'na sporcu göndermeme kararı aldı.
       Avrupa'da aynı karara ABD müttefiklerinden değişik tepkiler geldi. Almanya tıpkı Amerika gibi olimpiyata katılmama kararı alırken, İngiltere'de Teacher hükümeti ile Britanya Olimpiyat Komitesi ters düştüler. Teacher sadece devlet memuru ve subay olan sporcuların olimpiyatlara katılmasını engelleyebildi. Öteki sporcular komitenin kararı ile - halktan para toplayarak - Moskova'ya gittiler.

TMOK çaresiz kaldı

       Türkiye'de de boykot tartışması gündemi işgal etti. Başbakan Süleyman Demirel, "Afganistan'ın işgaline ilk itiraz bu masadan gelmiştir. Moskova Olimpiyatları'na katılmıyoruz" diyerek garip bir kararla boykot eyleminin içinde yeraldı. Bazı sporcular bireysel olarak Moskova'da yarışma olanaklarını araştırdılar. Ancak TMOK çaresiz kalmıştı ve Moskova'ya tek sporcu gitmedi.
       Moskova Olimpiyat Oyunları'nı 66 ülke boykot etti. Türkiye'nin hükümet kararı ile olimpiyatlara katılmama kararı alması sporumuzu yaraladı. TMOK'un bağımsızlığına gölge düştü.

1986: Ruhunu bir milyon dolara geri aldı

Özgürlüğe kaçış
       Bulgaristan'ın Kircaali yöresinde 10 yaşında çocukken keşfedilip halter dünyasının en büyük antrenörü Abaciev tarafından büyük bir yıldız olarak yetiştirilen Naim Süleymanoğlu, performansının yanında bireysel özgürlük mücadelesinde de tüm dünyaya parmak ısırtan bir kahraman olarak tarihe geçti.
       Todor Jivkov yönetiminin Bulgaristan'da özellikle Türk kökenli Bulgar vatandaşları için uyguladığı asimilasyon ve Bulgarlaştırma politikası büyük tartışmalar yarattı. Türkiye - Bulgaristan ilişkileri sarsıldı.
       Adı değiştirildi
       Naim Süleymanoğlu, Jivkov'un asimilasyon politikasından olumsuz biçimde etkilendi. Artık Naim Süleymanov adıyla değil Bulgarlar'ın verdiği yeni pasaportundaki Nahum Shalamanov adıyla müsabakalara katılacaktı. Bir turnuva dönüşü köylüleri Naim'i suçladılar: "Ne yaptın sen? Bir şampiyonluk uğruna, hele kazanacağın üç - beş kuruş için, ev ve araba için ruhunu mu sattın? Türklüğünden vaz mı geçtin!" Naim köylülerine söz verdi... Abaciev'e gitti ve "Ben ruhumu satmam. Ya Naim Süleymanov diye yarıştırırsınız ya da kendimi öldürürüm" dedi.
       1986 Dünya Kupası'nın düzenlendiği Avustralya'nın Melbourne kentinde Naim kendi adıyla yarışacaktı. Abaciev ve Bulgarlar söz vermişti. Ancak gördü ki tüm rekorları kırmasına ve şampiyon olmasına rağmen mutlu olamayacaktı. Çünkü adı kayıtlarda ve anonslarda Nahum Shalamanov diye geçiyordu. Şampiyonanın bittiği gece Bulgar kafilesi ile birlikte Leonda isimli restoranda akşam yemeği yerken kaşla göz arasında kapılardan sızıp Türk Konsolosluğu'na başvurdu.
       Özal devrede
       Dönemin Başbakanı Turgut Özal, Naim'i özel bir uçakla Türkiye'ye getirdi. Bulgarlar'ın karşısına becerikli diplomatlarını gönderdi ve pazarlık başladı. Bulgaristan bir milyon dolar karşılığında Naim'in 1988 Seul Olimpiyat Oyunları'nda Türkiye adına yarışmasına izin verdi.
       Naim'in özgürlük mücadelesi ve ruhunu bir milyon dolara geri alması Todor Jivkov yönetiminin düşmesine yol açan olayların başlangıcıydı.

1984 - 90: Derwall ve Piontek dönemi

Futbol ayağa kalktı
       Türk futbolu yatırılan onca paraya, halkın ve medyanın olağanüstü ilgisine rağmen arzulanan gelişme çizgisini gösteremiyor, özellikle uluslararası yarışmalarda başarı sağlayamıyordu.
       1984 Avrupa şampiyonasında yarı finalde elenen Alman Milli Takımı'nın Teknik Direktörü Jupp Derwall, Beckenbauer'in aleyhinde başlattığı kampanya sonucu istifa etti. Ülkesine küsmüş, kırılmıştı. Derwall'in kapısını Galatasaray Kulübü çaldı. Türk Futbol Federasyonu da Milli Takım Danışmanlığı önerdi. Derwall, sevinçle kabul etti. Galatasaray 1987'de 14 yıl aradan sonra lig şampiyonluğunu kazandı. Derwall ertesi yıl görevi tümüyle Denizli'ye devrederek danışman pozisyonuna geçti. Bu Galatasaray'da yeni bir şampiyonluklar döneminin başlamasına neden oldu.
       Gençler kazanıldı
       1990'da Türk Futbol Federasyonu, Danimarka Milli Takımı'ndaki başarılarını dikkate alarak Alman Sepp Piontek'i Milli Takım Teknik Direktörlüğü'ne getirdi. Piontek döneminde Avrupa Futbol Şampiyonası ve 1994 Dünya Kupası elemelerinde başarılı olamadık. Ancak Ogün, Hakan ve Tugay gibi genç yıldızları Piontek milli takıma yerleştirmeyi başardı. Daha da önemlisi ümit takım antrenörü Fatih Terim ile çok iyi diyalog kurarak Türk futbolunun uluslararası alanda genç yıdızlarla mücadele etmesini sağladı. Piontek'in 1994'te görevden ayrılmasından sonra onun ilkeleri ve kendi felsefesiyle görevi devralan Fatih Terim, milli takımın 1996 Avrupa Şampiyonası finallerine katılmasını sağladı. Bu başarı 1999'da Mustafa Denizli ile süreklilik kazandı.
       Derwall ve Piontek'in Türk futboluna en büyük katkısı saha içindeki performanstan çok Mustafa Denizli ve Fatih Terim gibi iki Türk antrenörüne ustalık yapmaları oldu.

              1966: TRABZONSPOR DOĞDU
       Trabzon'da daha sonra Türk futbolunda dördüncü büyük olarak anılacak Trabzonspor'un tohumları atıldı. İdman Gücü, Martıspor ve Karadeniz Gücü kulüpleri bir araya gelerek 21 Temmuz'da Trabzonspor kulübünü kurdu. Bordo - Mavili takım 1967'den itibaren de liglerde mücadele etmeye başladı. 1976 yılında üç büyüklerin saltanatını yıkarak ilk şampiyonluğuna ulaştı, ard arda beş yıl fırtına gibi esti.

       1967: İSTANBUL'DA AYIK RÜZGARI
       İstanbul'daki Avrupa Serbest Güreş Şampiyonası'nda dört altın, bir gümüş madalya kazandık. Minderde eski günleri hatırlatan bu başarıyı Mehmet Esenceli, Hasan Sevinç, Nihat Kabanlı ve iki rakibini tuşlayan Ahmet Ayık getirdiler. Takım halinde de ilk sırayı aldık. Aynı yıl Ahmet Ayık, ikinci kez Dünya şampiyonu oldu.

       1968: GÜREŞ VE MARATONDA GÜLDÜK
       Meksika'daki olimpiyatlarda yüzümüzü yine güreş güldürdü. Atıcılık, atletizm, boks ve güreş dallarında 33 sporcuyla katıldığımız oyunlarda serbest güreşte Mahmut Atalay ve Ahmet Ayık, Olimpiyat Şampiyonluğu'na ulaştılar. maratonda ise İsmail Akçay'ın dördüncülüğü, atletizm adına önemli bir başarı olarak tarihe geçti.

       1968: BORO TURU TAMAMLADI
       Yanında eşi Oda ile birlikte Kısmet adlı yelkenlisiyle 22 Ağustos 1965'te Dünya turu'na çıkan ünlü yelkencimiz Sadun Boro, 15 Haziran 1968 günü İstanbul'a vardı. Boro çifti 30 bin millik büyük macerayı 2 yıl 9 ay va 3 haftada tamamladı.

       1971: AKDENİZ OYUNLARI İZMİR'DE
       Türkiye 6.Akdeniz Oyunları'na İzmir'de ev sahipliği yaptı. 70 bin kişilik Atatürk Stadı ve 2 bin kişilik Olimpiyat Köyü bu amaçla inşa edildi. 14 ülkenin katıldığı oyunlarda Türkiye, 18 altın, 12 gümüş ve 15 brozla 4. oldu.

       1972: KAMACI AVRUPA ŞAMPİYONU
       Ünlü boksörümüz Cemal Kamacı, profesyonel ringlerde ülkemize ilk Avrupa Şampiyonluğu'nu kazandırdı. 29 Eylül 1972'de Ali Sami Yen Stadı'nda kurulan ringde Fransız şampiyon Roger Zaim ile karşılaşan Kamacı, 12 raundluk mücadele boyunca kanayan kaşına rağmen üstün bir mücadele sergileyerek şampiyonluğa ulaştı.

       1975: AHMET ENÜNLÜ RAKİPSİZ
       Dünya Vücut Geliştirme Şampiyonası'nda Ahmet Enünlü, orta boyda altın madalyaya ulaştı. Üç yıl sonra Şampiyonlar Şampiyonu unvanını da kazanan Enünlü, kariyerine dört dünya şampiyonluğu, dört dünya ikinciliği ve bir dünya üçüncülüğü sığdırdı.

       1980: TERZİ'Lİ YILLAR
       Türk atletizminde 1980'li yıllar, iki yetenekli Mehmet'in alkışlandığı dönem olarak tarihe geçti. Uzun mesafede önce Mehmet Yurdadön, ardından Mehmet Terzi adını duyurdu. Terzi, Balkan şampiyonaları, Akdeniz oyunlarında altına ulaştı, olimpiyatlarda koştu.

       1981: EFE KARMADA
       Avrupa basketbolunun zirvesi olan Avrupa Karması'na ilk giren Türk sporcusu Efe Aydan oldu. İspanya'da 9 Eylül 1981'de, Santilliana'nın jubilesi için toplanan karmaya çağırılan Aydan, Avrupa'nın devleriyle aynı takımda oynama onurunu yaşadı.

       1984: CAN'DAN MADALYA
       Los Angeles'taki olimpiyatta 36 yıl aradan sonra ilk kez güreş dışında madalya kazandık. Boksta Eyüp Can, 51 kiloda bronz madalyanın sahibi oldu. Bir yıl sonra Dünya üçüncülüğüne ulaştı ve profesyonelliğe geçtikten sonra da Avrupa'nın zirvesine çıktı. Oyunlarda yine boksta Turgut Aykaç, güreşte de Ayhan Taşkın, bronz madalya aldılar.

       1988: KUNTER'İN REKORU
       Basketbolda Erman Kunter, Guiness rekorlar kitabına geçen bir başarıya imnza attı. Hilalspor ile oynanan lig maçında Fenerbahçeli Erman, rakip potaya tam 153 sayı attı. Maçı Fenerbahçe, 175 - 101 kazandı.

       1989: G.SARAY MUCİZESİ
       Avrupa kupalarında başarılı sonuçlar almaya başlayan Galatasaray, unutulmaz bir başarıya 1989 yılındaki Şampiyon Kulüpler Kupası'nda imza attı. İkinci turda İsviçre'nin Neuchatel Xamax takımı ile eşleşen temsilcimiz, deplasmanda 3 - 0 kaybettiği maçın rövanşını İstanbul'da 5 - 0 alarak bir mucizeyi gerçekleştirdi. Sarı - Kırmızılılar, sahada kazandıkları bu zaferden sonra, bir de UEFA'ya karşı masa başında hakkını savunmak zorunda kaldı.

       1989: TANJU'YA ALTIN AYAKKABI
       Galatasaraylı Tanju Çolak, ligde bir sezonda attığı 39 golle Avrupa'da da zirveye çıktı ve altın ayakkabı ödülünün sahibi oldu. Monaco'da düzenlenen törende ödülünü alan Tanju, iki sezon önce Samsun'da oynadığı dönemde de 35 golle bronz ayakkabıyı elde etmişti.

       1989: EN ACI KAZA
       Türk spor tarihinin en büyük kazası 29 Ocak 1989'da meydana geldi. Malatya deplasmanına gitmekte olan Samsunspor kafilesini taşıyan otobüsün, Havza yakınlarında şarampole yuvarlanması sonucu futbolculardan Mete, Muzaffer ve Tomiç ile teknik direktör Nuri Asan hayatını kaybetti.

       1992: KIZLARIMIZ KÜRSÜDE
       1992 Barcelona'da ilk kez bir bayan sporcumuz olimpiyat kürsüsüne çıktı. Judoda Hülya Şenyurt, bronz madalya kazanırken, gösteri sporu olan tekvandoda da Ayşegül Ergin gümüş, Arzu Tan bronz madalyayı boyunlarına taktılar. Türkiye, oyunlarda 2 altın, 3 gümüş ve 3 bronz madalya topladı.

       1992: GENÇLER ŞAMPİYON
       Genç Milli Futbol Takımımız'ın Avrupa şampiyonluğu ile gururlandık. Gençlerimiz, finallerde Macaristan, Norveç ve Portekiz'i geçerek mutlu sona ulaştılar.

       1992: KIZILSU'DAN REKOR
       Atıcılıkta Alp Kızılsu, double trap müsabakalarında 200 üzerinden 177 puan toplayarak bu alandaki dünya rekorunu kırdı. Kızılsu, aynı başarıyı olimpiyatta tekrarlayamadı. Milli Takımımız da double - trap dalında Avrupa şampiyonluğuna ulaştı.

       1993: İSTANBUL 2000 HÜSRANI
       Olimpiyatları İstanbul'da düzenlemek için 2000 oyunlarına aday olan Türkiye, ilk hüsranı 1993'te aşadı. Monte Carlo'daki seçimde iyi bir kulis çalışması yapılmasına rağmen İstanbul, ilk turda elendi, Sidney mutlu sona ulaştı. İstanbul, 2004'te de aday olduğu olimpiyatı bu kez de Atina'ya kaptırdı.

       1993: ASRIN GÜREŞÇİSİ HAMZA
       17 yaşında bir Türk genci, dünya minderini kasıp kavurdu. Dünya Şampiyonası'nda şampiyonluğa ulaşan en genç sporcu olan Hamza Yerlikaya, 1995'te de ziryeve çıktı. 1996 Atlanta'da olimpiyat şampiyonluğuna imza attı, dört kez üst üste Avrupa şampiyonluğunu kazanan ilk güreşçimiz oldu. Bu başarılarıyla da asrın güreşçisi unvanını hak etti.

       1994: 28 YILLIK HASRET BİTTİ
       Güreşte son yıllarda yaşanan hareketlilik en büyük meyvesini 1994'te verdi. İstanbul'daki Dünya Serbest Güreş Şampiyonası'nda Turan Ceylan ve Mahmut Demir altın madalya kazanırken, Türkiye, 1966'dan beri ilk kez takım halinde Dünya şampiyonluğuna ulaştı.

       1994: HALTER ŞOV
       İstanbul'da yapılan Dünya Halter Şampiyonası'nda Naim Süleymanoğlu ve Halil Mutlu, üçer altın madalya ve rekorlarıya adeta şov yaptılar. Fedail Güler de iki altın kazandı. Türkiye, tarihinde ilk kez takım halinde Dünya ikincisi oldu.

       1995:FUTBOLUMUZ FİNALDE
       A Milli Futbol Takımımız, İsveç, İsviçre, Macaristan ve İzlanda'nın yer aldığı gruptan Avrupa Şampiyonası finallerine yükseldi. Bu başarı ülkede büyük sevinç yaşatırken, futbol terörü 10 can aldı. Türkiye, dört yıl sonra finallere ard arda ikinci kez katılma hakkını da kazandı.

       1996: MUTLU ZİRVEDE
       Atlanta 1996 olimpiyatlarında Türk sporu, 36 yıl sonra ilk kez dört altın madalyaya ulaştı. Naim üçüncü kez zirveye çıkarken, halterin yeni küçük devi Halil Mutlu da ilk olimpiyat zaferine ulaştı. Hamza Yerlikaya ve Mahmut Demir diğer şampiyonlarımız oldular. Boksta Malik Beyleroğlu ile gümüş, güreşte M.Akif Prim ile bronz aldık.

       1996: EFES, KUPAYI KALDIRDI
       Basketbolda Avrupa'daki başarılı temsilcimiz Efes Pilsen, finalde Stefanel Milano'yu geçerek Koraç Kupası'nı kazandı. 1990'da çeyrek final oynadığı bu kupada sonunda şampiyonluğu kazanan Efes, takım sporlarında Avrupa şampiyonu olan ilk Türk takımı unvanını da elde etti.

       1997: HAKAN DEVLER ARASINDA
       Galatasaray'ın golcü futbolcusu Hakan Şükür, İsa, Rıdvan, Tanju, Cüneyt, Rıza ve Oğuz'dan sonra Dünya Karması'na seçilen yedinci Türk futbolcusu oldu. Dünya Karması'nın, Asya Karması'nı 5 - 3 yendiği maçta forma giyen Hakan, bir gol attı, bir de gol pası verdi.

       1998: ALTIN ISTAKA SAYGINER
       Bilardoda dünyaca ünlü sporcumuz Semih Saygıner, Antalya'daki Dünya Üç Bant Şampiyonası'nda zirveye çıktı. Finalde Hollandalı Valentijn'i 3 - 1 mağlup eden Saygıner, Dünya Şampiyonu oldu.

       1998: ALAGAŞ İKİLEDİ
       Karatedeki gururumuz Haldun Alagaş, 1990'da kazandığı şampiyonluktan sekiz yıl sonra bu kez Rio'da bir kez daha Dünya şampiyonu oldu. Bireysel olarak dört kez de Avrupa şampiyonluğu bulunan Alagaş, milli ve kulüp takımlarında da birçok uluslararası başarıya imza attı.

       1999: SAM, DÜNYA ŞAMPİYONU
       Türk boks tarihinde ilk dünya şampiyonluğuna Sinan Şamil Sam ulaştı. ABD'nin Houston kentindeki şampiyonada Sam, finalde Kazak rakibini sayı üstünlüğü ile yenip, kürsünün en üst basamağına çıkarak bir ilki gerçekleştirdi. Sam daha sonra profesyonel boksa geçti.

       1999: ECZACIBAŞI'NIN BAŞARISI
       Türkiye'de üst üste 17 yıl şampiyon olarak tarihe geçen Eczacıbaşı Bayan Voleybol Takımı, Avrupa Kupa Galipleri Kupası'nı de kazandı. Bursa'daki final - four'da güçlü rakiplerini mağlup etmeyi başaran bayan voleybolcularımız, Avrupa'nın zirvesine çıktı.

       1999: YASEMİN EN DERİNDE
       Türk sporu 1900'lü yıllara sualtında gelen önemli bir başarıyla veda etti. Milli sporcumuz Yasemin Dalkılıç, Bodrum'da tüpsüz gerçekleştirdiği 68 metrelik dalışıyla, sabit ağırlıkla serbest dalış dünya rekorunu eline geçirdi.