‘BENFİCA FAVORİ DEĞİL’

Portekiz futbolu deyince akla gelen ilk isimdir Eusebio.Yaşayan bir futbol efsanesi... FIFA, onu 20. yüzyılın en büyük futbolcuları arasında gösterir. Nasıl göstermesinler ki...
1965’te Avrupa’nın en iyi futbolcusu ALTIN TOP ödülü... 1966 ve 1973 yıllarında en fazla gol atan oyuncu olması nedeniyle Avrupa altın ayakkabı ödülleri...
Bir anlamda Benfica’nın herşeyidir o... Türkiyede yaşayan futbolcunun heykeli mi olur tartışması altında Alex’in heykelinin açılışı yapılmadan yıllar önce Eusebio’nun heykeli Estadio da Luz Stadı’nın hemen önüne dikilmişti...
Kendisini Barcelona’dan telefonla arayıp, MİLLİYET olarak röportaj yapmak istediğimizde aldığımız ilk yanıt, alçak gönüllü kişiliğini de ortaya koydu:
“(Gülerek) Ben de hâlâ konuşulacak şeyler bulabiliyor musunuz ? Bekliyorum”...
Futbol efsanesi ile Portekiz’in başkenti Lizbon’un en ünlü geleneksel Portekiz yemeklerinin yapıldığı Tia Matilda restorantında sözleştik. Her gün, aksatmadan öğle yemeklerini burada yiyormuş... Restorant aynı zamanda Eusebio severlerinin bir dergahı halini almış... Özellikle 60 yılların gençleri, şimdinin 70’lik delikanlıları, Eusebio ile birlikte bu restorantta buluşuyor ve futbol konuşuyorlarmış...
Mozambik Panteri tam saatinde randevuya geldi. Üzerinde siyah bir ceket ve çizgili gömlekle karşıladı bizi... Halsizdi... “Biraz rahatsız” uyarıları almıştım röportajdan önce... Haklıydılar. Dile kolay 70’ne merdiven dayamış efsane, karşımda duruyordu... Heyecanlanmamak elde değildi... Yaşlanmıştı, ama heybetinden bir şey kaybetmemişti... “Ayaklarım ağrıyor” dedi. Acı çektiği belliydi.
Gözlerimin içine bakarak “Fenerbahçe ile mi başlayalım ?” diye sordu. Yani direkt konuya girmek istiyordu. Bir de uyarı yaptı; “Bana sadece Benfica ve onu ilgilendiren sorular sor. Mourinho, Ronaldo, Messi gibi sorularla röportajı bulandırırsan, gidersin”. Biz de siyah inciyi fazla bekletmeyip sorularımıza başladık
- Benfica 3 kupada da (Portekiz Ligi-kupası ile Avrupa Ligi) doludizgin gidiyor. 60’ların efsane Benficası geri geldi diyebilir miyiz ?
* Hayır... Doğrudur, bu sezon çok formdalar. 3 kupayı da alabilirler, ancak benim dönemimdeki Benfica’yı yakalayabilmeleri için zamana ihtiyaçları var.
- Öyleyse Fenerbahçe’ye son yılların en iyi Benfica’sı rakip oldu.
* İyi, ama karşısında da Avrupa Ligi kupasını müzesine götürmek isteyen çok arzulu bir rakip var. Bu iş, 7-0’ı hatırlamakla, hatırlatmakla olmaz.. Futbol sahada oynanır. Daha iki 90 dakika oynamadan, kimse finale çıktım diyemez.
- Sanırım siz Benfica’yı favori görmüyorsunuz.
* Asla... Böyle tahmin edenler, konuşanlar da futbolu anlamayanlardır. Fenerbahçe’yi nasıl küçük görebilirsiniz ki... Siz de aynen bizler gibi rakiplerinizi yenerek, buraya kadar geldiniz. Bana kimin daha fazla şansı var sorusunu da sorma. Futbolun sahada nelere tanık olduğunu defalarca yaşamış biri var karşında.
- Sizce İstanbul’daki ilk maç nasıl geçer?
* Türk takımları, Avrupa kupalarında evlerinde oynadıkları karşılaşmalarda iyi sonuçlar alıyorlar. Galatasaray-Real Madrid maçı daha çok yakında oynandı. Real’in ne hallere geldiğini herkes gördü. Bu nedenle perşembe günü (bugün) bizi zorlu bir maç bekliyor. Ben Benfica’nın, Fenerbahçe karşısında kapanacağını, defans yapacağını sanmıyorum. Zevkli bir karşılaşma olacağına da yüzde yüz eminim.
- Röportajın başında, Benfica’nın, Fenerbahçe karşısında 7-0’lık galibiyetini hatırlatanlara kızgın olduğunu gözlemledim. Neden?
* Neden kızmayayım ki... Bu sonucu hatırlatmak futbolu magazinleştirmek demektir. Olay o tarihte bitmistir. Finale bir adım kala herkes herkesle eşittir. 7-0’lık sonuç o günün Benfica’sı için normaldi.
- İstanbul’daki maça gelmeyeceksiniz galiba
* Evet... Maalesef sağlığım el vermiyor. Ancak bu maçın rövanşını kaçırmam. Staddaki yerimi mutlaka alacağım.
- Fenerbahçe’yi hiç seyrettiniz mi bu sezon ?
* Elbette... Türk takımlarının bazı maçlarını televizyondan izliyorum. İşte bu yüzden Benfica favori tespitlerine tepki gösteriyorum. Bana göre Benfica’nın karşında son derece dişli, disiplinli bir takım var. Heyecan yapmadan, bol paslı oyunla rakibi soğutuyorlar. Yarı finale hakkıyla gelen takımların başında geliyor.
- Son yıllarda Türkiye’ye çok kaliteli Portekizli yıldızlar geldi?
* Evet, biliyorum. Umarım bizi oralarda iyi temsil ediyorlardır. Türk futboluna katkıları olursa sevinirim... Aksi taktirde ne bize yararı dokunur, ne de size...
Röportaj daha fazla uzatmadık. Rahatsızdı. Bize bu süreyi ayırdığı için teşekkür ettik, bir efsaneyle buluşmanın keyfiyle evimize döndük.

Eusebio, arkadaşımız Mehmet Çiftçi’ye bugünkü maçın analizini yaptı.

Eusebio kimdir?
Eusebio da Silva Ferreira, 25 Ocak 1942’de Mozambik’te doğdu. Kariyerine 1957’de Sporting Lourenço Marques’de başlayan Eusebio, 1960’da 19 yaşındayken Benfica’ya geçti. 1975’e kadar kırmızı-beyazlı formayı terleten efsane forvet 614 maçta tam 638 gol attı. 1961-62 sezonunda Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası finalinde Ferenc Puskas ve Alfredo Di Stefano’lu Real Madrid’e karşı 2 gol atarak, Avrupa’nın en büyüğü olan Benfica’nın 5-3’lük zaferine imzasını koymuştu.
1965’te Avrupa’da yılın futbolcusu unvanını aldı. 1968’de 42 gol atarak Avrupa’da ilk kez verilen Altın Ayakkabı ödülünü almayı başardı. 1964’ten 1973’e kadar Portekiz’de 7 kez gol kralı oldu. Bu dönem içinde Benfica’nın 11 kez lig şampiyonu ve 5 kez kupa şampiyonu olmasına önemli katkılar sağladı. Portekiz Milli Takımı’nın 1966 Dünya Kupası’nda elde ettiği 3.’lükte attığı 9 golle büyük pay sahibi oldu. 1961-1973 yılları arasında 64 kez Portekiz forması giyen Eusebio toplam 41 gol kaydetti.

Namık Sevik, Lizbon deplasmanında, Eusebio ile sohbet ederken, onlara o dönem Milliyet’in Portekiz muhabirliğini yapan Mustafa Kapancıoğlu eşlik etmişti.

38 yıllık nostalji
İsmail Özelçinler
1975-76 sezonunda, o zamanki adıyla Şampiyon Kulüpler Kupası 1.turunda eşleşen Benfica ve Fenerbahçe ilk maçı Lizbon’da oynamıştı. Milliyet Gazetesi’nin o dönem Spor Müdürlüğü görevini yürüten efsane isim merhum Namık Sevik, Portekiz deplasmanında Benfica’nın ve Portekiz milli takımının sembol ismi Eusebio ile maç öncesi buluşmuş ve ilginç bir sohbete damga vurmuşlardı.
Lizbon’da oynanan ilk maçı ise Benfica, Nene (3), Jordao (3) ve Sheu’nun golleriyle 7-0 kazanmıştı.İstanbul’da oynanan rövanş maçında ise Fenerbahçe Engin Verel’in attığı golle sahadan 1-0 galip ayrılmasına rağmen kupadan elenmişti.

Diktatör eziyeti
Portekizliler ona Mozambik Panteri, Siyah İnci diyor. Portekiz vatandaşı olmasına rağmen geldiği toprakları asla unutmuyor.. Daha 3 ay önce hasta olmasına rağmen, çok az sayıda kalan akrabalarını ziyaret için Mozambik’e gitmiş.. “Aslımı unutmam” diyor efsane.
Eusebio 1960’lı yıllarda Pele ile birlikte dünya futboluna damgasını vurduğunda en büyük talihsizliği Portekiz diktatörü Salazar ile yaşadığını hatırlatıyor. Daha sonra öğrendiğimize göre, diktatör Salazar, Eusebio’nun şöhreti Portekiz sınırlarını aşınca, askere alarak ona cezalandırmış. Eusebio, yakın çevresine “Beni kıskandı, dünya ile ilişkimi kesti. Çünkü ben ondan daha ünlüydüm” demiş...
Real Madrid, Milan, İnter gibi dev kulüplerin büyük bütçelerle transfer etmek istediği Eusebio, diktatör Salazar’ın izin vermemesi nedeniyle ülkesinden dışarı çıkamamış....

Terim’e selam
Eusebio röportajın bitiminde, “Sizin eski milli takım hocasının adı neydi, şimdi de Galatasaray’ı çalıştırıyor. İsmini unuttum” diye sordu. “Fatih Terim” yanıtını alınca hatırladı ve devam etti: “Ona selamlarımı söyleyin.. Futbolculuğu da iyiydi, hocalığı da çok iyi. İyi şeyler yapıyor, onu zevkle takip ediyorum”.