23. HAFTA
Wolfram Eilenberger, Almanya’da aylık bir felsefe dergisinde baş editörlük yapan modern bir filozof. Bundan birkaç ay önce Josep Guardiola’nın, Bayern’in bir sonraki teknik direktörü olacağı haberi Alman ve Dünya basınında yankılanırken filozof gözüyle bir futbol yazısı yazdı ve ortalık karıştı. “Josep Guardiola ve Futbolun Feminenleşmesi” başlıklı yazısından sonra homofobi ve seksizmle suçlanan Eilenberger’in tezi; yıllar boyunca “maskulen”liği çağrıştıran figürlerin yüceltildiği bu ayak oyununda, “feminen” figürlerle bezeli bir sistemin başarıya ulaşmasını analiz ediyor.
Daha somutlaştırmak gerekirse, uzun pasın, fiziksel mücadelenin, itişmenin, kafa toplarının ve sert defansın yerini; kısa pasların, verkaçların, topun olduğu yere göre presin ve boş kaleye yuvarlanan topların aldığına dikkat çekiyor Eilenberger. Fizik, agresiflik, egoizm ve kasta dayalı yapının; Guardiola’nın sisteminde nasıl estetik, kolektif ve yaratıcı bir yapıya büründüğünün altını çiziyor.
Eto’o ve Ibrahimovic gibi çağın hız ve fizik gücü açısından en iyi forvetlerinden, (“sahte dokuz” olarak da bilinen) en azından klasik anlamda forvetsiz, ya da herkesin forvet olduğu sisteme gelişini de, tezini destekler bir kanıt olarak kullanıyor.
Erkek egemen bir oyunu feminen başlığı altında tanımlamak cesur bir hareket ve tepkileri anlamak güç değil. Hele Ünal Aysal’ın “seksi klüp” tamlamasını kullandığında aldığı tepkileri düşününce ülkemizde çok daha zor.
İşte bu yüzden, Barcelona’laşmayı, feminenleşmek olarak tanımlama fikrini her futbol severin kendi yorumuna bırakmadan önce ve bütün bunların Bayern’in 6-1’lik galibiyetiyle neden ve nasıl alakalı olduğuna geçmeden; son bir noktayı da, (yine Eilenberger’in yardımıyla) şahsen yorumlama gereği duyuyorum.
Tezini destekler örneklerin arasına, Japon bayan milli futbol takımının, Almanya ve Amerika gibi devlere karşı benzer bir oyun anlayışıyla başarıya gidişini de ekliyor Eilenberger. İşte buradaki amaç, feminenleşme tanımını cinsiyetten bağımsız hale getirmek. Masa ve sandalye kelimelerine dahi feminen, maskulen tanımlık getirme telaşındaki bir dilden bakabilirsek bu teze, yıllarını yurt dışında geçirmiş ve dahası futbola uzak bir başkanın “seksi”, “eleman” gibi kelime seçimleriyle yaşattığı sansasyonu da biraz olsun anlamlandırabiliriz belki.
Herkes Guardiola’nın Barcelona’daki sistemini Bayern’e nasıl bir varyasyonla uygulayacağını düşüne dursun, bu hafta (futbolcu + antrenör olarak ) 1000. maçına çıkan Bayern teknik direktörü Heynckes gösterdi ki, Guardiola’ya üzerinde çok radikal değişiklikler yapmasına gerek kalmayan bir takım bırakacak.
Eilenberger’in tanımlarına sadık kalırsak Bayern evinde ağırladığı Bremen’i 6-1’le geçerken maskulen gollerle başladığı maçı, feminen gollerle bitirdi ve Guardiola’ya göz kırptı.
İlk gol yandan gelen ortaya aynı anda 3 Bayern’linin hamlesiyle atılırken (egoizm), ikinci gol sağ çaprazdan gelen bir serbest vuruşta en yükseğe zıplayan Martinez’in kafasından geldi (fizik). Üçüncü gol ise Bremen’lilere kendi kalelerine ite kaka attırılan bir gol oldu (agresyon).
Rakip daha ilk yarıda 10 kişi kalmıştı ve 3-0’dan sonra Bayern’in tek derdi artık Guardiola’ya mesaj yollamaktı. Dördüncü golde ceza sahası önüne dizilmiş olan Bremen defansının arkasına Messi gibi sarkan Ribery’i, Shaqiri gördü ve Ribery’nin topu yere değdirmeden attığı pasta Gomez kaleye yürüyerek girdi (kollektif). Beşinci golde Philip Lahm’ın sağa bakıp sola attığı pasla defansın arkasında buluşan yine Ribery’di ve yine yere değdirmeden, ama bu sefer doğrudan kaleye vurdu (yaratıcı). Altıncı gol ise Robben’in Iniesta kadar seri döndükten sonra ve defansın arkasına sarkan Gomez’i kaleciyle karşı karşıya bırakan aşırtma pasından geldi (estetik).
HAFTANIN KARMASI
(4-4-2)
---
Hesl (Fürth)
---
Matip (Schalke)
Dante (Bayern)
Naldo (Wolfsburg)
Lahm (Bayern)
---
Robben (Bayern)
Martinez (Bayern)
Ribery (Bayern)
Ya Konan (Hannover)
---
Gomez (Bayern)
Mölders (Augsburg)
HAFTANIN TAKIMI
Hannover 96
Perşembe Anzhi karşısında 90+8’e kadar tur kovalayıp, 48 saat sonra Kuzey derbisinde Hamburg’a 5 attılar. Bayern’e ve potansiyeline artık alışkınız, ama Hannover’in yaptığı alkışı hak ediyor.
HAFTANIN YILDIZI
Joel Matip (Schalke)
Schalke’nin defans oyuncusu 2-1 kazandıkları maçta iki golün de sahibi. Matip kariyerinde ilk defa bir maçta iki gol birden atıyor ve pozisyonu düşünüldüğünde bu ilk, son da olabilir.
HAFTANIN GOLÜ
Dong Won Jı (Augsburg)
Güney Koreli yeni transferin ilk golü kalite kokuyordu. Çok uzak mesafeden gelen ortaya zar zor uzattığı ayağının ucuyla çok yumuşak dokundu ve başka türlü vursa büyük farkla dışarı gidebilecek topu üst direkle yan direğin birleştiği noktadan içeri bıraktı.