Erdem Koç

Erdem Koç

kocherdem@yahoo.com

Tüm Yazıları

6.HAFTA

Yıl 1815, Prusya krallığı Napolyon’un Fransa’sının güç kaybetmesinden yararlanarak özgür sınırlarını tekrar ilan eder. Ancak krallık toprakları hâlâ ikiye bölünmüş durumdadır. Çünkü “Hannover”, “Hamburg” ve “Bremen” gibi bağımsız prenslikler ülkeyi coğrafî olarak ikiye bölmektedir.

Yıl 2012, Prusya (Latince Borussia) Dortmund ve Prusya Mönchengladbach yine bir prens farkıyla ikiye bölünmüş durumdalar. Hem de tam 5 gollük bir farkla… ve bu hafta sonu Alman futbolunu yakından takip edenler o prensin adını çok iyi biliyorlar: Marco Reus!

Haberin Devamı

İnanması güç bir yenilmezlik serisinin ardından, son iki maçta 1 puanla yetinerek “acaba?” sorularının kulaktan kulağa fısıldanmasına engel olamayan Dortmund takımının evine döndüğü ilk maçta, Marco Reus’un eski takımı Mönchengladbach karşısında nasıl oynayacağı merak konusuydu. Eski Gladbach, yeni Dortmund, ama her daim Borussia prensi Reus; bu beklentilere neredeyse Gladbach defansının saygıdan yerlere kapandığı yaklaşık 40 metrelik bir dripling sonunda attığı golle cevap verdi (1-0). Bosnalı Subotic, 47 maçlık suskunluğun ardından yine Gladbach karşısında bulduğu kafa golüyle skoru 2-0 yaptıktan sonra, Reus sağdan yaptığı vuruşla geometri sınırlarını zorladı ve neden prens olduğunun altını bu sezon 4. defa çizdi (3-0). Prusya’da iç savaşın rengi belli olduktan sonra, her zaman olduğu gibi işe önce Türkler (İlkay Gündoğan 4-0) ve sonra Polonya (Jakub Blaszczykowski, 5-0) el atınca Dortmund Borussia’da egemenliğini net bir şekilde ilan etti.

Yenilen bu 5 golle beraber Gladbach 6. hafta itibariyle kalesinde toplam 12 gol görmüş oldu ki, geçen sezon bu kadar golü kalelerinde gördüklerinde ligin 18. haftası, yani ikinci yarısı oynanıyordu. Borussia Prensi’nin terk ettiği bu derebeyliğin durumu, Anadolu’daki tanıdık bir krallığı da fazlasıyla ilgilendiriyor bu hafta. Kendi içinde kökleri ve geleneği savunan kralcılarla; bu coğrafyada her daim bilim, sanat ve sporda yeteneğin devşirmelerden geldiğini savunan prens yandaşları arasındaki sürtüşme sebebiyle zor bir dönem yaşayan Fenerbahçe, Perşembe günü savunması tamamen dağılmış Gladbach’ı kuşatmaya hazırlanıyor. İki taraf için de çok kritik bir zamana denk gelen bu mücadelede, galip gelen taraf bir süre de olsa soluk alma fırsatı bulacak; kaybeden tarafta ise taht, iyiden iyiye sallanmaya başlayacak.

Haberin Devamı

Fenerbahçe Anadolu’da kuşatma planlarını yapadursun, Almanya krallıklardan geçilmiyordu bu hafta sonu. Güneydoğu’da Bavyera Bölgesi’nin en büyük gücü Münih, kuzeye doğru yaptığı Bremen çıkarmasından da 3 puanla döndü ve 7 maçta 21 puanla Bundesliga’nın başlangıç rekorunu kırma yolunda emin adımlarla ilerliyor.

Dahası Münih ve Bremen arasındaki prens Claudio’nun hikayesi de, Prusya’lı Marco’unkinden aşağı kalır gibi değil. 99’da Peru’dan geliyor Claudio Pizzaro. Bremen formasını 2 yıl giydikten sonra Bayern’e transfer oluyor. Sonrasında Münih’te geçen 6 yıl, 174 maç ve atılan 71 gol var. İngiltere’ye kayıyor aklı, ancak bu Perulu fazlasıyla Alman artık. İlk göz ağrısı Bremen’e dönüyor 2008’de. 4 yıl daha Werder Bremen’in akınlarının sorumluğunu üstlendikten sonra, rotası bir kez daha Münih’i gösteriyor. Kaşla göz arasında Bundesliga’da en çok forma giyen yabancı rekoruna da imza atmayı ihmal etmiyor bu arada. Bu hafta “eski” takımına, ya da “en eski” takımına karşı; eski takımından “önceki”, ya da “şimdiki” takımını formasını giyiyordu prens Claudio. Golle buluşamaması 34 olmuş yaşından değil de, duygusallığındandır belki… Neyse ki, 81. Dakikada detaylarına aşağıda ineceğimiz golle Brezilya (Luiz Gustavo, 1-0) imdadına yetişti, Arnavut asıllı İsviçreliler’in yardımıyla (Xherdan Shaqiri), Hırvatlar da işi bitirdi (Mario Mandzukic, 2-0).

HAFTANIN KARMASI

Haberin Devamı

(4-5-1)

Rene Adler (Hamburg)

---

Dani Carvajal (B. Leverkusen)

Georg Niedermeier (Stuttgart)

Sebastian Langkamp (Augsburg)

Marcel Schmelzer (Dortmund)

---

İlkay Gündoğan (Dortmund)

Andreas Ivanschitz (Mainz)

Marco Reus (Dortmund)

Franck Rivery (Bayern Münih)

Alexander Meier (E. Frankfurt)

---

Dani Schahin (F. Düsseldorf)

HAFTANIN TAKIMI

Eintracht Frankfurt

Bayern, ya da Dortmund kadar spektaküler olmasalar da, 0-1 geriye düştükleri maçı 2-1’e getirerek kendi destanlarını yazmaya devam ettiler. Her hafta vurguladığımız durum devam ediyor. İkinci ligden gelen bu takım, 6 maçta 5 galibiyet, 1 beraberlikle hala ikinci sırada ve haftanın takımı.

HAFTANIN YILDIZI

Alexander Meier (E. Frankfurt)

İlk attığı golü haftanın golü seçmememizin tek sebebi Luiz Gustavo’ya olan borcumuz. Boyu ve kuvvetli fiziğiyle dikkat çeken futbolcu, takımı 0-1 gerideyken ceza sahasının hemen içinde kaleye sırtı dönük bir şekilde kontrol ettiği topu, dönerek vurduğu muhteşem bir voleyle ağlara yolladı. Bundan 6 dakika sonra da, kornerden gelen topa rakip defansın tüm çabalarına rağmen fizik gücünü kullanarak kafa vurmayı başardı ve takımına 3 puanı getirdi. Meier’in bu hafta Bundesliga’daki lakabı hazır: “Alexander der Grosse”, yani “Büyük İskender”.

HAFTANIN GOLÜ

Luiz Gustavo (Bayern Münih)

6-1’lik Stuttgart maçında attığı füzeyi sut çekmek yerine ateş ettiği için yeterince teknik bulmadığımızı ve haftanın golü seçmediğimizi okumuş olacak ki, bu hafta benzer bölgeden son derece teknik bir plase vuruşla ağları buldu. Öyle bir plase ki; topun tüm yavaşlığına ve kaleci Mielitz’in havada en az Hezarfen Ahmet Çelebi’ninki kadar uzun süren süzülüşüne rağmen, Bremen kalesi sanki genişledi ve top ağlarla buluştu. Bu golün 81. dakikada kilidi açan gol olması da cabası.

HAFTANIN EN KÖTÜ HABERİ

Boris Vukcevic (Hoffenheim)

22 yaşındaki Hoffenheim’lı futbolcu geçirdiği trafik kazası sonucu ağır yaralandı ve günlerdir komada. Durumu kritik, ancak stabil olarak ifade ediliyor. Stuttgart deplasmanın’daki 0-3’lük galibiyetin kısa kariyerindeki son maç, 81. dakikada attığı pasın da son pas olduğunu tanrıdan başka kimse bilmiyormuş. Bütün bunlar bir anda anlamsızlaştı o ve ailesi için. Onun mücadelesi artık hayatla. Umarız haftaya “haftanın en iyi haberi”ni veririz bu satırlarda.