Erdem Koç

Erdem Koç

kocherdem@yahoo.com

Tüm Yazıları

15. HAFTA

Lucien Favre... Mönchengladbach'ın İsviçreli hocası. Gençlerle donattığı takımlarını, bir saat ustası edasıyla ince ince, detay detay kurgulamasıyla tanınan bir isim. Bugün çok iyi tanıdığımız birçok ünlü futbolcuyu yetiştirip büyük takımlara yollamış emekçi bir hoca.

56 yaşındaki İsviçreli için bu sezon pek iyi başlamadı. Özellikle şehir dışına yaptığı saatler zamanı bir türlü doğru göstermiyor; müşteriler Münih'ten (3-1), Leverkusen'den (4-2), Hoffenheim'dan (2-1), Berlin’den (1-0) saatlerini bir bir geri yolluyordu. Ama Lucien yılmadı. Gözlüğünü takıp, lambasını yaktı ve en iyi bildiği şeyi yapmaya devam etti. Çarkları tek tek elden geçirdi ve 11. haftada bir Hamburg deplasmanında yeniden çalıştırdı. Tik tak.. tik tak!... O günden itibaren 6 maçta 6 galibiyet... tik tak tik tak... içeride 8’de 8 galibiyet... tik tak tik tak... Son olarak Avrupa yolunda doğrudan rakip Schalke karışında bu haftaki galibiyet. Mönchengladbach artık İsviçre malı saat gibi çalışıyor. Ödülleri de 31 puanla yaralı Dortmund’u yakalamak oldu.

Haberin Devamı

Giy dedi eşofmanı

Jürgen Klopp... Alman futbolunun ikinci büyük Jürgen K’sı ve Borussia Dortmund'un sıra dışı hocası. Kömür ocakları (Ruhr) bölgesinde bir maden işletmecisi edasıyla yönettiği BVBsiyle tanınır. Geride kalan 4 yıl içinde çok defa taşı kömüre, kömürü de altına çevirdiği görülmüştür. Kapitalist futbolun amansız çarklarına inat, sanayi devrimini Ruhr Bölgesi'nde bir kez daha gerçekleştirmiştir. Ancak, bölgesinin tarihinde acı bir gerçek daha vardır. Aralarında ülkemizden göçen vatandaşlarımız da olduğu, bu bölgeye işçi olarak giden birçok insan, kömür ocaklarındaki ağır şartlar sebebiyle emekliliklerinde ciddi hastalıklara yakalanmışlardır. Klopp'un kaderi de farklı değil bu sezon. BVB'si geride kalan sezonun ağır yükünde o kadar yıprandı ki; bu sezon yavaş yavaş erimeye başladı. Önce Piszczek, İlkay, Kehl, sonra Subotic, Hummels, Schmelzer derken bu hafta da Nuri ve Bender sakatlandı.

Bu hafta evinde 2. sırada bulunan Leverkusen’i ağırlayan Dortmund, bir ayağı çukurda devre arasına kadar 3. sırada kalmaya savaşırken, ağır bir darbe daha aldı. (0-1) Klopp’un maden ocakları, Sami Hyypia’nın nam-ı diğer "Werkself"inden. (sağlıklı bir çeviriyle "fabrika takımı"ndan) 6 puan, liderden de tam 10 puan geride artık.

Haberin Devamı

Liverpool’lu hocalarından ve takma adlarından da anlaşılacağı gibi, yıllar önce Bayer fabrikası işçilerinin kurup buralara getirdiği Leverkusen'in işçi kimliğini vurgulamak için metafora hiç gerek yok. Onlar Bayernmiş gibi yapmaya kalkışmadıkları sürece Dortmund'dan da, Gladbach'tan da daha öndeler bu sezon. Özellikle Güney Koreli Heung min Son, devre arası yaklaşırken oldukça açıldı. Kısık gözleri, büyük kulakları ve öndeki dişleriyle rakip defansta yırtıcı bir forvetten çok, sevilesi dizi karakteri etkisi yaratan bu genç; topu ayağına aldığında soğukkanlı bir nişancıya dönüşüyor. Hamburg forması giyerken de Dortmund'un canın çok yakmıştı. Bu hafta başaltı derbisinin tek golü ondan geldi.

Mönchengladbach, Leverkusen, Dortmund ve Schalke... Hepsi bu hafta “eşofmanlı” hocaların emrinde, başaltı olabilmek için birbirleriyle yarıştılar. Çünkü zengin çocuğun varlığında başı çekebilmek için pek şansları yoktu. Ya da kapitalist futbolun fakir edebiyatına karnı toktu.

Haberin Devamı

Üstelik bu zengin çocuğu beklendiği gibi şımarık ve tembel değildi. Adı da bildiğiniz gibi Josep'ti. On binlerce avroluk takım elbisesini bir manken edasıyla taşıyabiliyorsa, bundan utanacak değildi. 20 tane üst seviye futbolcudan oluşan, yedekleri olmayan bir takıma sahip olmaktan da utanacak hali yoktu. Parası neyse verip almak onun ve Bayern'inin yenilmezlik imajının bir parçasıydı. Üretmek bir erdemse, mükemmeli aramak da bir erdemdi.

Bir zamanlar o Barcelona'yı çalıştırırken en başarılı öğrencisi Messi'nin de dediği gibi: "Rakibe gösterebileceğiniz en büyük saygı, ona gol atmaktır". İşte Guardiola’nın Almanya’ya ayak bastığı günden beri bir felsefesi de bu oldu. Keşke bu hafta Bayern’i ağırlayan Bremen de bu felsefenin farkında olsaydı da, 3 gol yemesine rağmen (Kroos'un maçtan sonra diyeceği gibi) diğer takımlardan farklı olarak geriye kapanmama intiharına kalkışmasaydı. O zaman Bayern yine yenilmezlik rekorunu 40 maça çıkarırdı, Pep yine Bundesliga tarihinde bir takımı çalıştırmaya başlayıp en uzun süre namağlup kalan hoca olurdu, Ribery bu ligde oynadığı 46. maçı yine yenilmeden bitirirdi, ama Bremen kendi sahasında bir değil, iki değil, üç değil, dört değil, beş değil, altı değil, tam yedi gol yiyip tarihin en ağır mağlubiyetini almazdı.

İşte böyle,

Geridekiler yine Bayern'in egzozunda boğuldu,

Kalesinde yedi golle Bremen zor doğruldu.

Pep madenci Klopp'a unut dedi romanları,

Hypia ve Favre'yi de al, giy dedi eşofmanı

HAFTANIN KARMASI

(3-4-3)

Manuel Neuer (Bayern)

---

David Alaba (Bayern)

Ömer Toprak (Leverkusen)

Tony Jantschke (Borussia Mönchengladbach)

---

Mario Götze (FC Bayern München)

Roberto Firmino (1899 Hoffenheim)

Franck Ribèry (FC Bayern München)

Thomas Müller (FC Bayern München)

---

Sven Schipplock (1899 Hoffenheim)

Raul Bobadilla (FC Augsburg)

Martin Harnik (VfB Stuttgart)

HAFTANIN TAKIMI

Bayer Leverkusen

Her ne kadar eksikleri olsa da, Dortmund’u Signal Iduna Park’da yenmek kolay değil. Tam gerektiği gibi oynadılar. Gole kadar Dortmund’un çıkmasını engellemek için özellikle Nuri’ye baskı uyguladılar. Golden sonra geride daha kompakt bir anlayışla 0-1’i korumayı başardılar. Haftanın kesinlikle en karlı takımı Leverkusen. Öyle ki, artık yukarıyla olan fark, aşağıyla olandan daha az.

HAFTANIN YILDIZI

Franck Ribery (Bayern)

Türkiye arasa sırada çok büyük yıldızların uğradığı bir ülke. Maalesef bu kariyerlerinde ya çok erken, ya da çok geç oluyor. Ribery gibi bir futbolcunun ilk zamanlarını bilince kat ettiği aşama daha da etkileyici. Hız ve tekniği hep vardı, ancak fizik ve istikrar onu Dünya’nın en iyi futbolcusu yapacak gibi. Sakatlıktan dönmesine rağmen Bremen bombardımanında filonun başını çekiyordu. 2 gol ve 2 asisti Bundesliga kariyerinde 4. defa gerçekleştiriyor

HAFTANIN GOLÜ

Raffael(Mönchengladbach)

Schalke maçı Mönchengladbahc için hem sıralama hem de taraftar rekabeti açısından farklı bir maçtı. Farfan’ın penaltısıyla geriye düşmüş Gladbach’ta Rafael maçın strese girmesini erken engelledi. Rakip yarı sahanın sağ tarafında topu alışı, attığı çalım ve dripling sonunda çektiği şut bilgisayar oyunlarından çıkmış kadar mükemmeldi. Brezilyalı Favre’nin tıkır tıkır işleyen saatinin en önemli çarklarından biri.