Skorer Bitir Tantan!

Bitir Tantan!

19.10.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

Bitir Tantan!

Bitir Tantan


       Trabzonspor - Fenerbahçe maçı sporumuza rezil gölgeler düşürdü.
       Başarısız ve talihsiz bir hakemin verdiği anlış kararlarla değil...
       İki takımın da onca yatırım ve iddiaya rağmen sergilediği kötü futbolla değil.
       Susmayan küfür korosuyla...
       Bitmeyen taş ve şişe yağmuruyla...
       Önlenemeyen, aksine kışkırtılan kavgalarla.
       Maçtan hastaneye taşınan insanlarla...
       Dökülen kanla...
       Huzur ve güvenin bekçisi olarak bilinen polisin insafsızca inen jopuyla!
       Hakem yanlışı, adaletsizlik, şaşkınlık, basiretsizlik her zaman olabilir. Bunlar ne ilk olacaktır, ne de son!

Futbolun cilveleri

       Verilmeyen penaltı, yanlış çıkan kırmızı kart, futbolun cilveleridir...
       Elbette haksızlığa uğrayan taraf kızacak, isyan edecek, protesto edecektir.
       Kötü futbola da razı olabilirsiniz... Futbolda hayalkırıklığı da gerçeğin parçasıdır, bilirsiniz.
       ... Ve hepsi de sahada yaşanır, orada biter!
       Ama tribündeki olaylar, o olaylara bakış açınız, yaklaşım tarzınız hiç kimseyi utandırmamalı, hiç kimse can güvenliği endişesiyle yola çıkmamalıdır.
       Trabzonspor - Fenerbahçe maçının gözlemcisi Seyfi Gözaydın, bugüne kadar pek çok gözlemcinin görüp de görmezden geldiği, bilip de yazmadığı gerçeği resmi raporuna yansıtmıştır:
       "100 kadar polis, Fenerbahçe taraftarlarının bulunduğu tribüne girmiş ve coplarıyla onları acımasızca dövmüştür... Polis, Trabzonspor taraftarlarına hoş görünmek adına bilinçsiz davranmıştır!"

Soru işaretleri

       Rapora yansımayan soru işaretleri de vardır elbet...
       Doksan dakika boyunca durmamacasına sahaya atılan onca taş, Hüseyin Avni Aker Stadı'na nasıl sokulmuştur?
       Polis, göz göre göre taş atışına devam eden Trabzonspor taraftarlarını niye uyarmamış, neden durdurmamıştır?
       Polisin, görev sorumluluk ve anlayışı neden sürekli olarak konuk takım taraftarları aleyhinde işlemektedir?
       Polis, gözünün önünde küfür eden, adam döven, taş yağdıran taraftarları (Türkiye'nin hemen her yerinde) hangi nedenle çoğu kez seyretmektedir?
       Görev bilincine ve sorumluluğuna sahip polisler, evsahibi takım taraftarlarına karşı gereğini yaptıklarında acaba yerel politikacıların kendilerini sürgün ettirme deneylerini yaşamışlar, böylece mesleksel motivasyonlarını kaybetmişler midir ?
       Polis, her türlü küfre duyarsız ve tepkisiz kalırken, valinin istifaya çağırılması karşısında acaba neden jop kullanma acımasızlığını göstermektedir?
       Vali beye ayıp ediliyor, diye mi?
       İçişleri Bakanı Sayın Sadettin Tantan...
       Sizi tanıyoruz. Dürüst, idealist, tavizsiz, cesur kişiliğinizle pırıl pırıl bir kariyere sahipsiniz.
       O halde lütfen...
       Bu rezaleti bitiriniz... Polise tarafsızığını, görev bilinç ve güvencesini iade ediniz.
       Aksi halde bu iş büyüyecek, Tantan dönemi - Tanrı korusun - " Dan - Dan"a dönüşecektir.

Nerdesin akl-ı Selim!

       Trabzonsporlu Selim, Fenerbahçe maçına bir kaç dakika kala canlı yayın yapan TV röportajcısıyla konuşurken, Fenerbahçe seyircisinin davranışlarını yorumluyor: " Ukalalık etmesinler... Hadlerini bilsinler! Oturup maç seyretsinler!" Haddini aşan, sporcuya yakışmayan dayı davranışı örnekleri. Üstelik milli forma giymiş bir sporcunun tavrı bu! Şimdi aynı sözleri mesela İrlandalı seyirciler için de söyleyebilir. O zaman da adamlar bizi kınayıp eleştirirken, İstanbul'a gelmekten kaçınırken ve bizleri suçlarken haklı olurlar. Selim'in sözleri hoyratça... Kendi taraftarına yağcılık yaparcasına konuşuyor. Maç sonrası Mehmet Ali Yılmaz Tesisleri'nde patır kütür kurşun ve fişek gösterisi sergileniyor. Bir spor kulübü galibiyeti tabanca ve pompalı atışlarıyla kutluyor. Yazık değil mi ? Selim kadroda, akl-ı selim kadro dışı!

Uzattın ama Bülent!

       Bülent Uzun, dürüst, genç, yetenekli ve temiz özverili bir hakemdir. Kariyerini geliştirmek için neler çektiğini ve hangi güçlükleri göğüslediğini çok iyi biliyoruz. Trabzonspor - Fenerbahçe maçının görevini aldığı zaman aşırı ve yoğun bir konsantrasyon kazandığının da - rastlantıyla - tanığıyız. Elbette bu özellikleri onu kurtarmaya yetmiyor. Talihsiz bir maç yönetti. Yanlış kararlar verdi. Dikkati adeta kilitlenmişti. Abdullah'ın topla hemen her buluşmasında sahaya yağan taş ve şişeleri gördüğü halde tek anons verdirmedi. Seyirciyi uyarmadı, çirkinliğe seyirci kaldı, seyirciliğini uzattı. Alpay'ı acele hüküm ve haksız kararla attı. Kendini de komiteyi de yıprattı. İşin en hazin tarafı hatada ısrar etmesi, anons yaptırmamakta haklı olduğunu savunmaya devam etmesiydi.

Temizleyin şu ayrık otunu!

       Galatasaray taraftarları, hemen her maçta - rakip hangi takım olursa olsun - Fenerbahçe aleyhine sloganlar atıyor... Çirkin koro bir türlü susmuyor. Antalyaspor maçı sırasında tribünlere bir de bez afiş asılmış: "Ayağına sağlık MTK." Macar takımı Fenerbahçe'yi eledi ya! Çiçek bahçesinde ayrık otu gibi bir afiş bu... Fenerbahçe UEFA Kupası'nda sadece tek puan alabildi. Türkiye'nin toplam Avrupa puanlarını zenginleştiremedi. Olur ya, sırf bu nedenle Galatasaray bugünkü statüsünü kaybeder de, bir yerine iki eleme maçı oynarsa, Şampiyonlar Ligi'ne sadece tek takım katılır ve o takım da Galatasaray olamazsa, pişmanlık duymayacak mısınız? Utanmayacak mısınız! Sadece Galatasaray da değil... Aynı ayıp, Fenerbahçeliler tarafından da sergilendi. Sözümüz hepsine, itirazımız çirkin ve yanlış örneklere!..

Sakin ol hocam

       Bir hakemin eleştirilemeyecek tek yanı, kronometresidir. Herkes kolundaki saate, Greenwich'e ya da memleket saat ayarına bakabilir. Hakem de kendi saatini bilir. O saate göre karar verir. Hepimize susmak düşer. Altay Teknik Direktörü Ümit Kayıhan, bu kuralı bilmez olur mu? Bilir bilmesine de, yine de Mustafa Çulcu'ya çılgın öfke gösterilerinden kurtaramaz kendini. Maçı Beşiktaş gol atana kadar uzattığını söyleyip bağırır, çağırır... Beşiktaşlı Yasin hocayı sakinleştirir, muhtemel bir çirkinlikten ve cezadan kurtarır. Bize de ibretli görüntüler kalır!

Birinci Lig'de Haftanın Altın Onbiri

       KINGSTON (Göztepe)
       Ankara deplasmanında cesareti, yer tutuşları ve refleksleriyle takımının kazandığı üç puanı güvence altına aldı.

       ÖMER (Bursaspor)
       Adanaspor karşısında savunma görevlerini eksiksiz yerine getirdi. Kazandığı toplarla oyun kurarak dikkati çekti.

       EL SAKA (Denizlispor)
       Libero görevinin en iyi örneklerinden birini verdi. Savunmada derinlik yarattı, stoperleriyle uyum içinde oynadı.

       OSMAN (Trabzonspor)
       Fenerbahçeli Boliç'i kontrol edip stoper görevini yapmakla kalmadı, şahane plasesiyle attığı gol, ayakta alkışlandı.

       ERHAN NAMLI (Gaziantepspor)
       Erzurumspor önünde yarım düzinelik gol gösterisinin mimarlarından biri oldu. Orta alanda ustaca oynadı, pozisyonlar yarattı.

       DESİRE (Gaziantepspor)
       Hücuma dönük orta alan oyunculuğunun gösterisini yaptı. Attığı dört gol de tekniğinin ve zekasının ödülü oldu.

       YOSUEF (Denizlispor)
       Kocaelispor karşısındaki farklı galibiyetin adeta mühendisliğini yaptı. Oyun kuruculuğunun yanısıra golüyle de alkışlandı.

       REMZİ (Göztepe)
       Ankaragücü önünde çalımları, ikili mücadelelerdeki başarısı ve hamleli oyun anlayışıyla parladı. Takımının ikinci golünü attı.

       K.HAKAN (Galatasaray)
       Sakatlık ve ameliyat endişesinden çabuk kurtuldu. Sol kanatta savunma - hücum rollerini başarıyla oynadı.

       SERTAN (İstanbulspor)
       Sol ayağındaki teknik zenginlikleri bu defa gol için kullandı. Gençlerbirliği'ne attığı iki gol de zeka ürünüydü.

       BAYRAM (Altay)
       Beşiktaş maçının ikinci yarısında sahneye çıkıp attığı golle parladı. Etkili, çabuk ve akıllı oyunu ve golüyle alkışlandı.

Haftanın Hakemi MUSTAFA ÇULCU

       Altay - Beşiktaş maçını hiç bir oyuncuya taviz vermeden, gerekli kartları göstermekte çekinmeden yönetti. Zor maçı enerjisi ve dikkatiyle taşıdı.

Haftanın Takımı

       TRABZONSPOR
       Ahmet Suat Özyazıcı'nın ekibi, ligin ilk derbisinde Fenerbahçe'yi yenerek 3 puan ve moral kazandı.


Yazarlar