Erdem Koç

Erdem Koç

kocherdem@yahoo.com

Tüm Yazıları

26. HAFTA

Soyunma odasında kramponlarını bağlarken etraftaki Almanca sesleri duymuyordu. Artık çok iyi anlasa da, 14 yıldan sonra istemediği zaman İspanyolca’ya göre çok sert geçişlere sahip bu kulak gıdıklayan dili yok saymaya alışmıştı. Duyduğu tek ses, yandaki küçük odada ısınmakta olan Javier’in (Martinez) duvara vurduğu topun sesiydi.

Xherdan (Shaqiri) yanındaki masaya yüz üstü uzanmış masaj yaptırıyor ve çıt çıkarmadan tek noktaya bakıyordu. Zaten, her ne kadar İsviçre’li olsa da, Philip* (Lahm) ve Bastian’ın* (Schweinsteiger) Bavyera aksanında şakalaşırken kullandıkları müstehcen kelimelerden bir şey anladığı şüpheliydi.

Haberin Devamı

Sonra apar topar tünele doğru ilerlemeye başladılar. Bu sezon sadece 3 defa ilk 11 başladığı için, bu hareketliliği geç fark edip biraz arkada kaldı. Koridorda beklerken önündeki formanın sırtında “Robben”, altında da “10” yazıyordu. Bu kırmızı forma üzerindeki “10”, onu tam 12 yıl önceye, Münih Olimpiyat Stadı’nın çıkış tüneline götürdü. Bayern Münih’teki ilk golünü o statta Schalke’ye atmıştı ve asist bu “10” numaranın eski sahibi Mehmet’ten* (Scholl)’den gelmişti.

Bu gol Bundesliga’ya adanmış bir kariyerin ve hemen hepsini daha dün gibi hatırladığı tam 160 golün en anlamlılarından bir tanesiydi. Aslında en önemlisi hangisi diye düşünemeyecek kadar çok gol atmıştı, ama Münih’e geri dönmeden önce Bremen formasıyla attığı 134. golün yeri onda başkaydı. Adını bu ligin tarihine sonsuza dek yazdıracak, onu Bundesliga’da tüm zamanların en çok gol atan yabancı futbolcusu yapan gol...

Ertesinde eve koşup bütün golleri 3 çocuğuyla beraber izlemeye koyulmuştu. “Aslan Kral” izlemeyi beklerken babalarının attığı golleri ekranda gören çocuklarını hatırlayınca yüzüne bir gülümseme oturdu. Neyse ki, televizyonda aslan olmasa da, Peru’lu bir kral vardı ve çok geçmeden kendilerini gollere kaptırıp, her golde beraber sevinerek tam 134 gol sevincini ailecek tekrar yaşadılar.

Futbolcu bir baba daha ne isteyebilirdi ki?

Bu ligin sadece en çok gol atan yabancısı değil, en çok gol atan futbolcularından biri olmak tabi ki! 160 golle Karl Heinz Rummenige gibi bir efsanenin ardından 11. sıradaydı. Peki kariyeri onu ilk 10’a sokacak kadar uzun olacak mıydı?

Haberin Devamı

Bunları düşünürken hakemin düdüğüyle kendini Allianz Arena’nın ortasında, 71000 kişinin önünde buldu. 34 yaşındaki ayakları daha oyuna ısınmadan, Xherdan masör tarafından oyuna iyi hazırlanmış olacak ki, ilk golü 4. dakikada atıverdi. Sonrasında Bastian bomboş vurduğu kafayla skoru 19. dakikada 2-0 yaptı.

Hamburg’un Münih’e gelip bu kadar ofansif oynamaya kalkışması intihardan başka bir şey değil diye düşündü. Belli ki, daha en ilerde oyun kurmalarını engellemeyi amaçlamışlardı, ama bunun cezası çabuk kesilmişti. Bu onun değil, Thorsten Fink’in problemiydi. Onun görevi gol atmaktı ve 30. dakikada bunu bu ligde “161. defa başardı”. (3-0)

Sonrasındaki anonsta bütün stat ismini haykırdığında, her şey bir anda yerine oturuverdi. “Allianz Arena” artık “Münih Olimpiyat Stadı”; Robben artık Scholl, Schweinsteiger artık Ballack’tı onun için ve en iyi bildiği şeyi yapması için gereken her şey vardı.

Haberin Devamı

Öyle de yaptı!

Bir zamanlar 10 numara Mehmet ile girdiği ver-kaçlardan birinde, sırayı 10 numara Robben’e (4-0) verdikten kısa bir süre sonra 5. golü attığında, ismini bir kez daha haykırdı kalabalık. Artık o 34 değil, 24 yaşındaydı. Skor 5-0 olsa da, o kariyerinin başındaki bir forvet kadar gole açtı. O kadar açtı ki, ikinci yarı başlar başlamaz hattrick yapmıştı bile. Skorun 6-0 olması umurunda değildi… o anonsu 12 yıldır olduğu gibi, bir defa daha duymak istiyordu.

Bir defa daha!..

Sonra Robben’e (ya da Scholl müydü o?) bir asist daha yaptı. Skor 7-0’a gelmişti ama o skorboarda bakmadı bile.

Bir defa daha!..

Bundesliga’nın en çok gol atan oyuncusu olarak… Gerd Müller’in bombacı lakabının varisi olarak..

Bir defa daha!...

8-0 mı?

Gecikmedi…

ve stat hoparlörlerinden 4. kez aynı ses yükseldi:

68. dakika!..

Bayern Münih’in golü!..

14 numara!..

Claudioo?

PIZARRO!

(Not: Maç 9-2 bitti ve Franz Beckenbauer maç sonunda bütün bu hikayeyi şöyle özetledi: “Bayern’in Gomez ve Mandzukic gibi çok iyi forvetleri var… fit olduğunda bunların en iyisi Pizarro’dur. )

HAFTANIN KARMASI

(4-2-3-1)

Neuer (Bayern Münih)

---

Lahm (Bayern Münih)

Dante (Bayern Münih)

Boateng (Bayern Münih)

Gustavo (Bayern Münih)

---

Schweinsteiger (Bayern Münih)

Martinez (Bayern Münih)

---

Shaqiri (Bayern Münih)

Kroos (Bayern Münih)

Robben (Bayern Münih)

---

Pizarro (Bayern Münih)

HAFTANIN TAKIMI

Bayern Münih

Bundesliga tarihinin en çok gol atılan maçına imza atmak için bir tane daha atmaları veya yemeleri yeterdi. Hamburg’a 1970’den sonra tarihinin en farklı mağlubiyetini tattırdılar. 1984’ten beri ilk defa bir maçta 9 gol attılar. 27 hafta sonunda 78 golle, 1974’te kendi rekorları olan 79 gole ulaşmalarına sadece 1 gol vardı. Bütün bunlar tarihin en erken şampiyonu olmak içindi. Bu hafta olmadı, ama o rekoru da gelecek hafta tarihe yazacaklar büyük ihtimalle .

HAFTANIN YILDIZI

Claudio Pizarro (Bayern Münih)

34 yaşında 164 golle, Bundesliga’da tüm zamanların en golcü futbolcuları listesinde Karl Heinz Rummenigge’yi geçti bu hafta. Çok uzun yıllar ter döktüğü bu ligde ilk defa 4 gol birden attı. 2 tane de hazırladığı gol var. Bir futbolcunun bir maçtaki 6 golün de doğrudan içinde olduğu en son maç 12 yıl önce oynanmıştı Almanya’da.

HAFTANIN GOLÜ

Claudio Pizarro (Bayern Münih)

Bu hafta Nürnberg Wolfsburg maçında çok güzel goller atıldı. Ancak, Pizarro bu yaşında gösterdiği performansı sağdan gelen ve bacakları arasından geçen topa topuğuyla dokunarak o kadar güzel tamamladı ki, 90’ların efsane golcülerini hatırlamamak imkânsızdı.

*”İnka tanrısı” Peru’lu olması sebebiyle Claudio Pizarro’ya Almanya’da verilen takma isimlerden biridir. Trajikomik bir şekilde Peru işgalinde, son İnka imparatorunu öldüren İspanyol komutanın ismi Francisco Pizarro’dur.