Skorer Efsane krallar

Efsane krallar

22.08.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:

Efsane krallar

Efsane krallar

"BU çocuk büyük golcü. Büyük topçu. Değil 21 gol, Milli Takım'da 40 golü geçer."
Bu sözler Türk futbolunun starı, gözbebeği, efsanesi ve hafızalarda, arşivlerde altın harflerle yer alan Lefter Küçükandonyadis'e ait. Bu, "Efsanenin", Türk futbolunun yeni "Efsanesi" Hakan Şükür için söylediği anlamlı sözler.
Dile kolay futbolu 32 yıl önce, 43 yaşında bırakan Lefter Usta'nın 21 gollük rekorunu daha düne kadar hiç bir futbolcu değil yakalamak, yanına bile yaklaşamamıştı.
Ama bunca yıl sonra Hakan Şükür, Galler maçında attığı dört golle, hem de 26 yaşında, Lefter Usta'sının sanki samanyolu gibi gözüken ulaşılamaz rekoruna el attı, ona dokundu.
Böylesine anlamlı bir buluşmaydı iki golcünün buluşması. Birisi, yaşı 40'ı aşkın futbolseverlerin unutulmaz sevgilisi, diğeri bugünün gençliğinin, bugünün futbolseverinin vazgeçilmez tutkusu Hakan Şükür.
Lefter Usta buluşmadan önce tatlı bir heyecan içindeydi. Bembeyaz saçları, hala güçlü fiziği ile "Görür görmez O'nu alnından öpeceğim" diyordu.
Hakan'da aynı duyguları yaşıyordu. Otelde sürekli çevresine "Lefter Ağabey nerede" diye soruyordu.
Bu olağan bir olay değil, anlam ve duygu yüklü unutulmaz bir buluşmaydı.
Geçmişin ve günümüzün iki büyük golcüsünün buluşması gerçekten muhteşem oldu. Hakan Şükür, babası gibi sarıldı Lefter'e. Lefter Küçükandonyanis de sanki 40 yıldır göremediği oğluna kavuşur gibi sarıldı Hakan Şükür'e.
Önce alnından öptü. Hakan saygıyla büyüğünün, ustasının, efsanenin ellerine sarıldı.
"Hele şükür seni yakından gördüm. Artık ölsem de gam yemem." Lefter Usta'nın ilk sözleriydi içten kucaklaşmadan sonra.
Lefter Küçükandonyanis'i tanıyanlar bilir. Esprili ve hoşsohbettir. Golcülere has bir özellik olsa gerek, Hakan Şükür'ün de ustadan geri kalır hiç yanı yoktu. Böyle olunca eski ve yeni efsanenin sohbetine doyum olmadı.
Lefter, "Oğlum fidan gibisin. Sen çok can yakarsın. Sadece kızları değil, kalecileri de yakarsın. Sen kızları bırak, kalecileri yak. 21 gol senin gibi bir golcünün yanında hiç kalır, sen 40 gole vurursun"derken, Hakan Şükür de "Sizin attığınız 21 gol hiç bir zaman unutulmaz. O gollerin değeri sayılarla ölçülmez. Sizi hiç izlemedim ama, hayatım boyunca hep sizi duydum. Sizi bana hep anlattılar. Şu anda sizinle birlikte olmam, elinizi öpmem benim için herşeyden çok önemli" diye konuştu.
Büyükada'daki güzel günler, gençlik ve Galatasaray öyküleri ile dolu dolu geçen zaman iki yıldız için su gibi akıp gidiyordu. Gözlerdeki mutluluğu okumak için ulema olmaya hiç gerek yoktu. İçtenlik ve mutluluk soyutluktan çıkıp, somut bir hale geliyordu. Hakan Şükür, çantasından Galler maçında giydiği hala ter kokan formasını çıkarıp büyük ustaya hediye etti.
Yılların yıpratamadığı, daha futbolu dün bırakmış gibi güçlü fiziği ile ihtişamlı bir görüntü çizen Lefter Usta'nın gözleri bir anda yaşardı. Söyleyecek tek söz bulamadı. Sadece Hakan Şükür'e bir kez daha sıkı sıkı sarıldı. "Oğlum benim. Evladım benim. Keşke sana ben de eski formamı getirseydim. Bu benim için Faberge yumurtasından bile daha değerli" diye fırtınalar esen duygularını dile getirdi.
"Lefter Usta" Hakan'ı ilk kez Çanakkale ile yapılan bir hazırlık maçında izlediğini anlatırken bu öyküsünü şöyle anlatıyordu:
"Hakan o zaman daha yeni gelmişti. O maçta Hakan pek iyi oynamadı ama çok güzel bir kafa golü atmıştı. Havada uçak gibi asılı kalmış, sonra köşeye bırakmıştı. O anda"işte golcü" dedim. Hem de "büyük golcü" dedim. Çevremdekilerin bazıları O'nun için "işe yaramaz" dedi. Ben "hayır göreceksiniz büyük yıldız olacak" dedim. Beni mahçup etmedi. Ben golcüyü yürüyüşünden tanırım. Zaten Bursa'dayken bizim Fenerliler'e çok yalvardım. Bu çocuğu alın diye beni kimse dinlemedi. O'nda herşey var. Golcülük var, güç var, enerji var. Bizleri çoktan aştı."
Hakan ustanın övgüleri karşısında ezildikçe ezilirken sadece "Beni asla kendinizle bir tutmayın. Sizin yaptıklarınıza, sizin yeteneğinize asla ulaşamam. Siz benim için ulaşılmaz bir yıldızsınız" demekle yetindi.
Buluşma ne kadar duygu yüklüyse, ayrılık saati de aynı şekilde duygu yüklüydü. Lefter Küçükandonyanis, Hakan'ı bir kez daha doyasıyla kucakladı. Hakan bir kez daha o güçlü elleri öptü. Sonra vedalaşıp ayrıldılar.
Biri daha önündeki uzun futbol yıllarına, yeni umutlarına doğru giderken, diğeri Hakan'ın formasını koltuğunun altına sıkıştırıp, geçmişi bir kez daha yaşayarak, biraz buruk, ama mutlu Rahmetli Metin Oktay'ın o ünlü "Hayat boş, ama hoş"sözünü söyleyerek, yüzünden tebessümü eksilmeden yeniden Büyükada'nın yolunu tuttu.