Erdem Koç

Erdem Koç

kocherdem@yahoo.com

Tüm Yazıları

1.Bundesliga’daki 18 takımın armalarını incelediğinizde iki kartal gözünüze çarpar. Bunlardan biri Eintracht Frankfurt’un kırmızı kartalı, diğeri de SC Freiburg’un siyah griffonudur. Bu hafta bu iki kartal da, Pazar günü oynadıkları maçlarda Cumartesi’nin takımlarının göz ardı edilemeyecek performanslarının dahi üstünde uçtular.

***
Freiburg, geçen hafta tarihi mağlubiyet rekorlarını geliştirebileceklerinden bahsettiğimiz Hoffenheim’i 5-3’le geçti. Maçın en çok koşan adamı Freiburg’lu Max Kruse; bu performansın üstüne 1 gol atıp, 2 de asist yaparak “Max”imum bir performans sergiledi. Freiburg bu maçla evinde yenilmezlik rekorunu 10 maça çıkararak kulüp tarihindeki rekorunun da geliştirmiş oldu.

Haberin Devamı

***

Freiburg’un bu rekoru, Hoffenheim için arka arkaya 7 resmi maçta 7. mağlubiyet anlamına geliyordu. Takım her ne kadar 3-3’e kadar savaşsa da, kalecileri Tim Wiese adeta bundan 6 yıl önce Werder Bremen formasıyla Juventus’a hediye ettiği turdaki o inanılmaz hatanın tesadüf olmadığını kanıtlamaya çalışır gibiydi. Özetle, zaten dizleri üzerinde savaşmakta olan Hoffenheim’ın gardını Freiburg’dan önce, bir zamanlar milli formaya kadar yükselmiş bir isim olan Wiese düşürdü.

***
Aslında Hoffenheim’in dizleri üzerinde olmasının bir sebebi de geçen hafta diğer kartal Frankfurt’tan kendi evinde atamadan 4 gol yemesiydi. O Frankfurt, bu hafta da Hamburg’u devirerek, bir alt ligden geldiği sezonda, 3 maçta 9 puanla Bayern Münih’in ardından ikincilikteki yerini korudu. 46 yıl sonra tekrar gösterdikleri bu başarıyla Frankfurt’lu kartallar hem yüksekten, hem de mutluluktan uçmaya devam ediyorlar.

***

Rakip Hamburg’un durumu ise, kuzeydeki bu şehrinde sonbaharla beraber iyice uzayan karanlık günlere ayak uydurmaya devam ediyor. Eğer Hamburg Alman futbol tarihinde ikinci ligde oynamamış tek takım olma unvanını devam ettirmek istiyorsa, bir Rönesans*’a (*yeniden doğuş) ihtiyaçları var. Bu Rönesans’ı gerçekleştirmek için artık bir Rafael’leri de var üstelik. Maça dönersek, ilk yarıda gördükleri kırmızı kartın da etkisiyle 3-2 mağlup olmalarına rağmen, Rafael van der Vaart’ın ilk maçında taşın altına elini soktuğunu söyleyebiliriz. Zira, bu maçta buldukları iki golde de, 4 yıl sonra evine dönüp yeniden doğuşun mimarı olmasını bekledikleri Hollandalı’nın izi vardı. Aynı Van der Vaart, bu beklentinin fazlasıyla farkında olduğunu kanıtlarcasına, tekniğiyle öne çıkan ofansif orta saha oyuncularının pek uğramadığı bir istatistik olan “maçın en çok koşan adamı” unvanının da 12.6 km ile sahibi oldu. Bütün bunlara bakılınca Hamburg için sorulması gereken soru bir haftalık değil, çok daha uzun vadeli olmalı: “Rafael’in Rönesans akımına yaptığı katkıyı, Rafael Hamburg takımına yapabilecek mi?” Bekleyip göreceğiz…

Haberin Devamı

HAFTANIN KARMASI

(4-4-2)

Fabian Giefer (F. Düsseldorf)
---
Philip Lahm (B. Münih)
Timm Klose ( FC Nürnberg)
Matts Hummels (B. Dortmund)
Marcel Schmelzer (B. Dortmund)
---
Granit Xhaka (B. Mönchengladbach)
Szabolcs Huszti (Hannover 96)
Hiroshi Kiyotake (FC Nürnberg)
Max Kruse (SC Freiburg)
---
Robert Lewandrowski (B. Dortmund)
Mario Mandzukic (Bayern Münih)

Haberin Devamı

HAFTANIN TAKIMI

Eintracht Frankfurt


Geçen sezon 2. Bundesliga’dan 1. lige yükseldiklerinde, biri çıkıp “Bu takım ilk 3 hafta sonunda 3 galibiyet alıp, Bayern Münih’le aynı puanla ikinci sırada yer alacak” dese kimse ciddiye almazdı. Bu hafta bu gerçek oldu. Teknik direktör Armin Veh, “içinde bulunduğumuz öforiyi sonlandırmaya niyetim yok, bu oyunla şampiyon olmazsak şaşırırım” diyerek ya fazlasıyla yüksekten uçuyor, ya da tüm takım Galyalılar’ın iksirinden içiyor.

HAFTANIN YILDIZI

Szabolcs Huszti (Hannover 96)


Adını telaffuz etmekten daha zor bir şey varsa, o da bu Macar’ı durdurmak! Geçen hafta Wolfsburg’da gişe rekorları kıran “sol ayağım” filminin devamını Werder Bremen karşısında çekti bu sefer. Baş rol oyuncusu Huszti’nin bir frikik golü ve bir asistine, Bremen’in verdiği cevaplarla temposu hiç düşmeyen bu ikinci filmin final sahnesi çoktan unutulmazlar arasına girdi bile. 90+3’te soldan gelen ortaya iki ayağını da yerden keserek vurduğu vole sonunda, Huszti yavaş çekimde yere düşerken yanmaya başlayan Bremen kalesi ve yaşadığı gol sevinci sonrası çıkarttığı forma sebebiyle “3. film için biraz bekleyeceksiniz” anlamına gelen ikinci sarı karttan kırmızı kart! En iyi senaryo, en iyi görsel efekt, ve en iyi erkek oyuncu dalında Oscar’a aday bir film.

HAFTANIN GOLÜ

Hiroshi Kiyotake (FC Nürnberg)


Duran toplardan sorumlu Japon, kullandığı bir korner ve bir de serbest vuruşla iki gol attırdı. Bunlar Mönchengladbach’ı kendi evinde yenmeye yetmeyince, 2-2’den sadece 2 dakika sonra, 2 Mönchengladbach’lıyı çalıma dizip, ceza yayının üzerinden topu direk dibine öyle bir bıraktı ki; 88. dakikada oyundan çıkarken sırtında “Kiyotake” mi, yoksa “Tsubasa” mı yazdığı hala tartışılıyor.

HAFTANIN ŞİFRESİ

46

Mats Hummels’in çok güzel bir hücum organizasyonu sonunda arka direkte boş kalarak Leverkusen’e kornerden attığı gol, 50 yıllık Bundesliga tarihinin 46 bininci golüydü. Ayrıca, Eintracht Frankurt’un lige 3 maçta 9 puanla başladığı en son yıl, bugün 46 yaşında olan okuyucularımızın doğum yılına denk geliyor.

HAFTANIN SLOGANI

Kendi yolunda git
.

Bu hafta milyonlarca avro karşılığında takım formalarında yer bulan reklamlar yerine “Geh deinen weg*” (* kendi yolunda git) sloganı vardı futbolcuların göğsünde. Amaç, nüfusunun önemli bir kısmını yabancıların oluşturduğu Almanya’da, bu yabancıların hem kendileri gibi olup, hem de Almanya nüfusuna entegre olabileceklerini vurgulamaktı.

Peki, pratikte bir yabancının, futbol odaklı kalmaya çalışırsak, Almanya’da kendi yolunda gitmesi nasıl bir şeydi? Kendi yolunuzda gidin Mesut Özil, Jerome Boateng ve Sami Khedira… Alman milli takımıyla 14 maç üst üste galip gelin, ama ilk mağlubiyette Alman milli marşına saygısızlık etmeyin. Kendi yolunda git Nuri Şahin… sıradan biri olacaksan Türkiye’de olabilirsin, ama Dortmund’u şampiyon yapacaksan seni yetiştiren ülkeye ihanet etme. Kendi yolunda git Mickael Pote! Rengin koyu diye sana maymun benzetmesi yapan Chemnitz tribünleri önünde golünü at, konuyu da fazla uzatma.