Erdem Koç

Erdem Koç

kocherdem@yahoo.com

Tüm Yazıları

19. HAFTA

Bundesliga’nın ilk yarısı bittiğinde, Hannover düşme hattındaki Freiburg’un 4 puan üzerinde 13’üncü sıradaydı. İkinci yarının ilk 3 maçındafikstürleri önce Şampiyonlar Ligi hedefiyle önemli paralar harcamış 5’inci sıradaki Wolfsburg deplasmanını; sonra ilk yarının son 8 haftasını namağlup bitirmiş 3’üncü sıradaki Gladbach’ı ve sonrasında da zorlu Schalke deplasmanını gösteriyordu. Yani Hannover ligin ikinci yarısının başında bu 3 maçtan puan alamasa kimse şaşırmazdı ve takım kendini ciddi bir düşme korkusu içinde bulabilirdi.

Haberin Devamı

İşte Tayfun Korkut Hannover’in başına bu şartlarda geçti. Bu durum, kendisi gibi genç bir hoca için, bir yandan hayatta bir defa ele geçecek bir fırsat gibi gözükse de; diğer yandan (en azından dünyanın 3 büyük liginde) Tayfun’un teknik direktörlük kariyerini çok erken bitirebilir(di).

Bu hafta yukarıda bahsettiğimiz 3 zor maçtan 2’si geride kaldı ve Tayfun’un cebinde tam 6 puan var. Hannover taraftarı, takımlarının başına gelen bir teknik direktörün ilk iki maçından 6 puan çıkardığını en son 1964’te gördü. Yani bu hafta Hannover’i izlemeye gelen 47000 kişi içinde o taraftarlardan pek yok artık. Dahası, ligin ikinci yarısına 6 puanla başlamak Hannover tarihinde görülmemiş bir durum.

Geride kalan iki haftada, “Bayern’in rekoru mu? Dortmund’un sakatı mı?Wolfsburg’un parası mı?” diye gürüldeyen Alman spor basını, bu beklenmedik 6 puandan sonra kısa süreliğine susmuş Tayfun’u izliyor diyebiliriz. Çünkü ortada göz ardı edemeyecekleri bir başarı var. Ancak, Almanlar için adapte olması asıl zor olan bu başarının devam etme ihtimali.

Bugün hala Bundesliga resmi sitesinde “Slomka taktiğiyle gelen 6 puan” diye başlık atmakla meşguller. Bu her ne kadar (birazdan kısaca değineceğimiz üzere) teknik açıdan doğruluk payı olan bir başlık olsa da, Hannover başkanına gidip “Slomkan’nın en iyi zamanlarını hatırlatan bir oyundu değil mi?” diye sormaları en iyi tabirle işgüzarlık.

Dahası Slomka geçen haftaki Wolfsburg maçını gelip tribünden izledi. Şahsi fikrime göre, sebebi her ne olursa olsun, etik ve saygıdan çok uzak bir hareketti bu. Bugün Hannover’in başında Tayfun değil de, Thomas Schaaf olsaydı, Slomka’nınböyle bir hareketi yapacağını/yapabileceğini hiç sanmıyorum.Başındayken tek deplasmanpuanı alamayan eski takımının ilk deplasman galibiyetini tribünden izlemek de, bu harekete karşılık ilahi bereketti.

Haberin Devamı

İşte Tayfun Korkut Hannover’in başında bu şartlarda devam ediyor. Hala kendisinden çok daha medyatik ve ünlü bir isim olan Slomka’nın gölgesinde. Bu başarıyı devam ettirebilirse ve takımı ligi düşme korkusu yaşamadan bitirirse, o gölge giderek kısalacak.

Pekibu gölgeyi kısaltmak adında başarının devamını getirecek bir oyun mu oynuyor Hannover? Her ne kadar yanılmayı dilesem de, sahada görünenlere bakılınca bu iş o kadar kolay olmayacak gibi. Tayfun geçen hafta da belirttiğimiz gibi, Slomka’nın da yer yer tercih ettiği klasik 4-4-2’nin üzerine kurdu Hannover’i. Slomka’dan farkı takımın savunmada daha gömülü, daha katı, daha disiplinli ve daha çok koşan bir yapıda olması.

Haberin Devamı

Topa sahip olmak gibi bir dertleri yok. Kendi sahalarında kademeli ve yakın dalga kıranlar oluşturuyorlar. Rakip de ne kadar çok yüklenirse yüklensin burada eriyip gidiyor. Sonrasında kaptıkları topları, başta Leonardo Bittencourt ve Rudnevs olmak üzere, rakibin boş alanlarına hareketlenen oyunculara uzun pas olarak kullanıyorlar.

Bu ana hatların yanında, (geçen hafta değindiğimiz gibi) birkaç asimetrik detay ve bireysel görev de barındıran bu sistemin, Bundesliga gibi satranç edasında taktiksel hamlelerle oynanan bir ligde çözülme ihtimali oldukça yüksek maalesef. Böyle olası bir çözülme durumunda, Hannover yönetiminin ve takımın Tayfun’un arkasında çok güçlü durması gerekecek. Zira basın bu kimsenin tanımadığı, medyatik olmayan Türk’ün sofraya düşmesi için çatal ve bıçağı hazırlamış bekliyor.

Özellikle ilk golü yiyen bir Hannover’in ne yapacağını görmek gerek. Tayfun henüz geriye düşmedi ve B planını devreye sokmak zorunda kalmadı. B planı var mı onu da bilmiyoruz. Umarız vardır, zira haftaya Schalkedeplasmanına gidiyorlar ve iki haftadır esen kasırgaya rağmen, çekirgenin 3’üncü defa zıplayabilmesi için, Tayfunbiraz daha fazla varyasyona ihtiyaç duyabilir.

HAFTANIN KARMASI
(3-5-2)

RalfFährmann (Schalke)
---
Felipe Santana (Schalke)
NiklasSüle (Nürnberg)
Joo-Ho Park (Mainz)
---
Thiago (Bayern)
Pierre-EmerickAubameyang (Dortmund)
MarioGötze (Bayern)
AndreHahn (Augsburg)
Mike Frantz (Nürnberg)
---
MarioMandzukic (Bayern)
Mame Biram Diouf (Hannover)

HAFTANIN TAKIMI
Nürnberg

Bu hafta, geçen haftaki Almanya Panaroma’nın ikinci baskısı gibi. İki hafta arka arkaya Tayfun’dan bahsetmemiz yetmezmiş gibi, haftanın takımını da geçen haftayla aynı. O ilk yarıda tek galibiyet alamayıp rekorlar kitabına giren Nürnberg; hiç düşünmedi, çekti vurdu deplasmanda Berlin’i (1-3) Hem de 4. dakikada 1-0 geriye düşmesine rağmen.

HAFTANIN YILDIZI
Thiago (Bayern)

Bayern’deThiago’nun 5-0’lık Frankfurt galibiyetine olan katkısını kimsenin tartıştığı yok. Tartışma çıkaran tek konu 177 defa mı, yoksa 185 defa mı topla buluştuğu. “Ne önemi var?” demeyin. 20 yıldır tutulan bu istatistik için her iki rakam da Bundesliga rekoru anlamına geliyor. Bundan önceki en çok topla oynama 155 rakamıyla Schweinsteiger’a aitti. İşte bunlar pepGuardiola.

HAFTANIN GOLÜ

Ja-CheolKo (Mainz)

Güney Koreli oyuncu, o Asyalılara özgü hız ve çeviklikle çok estetik bir gole imza attı. Topu göğsüyle önüne alışı, karşısındaki rakibe attığı fake ve akabinde sol ayağıyla uzak doksanı görüşü;bilgisayar oyunlarını andıran bir bütünlüğe sahipti.