Zeki ÇOL
ANKARA'dan gol haberi geldikçe, tüm stat ayağa fırlıyordu:
"Büyük Gençler... Büyük Gençler..."
Bir... İki... Üç... Derken, seyirci inanılmaz bir orgazmı yaşıyordu...
Hem takımları galipti... Hem de Fenerbahçe mağlup... Bir Trabzonsporlu için, bundan büyük keyif olamazdı...
Bırakın bu yarışın getirdiği çekişmeyi... Her zaman, her yerde, yeterki Fenerbahçe kazanmasındı... Trabzonspor yenmiş, yenilmiş o ikinci plandaydı.
Hatta yıllardır bir fantazi dolaşırdı Trabzonspor taraftarlarının dilinde:
"Biz küme düşelim, ama Fener şampiyon olmasın..." Fenerbahce'ye böylesi bilenmiş o taraftar, ne kadar coşkulu, ne kadar mutluysa, Trabzonspor taraftarı o kadar coşkulu ve mutluydu dün akşam... Ama Trabzonspor... Hayır hiç de o coşkuya ayak uydurur tarzda değildi. Hele de ikinci yarı.
Başlangıçtaki atak, baskılı, etkili
oyun, bir erken golle Trabzonspor'un öne geçmesini sağladı. Hadi ilk yarıda pozisyon zenginliği yaşandı... Biraz da Bursaspor yüreğini, mücadelesini, kalitesini, kapasitesini yansıtamadığı için, oyunun akışı kontrol altında tutuldu.
Ancak ikinci yarı... Trabzonspor için hiç de kolay geçmeyen, hatta zaman zaman kale önüne hapsolunan, bazen de karabasana dönüşen zorluklar yaşandı.
Kim bilir, belki de Ankara'dan gelen gol haberleriyle, takımın konsantrasyonu azaldı. Fakat gerçek şuydu ki, Trabzonspor bu maçı çok zorlanarak kazandı.
Bir ara not, ilk devre kapanırken, Trabzonspor hiç olmazsa bir devrelik futbol oynamaya başladı ! Öyle ya da böyle, Trabzonspor dünün şanslı takımıydı.
Bu ülke, yılın
son günlerini hep büyük ikramiye hayalleriyle yaşar. Trabzonspor'un büyük ikramiye için yılbaşı gecesini beklemesine gerek kalmadı.