12. HAFTA
Almanca’da eski bir kelime var. Sözlük anlamı “birlik, harmoni, dayanışma”, kelime kelime çevirisi ise “tek tip (yerel) kıyafete denk geliyor. Neredeyse iyi bir takımı anlatmak için gerekli bütün sıfatları bünyesinde barındıran bir kelime bu:
Eintracht!
Bu sezon Eintracht’ların sezonu olarak devam ediyor Almanya’da. 2. Bundesliga’da lider Eintracht Braunschweig 15 hafta sonunda ilk mağlubiyetini ancak bu hafta alırken, 1. Bundesliga’daki Eintracht Frankfurt, Schalke deplasmanından 1 puanla dönerek zirvedeki yerinin şans olmadığını bir kez daha kanıtladı.
1. Bundesliga’ya bu sezon yükselen ve takip ettiği Bayern, Dortmund ve Schalke ile kıyaslanamayacak kadar küçük bir bütçeyle sezona başlayan Frankfurt, oynadığı oyunla futbolun bireysel yetenekten çok “birlik, harmoni ve dayanışma” oyunu olduğunu kanıtlamaya devam ediyor. Dortmund’la 3-3 biten efsanevi bir maç oynadılar, Bayern’e Münih’te kafa tuttular ve aynı puanda oldukları Schalke’den bu hafta sonu beraberliği alıp geldiler.
Daha lig başlamadan Teknik direktörleri Armin Veh şunları söylüyordu: “Ceza sahamıza çekilip beklemeyeceğiz. Genç ve acemi olsak da kendi stilimizi yaratıp, öyle puan alacağız. Kendi karakterimizi yaratmak istiyoruz.”
13 hafta sonra artık rahatlıkla söyleyebiliriz ki, “Eintracht” kelimesinin her anlamını dolduran “kendi karakterlerini” yaratmayı gerçekten de başardılar. Bu karakteri orta saha oyuncuları Sebastian Rode şöyle özetliyor: “Reaksiyon değil, aksiyon gösteriyoruz”. Sadece Rode’nin bu cümlesi bile bu karakterin ne kadar ofansif yapı olduğunu anlatmak için yeterli aslında. Başarının sırrıysa; bu karakterin kelime oyunlu güzel tanımlarda kalmayıp, sahaya da yansımasında.
Taktiksel açıdan, Frankfurt’un ofansif oyunu kanatların fazlasıyla iler çıktığı, yüksek riskli, dikey ve hızlı pas oyunu olarak tanımlanabilir. Pası veren oyuncu, verdiği oyuncunun önünde koşmak suretiyle devamlı bir derinlik ve pas seçeneği sağlıyor. Rugbyi andıran bu yapı, tahmin edersiniz ki geride ciddi bir risk yaratıyor ve bu çıkış sırasında yapılan bir hata az adamla kalmış savunmayı çok zor durumlara düşürebiliyor. (Bu hafta Schakle’den yedikleri gol buna en güzel örnek. Çıkarken kaptırdıkları top ceza sahalarına geldiğinde, iki stoper arasında bir değil üç Huntelaar sığacak kadar yer vardı.)
Ancak Frankfurt’un buna kolay izin vermeyen ve forvet oyuncularına önemli görev yükleyen bir pres yapısı da var. İstatistiklerle devam edersek, 12. haftada 4-2 kazandıkları Augsburg maçında kestikleri pas ve çaldıkları top sayısı, rakibin topa sahip olma süresine oranlandığında ligin zirvesindeydiler. Tanımlanması biraz karmaşık bu istatistiğin anlamı “pres”ten başka bir şey değil aslında.
Yine aynı maçta topa 45 Saniye’denfazla sahip olma sayıları sıfır! Aynı hafta Dortmund Fürth karşısında tam 22 defa topa 45 saniyeden fazla hükmetti ve lig ortalaması o hafta 4’tü. Bunu, yapılan atak sayısı, topa sahip olma süresine oranlandığında Frankfurt’un yine birinci sıraya yerleştiği verisiyle birleştirirsek, nasıl bir oyun oynadıklarını gayet iyi anlayabiliriz.
Bu sistem 4-2-3-1’in 3’ünü sağdan sola oluşturan Aigner, Meier, Inui üçlüsünü takımın en önemli isimleri yapmış durumda. Meier 9 golle, gol krallığında liderliği iki isimle paylaşıyor, Aigner 5 gol ve 4 asiste sahip, Inui’yse 3 gol attı ve 4 asist yaptı bu haftaya kadar.
Frankfurt’un kırmızı kartalları ligin başından beri yüksekten uçuyorlar, ancak bu başarıya rağmen hedefleri hala ligde kalmak. Daha fazlasını dileseler de, somut başka hedefler koymuyorlar henüz. Hoffenheim lige ilk çıktığı sezon ligin ilk yarısını lider bitirip, ikinci yarı 12 maç galip gelemeyerek zirveden kopmuştu. Bakalım Frankfurt’un bu takdir edilesi başarısı nasıl bir yol izleyecek? Bekleyip göreceğiz.
HAFTANIN KARMASI
(3-4-3)
Fabian Giefer (F. Düsseldorf)
---
Philipp Lahm (B. Münih)
Pavel Krmas (Freiburg)
Bastıan Oczipka (E. Frankfurt)
---
Max Kruse (Freiburg)
Javi Martinez (B. Münih)
Lars Bender (B. Leverkusen)
Franck Ribery (B. Münih)
---
Thomas Müller (B. Münih)
Bas Dost (Wolfsburg)
Robbie Kruse (Düsseldorf)
HAFTANIN TAKIMI
SC Freiburg
Freiburg sessiz ama emin adımlarla kendine üst sıralarda yer arıyor. Son sekiz maçta sadece Dortmund’a yenildiler. Güney derbisi sayılabilecek Stuttgart maçında 26 gol teşebbüsüyle kendi sezon rekorlarını kırdılar. 90 dakika sahada kalan her oyuncunun en az bir defa gol girişiminde bulunduğu Freiburg, Stuttgart gibi önemli bir ekibi 3-0 gibi net bir skorla geçti ve altıncılığa oturdu.
HAFTANIN YILDIZI
Robert Lewandowski
Polonyalı’nın gelecek sezon Dortmund’da kalması daha şimdiden az bir ihtimal olarak görülüyor. Bu hafta 1-0 geriye düştükleri maçta 2 golle Mainz galibiyetinin baş mimarıydı. Takımın toplam 10 gol girişiminden 5’i ondan geldi ve diğer hiçbir Dortmundlu 1’den fazla gol teşebbüsünde bulunmadı. Bu hafta attığı iki golle gol krallığı listesinde de 9 gollü Mandzukic ve Meier’e ortak oldu.
HAFTANIN GOLÜ
Mario Caliguri
Dortmund karşısında Mainz’ı öne geçiren gol teknik ve estetiğin bir arada kullanıldığı izlemeye değer bir goldü. Defansın arasında havadan önüne atılan topa, sol ayağıyla bekletmeden çok düzgün bir vuruş yaptı Caliguri. Normalde böyle pozisyonlarda futbolcuların %90’ı eğri vurmayı tercih eder. Calguiri sert ve dümdüz vurarak zor olanı çok kolaymış gibi gösterdi. Sağ direkle üst direğin birleştiği noktaya giden topu durdurmak için Weidenfeller’in yapabileceği fazla bir şey yoktu.