Skorer Baltaş hocayı dinlerken

Baltaş hocayı dinlerken

28.01.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Baltaş hocayı dinlerken

Eksik olmasın zaman zaman olayları ve kişileri doğru okumak için onun uzmanlığına başvururum. Baltaş Hoca, psikoloji - psikiyatri alanında ülkemizin en değerli uzmanlarından biridir. Uzmanlığını hayata taşımış, özellikle sporun hizmetine sunmuştur.İnönü Stadındaki maçı da izlemiş. İşte izlenimlerinden izdüşümleri :"Olay "özgüven"le "özsaygı"nın tanımlanmasına dayanıyor. Kişinin özgüveni, başarıya endekslidir. Başarı varken sorun yoktur. Ancak bir başarısızlık durumunda özgüven kırılma noktasına takılır. Bunu aşmanın yolu keşinin kendine duyduğu saygı, özsaygıdır. Kişiler kendi değerlerine inanmadığı takdirde (özsaygı noksanı) uygunsuz davranışlar görülebilir. Futbol alanındaki tekmeler, kırmızı karta yol açan davranışlar bunun örneği oluyor." "İyi ekiplerin güveni, zorlanmada belli olur. Lucescu ve futbolcuları Samsunspor maçında iyi bir sınav veremediler.""Eleştiri biçimi de yanlış... Lucescu ve futbolcuları hakemi değil, önce kendilerini eleştirmeli. Sorulacak soru hakemin hangi yanlışı yaptığı değil, kendilerinin hangi yanlışı yaptığı, neyi yanlış yaptıklarıdır." "Hakemler açısından da temel bir zorluk söz konusudur. Türkiye Futbol Federasyonu, hakemlerin kendisine biat etmesini istiyor. Biat edenler yükseliyor. Oysa bu biat etme alışkanlığı ile sahaya çıkıp düdük çalmak, karar vermek, baskıyı göğüslemek o kadar kolay değildir. Türkiyede hakemler bu nedenle zorlanıyor. MHK bu çelişkiyi mutlaka çözmeli.""Cem Papila, elbette kırmızı kartlarla kuralları uyguladı. Ne var ki, Zagoya gösterdiği kırmızı karttan sonra iki takımın kaptanını çağırıp iyi bir futbol maçı oynanmakta olduğunu, oyuncuların kurallara uygun biçimde mücadele etmeleri gerektiğini, uyulmadığı takdirde kuralların uygulanacağını söyleseydi, daha sportif bir ortam oluşabilirdi. Papila böyle bir uyarıda bulunmadan doğrudan kural uygulamasına girişti... Olayı antagonize etti. (Hasmane davrandı, zıtlık yarattı, husumeti tahrik etti)." "Papila, Ahmet Yıldırıma gösterdiği kırmızı kartla oyunun kontrolunu kaybetti.""Beşiktaşta Kaptan Tayfur, iyi bir sporcu... Ama o bir lider değil. Beşiktaş futbol takımını saha içinde Sergen yönetiyor. O bir lider. Lucescuyu Beşiktaşa, Sergen döndürdü. Onu oynatan Lucescu. ... Samsunspor maçında Sergenin tribünde olması sorun yarattı. İşler iyi giderken sorun yok gibi görünüyor. Ama arıza çıktığında sorunlar da gündeme geliyor. Ortada bazı yanlışlar var." "Maalesef başarılarıyla takdir ettiğimiz, hayran olduğumuz kişileri "ilah " gibi görüyoruz.""Onların başarısızlığı ya da davranış bozukluğu durumunda doğru eleştiri yapmaktan kaçınarak yanlışlarını da onaylıyoruz. Acar Baltaş, Türk Milli Futbol Takımına, Merkez Hakem Komitesine psikolojik danışmanlık hizmetleri verdi. Galatasaraya da danışmanlık yapıyor. Elbette benim için bilim adamı kimliği öncelik taşıyor.Bilimin sesine kulak vermekte yarar var. Prof. Dr. Acar Baltaşı ilk "Stresle Başa Çıkmanın Yolları" kitabından tanıdım. Bir Milli Takım kampında keyifle sohbet ederken sigara alışkanlığıma karşı ilk bilimsel fırçayı ondan yedim. Beşiktaş - Samsunspor maçında yaşanan olaylardan sonra sormaktan kendimi alamadım :"- Acaba kaybeden sadece Beşiktaş mı ?" Keşke bu soruya " evet " yanıtını verebilseydik kolayca...Hayır,sadece Beşiktaş değil, herkes - her kurum kaybetti. Tıpkı borsadaki panik çöküntüler gibi... Zincirleme reaksiyonla çöküverdi futbolumuz.... En başta medya...Gerçekleri değil, varsayılan komploları didikleyerek durumdan farklı bir analiz çıkarma hevesine kapılan arkadaşlar, biraz da Beşiktaş yağcılığı yaparak görevlerini yerine getirmiş oldular. Aynaya baktıkları zaman ne kadar gazeteci aidiyetine, ne kadar kişilik mertebesine sahip olduklarını artık kendileri hesaplasınlar. Umarım ki, vicdanları tek başına bir hesaplaşmada onlara gerçeği söyleyecektir.Lucescu...Sakin, efendi, çalışkan, babacan antrenör örneği...Ülkemizdeki dördüncü yılında üçüncü şampiyonluğa gidiyor.Ve ne yazık ki kariyerinin doruklarına çıktığı, hayatının en kazançlı, en lüks, en mutlu dönemini yaşadığı, el üstünde tutulduğu bir ülkeyi terkedeceğini söylüyor... Ortamın kirliliğinden, Beşiktaşa karşı oluşturulan komplodan feryat ediyor. Oynanan oyunlardan dem vuruyor...Lucenin yaptığı gaf değilse, bu ülkeye hakarettir...Ben yine de gaf olarak kabul ediyorum. Umarım uyarılır ve bir daha böylesine patavatsız laflar etmez. Görüşlerinde ısrar ederse, kaçınılmaz olarak şu soru sorulur kendisine :"- Şikayet ettiğin ortam, üç yıldır seni şampiyon yapıyor! O kirlilikten en büyük payı sen aldığına göre, bırak da bari başkaları ağlasın!" Lucescu İtalyancayı çok iyi konuşuyor...Ağzına geleni söylemekte hiçbir sakınca görmüyor... Telegolde de konuşurken, her zaman yaptığını yaptı. Çeviriyi yapan Güntekin Onaya çeviri yapma zamanı ve fırsatı vermeden içini döktü. Güntekin de kendisine hiç yakışmayacak biçimde sansür uygulayıp Ahmet Çakara dönük hakaretlerini atladı. Dahası kendisine soru sorulmasına fırsat vermedi. Sorulara yanıt vermedi. Açtı ağzını, yumdu gözünü. Aklına geleni söyleyip ortalığı karıştırdı.Hiç gereği olmadığı halde sorunu medyaya taşıdı. Sorumluluğu altındaki futbol takımının karşı karşıya kaldığı sorunları çözümlemek yerine, onlara yeni sorunlar ekledi. İpe sapa gelmez laflarla ortalığı karıştırdı...Lucenin Pazar akşamı yaptığı konuşma bir teknik direktöre değil, kaldırım üçkağıtçılarına yakışan bir davranış biçimidir...O davranışın adı "şarlatkanlık" tır...Haydi, tercüme sansürlerine karşı İtalyancasını yazayım da uyansın, daha yakışan sportmen davranışlarına dönsün :CİARLATANO ! Ciarlatano Türkiye Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu üyesi ve AR - GE Araştırma Geliştirme Kurulu Başkanı Mimar Bayram Yağcı, Beşiktaş aleyhine tezgahlar döndüğünü iddia ederek artık sabrının taştığını, TFF çatısı altında çok sınırlı olarak konuşabildiğini söyleyip, tüm komplo teorisyenlerine kocaman bir koz verdi. Şimdi bu bir koz mudur, yoksa o kozun içi kof mudur, görüp anlayacağız. İddialarını kanıtlaması, somut biçimde ortaya koyması gerekir. Bayram Yağcı yanlış yaptı Ama önce istifa etmeli... Üyesi olduğu bir kurumda iddia ettiği yanlışları önleyemeyen kişinin, orada işi ne!Bu Ar - Ge Kurulunda bir dönem ben de önerilerimi açıklama fırsatı buldum...Bu önerilerimden biri, tıpkı kaleci antrenörlüğü gibi profesyonel futbol şubesi olan her kulübün kadrolu bir psikologla çalışması idi.Bizim öneri o masalarda kaldı. AR - GE üyeliğinden iki yıl önce çekildim.Bayram Yağcı da öneriyi unuttu, son davranışıyla herkesi şaşırttı.Hazin bir durum. agokce@milliyet.com.tr İstifa etmeli

Yazarlar