Erdem Koç

Erdem Koç

kocherdem@yahoo.com

Tüm Yazıları

13. HAFTA

Şimdi Türkiye için alternatif bir futbol tarihi hayal edin. Arda Turan Atletico Madrid’e gitmemiş, Fatih Terim de hala Galatasaray’ın başında olsun. Bu alternatif tarihte geçen sezon Fenerbahçe ve Galatasaray UEFA Şampiyonlar Ligi’nde yarı finale kalmışlar. O zamanlar kimse bilmiyor, ama finalde karşılaşacaklar. (Hayal etmesi dahi zor… Biliyorum, ama devam edelim)

Yarı finaller bitmeden bir süre önce Fenerbahçe Arda Turan'ın serbest kalma ücretini ödeyip futbolcuyla gelecek sezon için anlaştığını açıklıyor! Daha bu haberin yarattığı kaos durulmadan Arda yarı final serisinde bir şekilde sakatlanıyor ve finalde Fenerbahçe karşısına çık(a)mıyor. Fenerbahçe kupayı 2-1’lik skorla alıyor.

Ertesi sezon Arda artık Fenerbahçe forması giymekteyken, ligin ilk yarısı Fenerbahçe TT Arena'ya Galatasaray'ın 4 puan önünde namağlup ve lider olarak geliyor. Derbi öncesi Antalyaspor karşısında sakatlanan Semih sezonu, milli takımda sakatlanan Chedjou da ilk yarıyı kapatmış durumdalar. Dany ve Riera’nın sezon başında gönderildiği bu alternatif tarihte, Gökhan Zan'ın yanına stoper kalmadığı için Galatasaray geçen sezon futbolu bırakmış Ömer Erdoğan'ı evinden getirip iki hafta idmanla sözleşme imzalatıyor. Galatasaray defansının dertleri bununla da bitmiyor. Eboue sezon başından beri sakat ve yerinde Sabri oynuyor. Sol bek Hakan Balta da 3 hafta yok, yerine Emre Çolak oynayacak.

Haberin Devamı

Maç bu şartlarda başlıyor. Fenerbahçe orta sahasında Emre Belezoğlu'nun yanında Gökhan Gönül var. Mehmet Topal da onların önünde oynuyor. Evet yanlış okumadınız, orta saha aynen bu şekilde başlıyor. Ersun Yanal, Selçuk ve Melo'ya erken baskı yapıp, Burak ve Bruma’ya çok hızlı bir şekilde atılan toplarla atağa çıkan Glaatasaray'ı böyle durdurmayı planlıyor. İlk yarı çok sırıtmasa da, bu sistemin bir yan etkisi var. Sow-Emenike-Kuyt üçlüsü alışık oldukları kısa pasları Galatasaray yarı sahasında yapamaz oluyorlar. Hatta Fatih Terim maç sonunda “Defansımızın eksikliğine rağmen bize saygı duydular. Fenerbahçe’nin bu kadar uzun top oynadığını bu sezon görmemiştim” diyor.

Haberin Devamı

Fenerbahçe’nin Gökhan Zan-Ömer Erdoğan ikilisi için uygun olan bu hücum yapısı, Galatasaray’ın defansının beklenenden iyi ve konsantre oynamasını sağlıyor. Hatta ilk yarı ibre Galatasaray'dan yana. Burak ve Drogba yakaladıkları şansları kullansalar Galatasaray’ın 3 puanı alması işten değil.

İkinci yarı Ersun Yanal bu duruma müdahale etme gereği duyuyor. 60. Dakikaya doğru Emenike çıkıyor, Arda Turan giriyor. İşte o anda TT Arena ıslıktan yıkılıyor. Arda Galatasaray taraftarına göre bir hain ve ona duydukları nefreti aklınıza gelebilecek her şekilde açığa vurmaktan çekinmiyorlar.

Teknik açıdan ise bu değişiklik Ersun Yanal’ın uzun toplar ve Emenike’ye yapılan ortalardan kısa pas oyununa dönüş planının ilk adımı. Zira bu değişikliği Alper Potuk - Egemen değişikliği izliyor. Alper Mehmet Topal’ın orta sahanın önündeki pozisyonuna geçiyor. Topal ise çıkan Egemen’in yerine stopere. Emenike’nin yerine giren Arda, Kuyt ve Webo’nun arasında ileri üçlünüm ortasına yerleşiyor. (Unutmadan… Fenerbahçe’yi 13. haftaya kadar defalarca sırtlayan Sow, bu maçta sakat.) 60. Dakika civarında değişen bu yapı Fenerbahçe'nin orta sahasının top yapma kabiliyetini bir anda artırıp, Gökhan Zan ve Ömer Erdoğan'da eriyen toplara son veriyor.

Haberin Devamı

Sonra o 66. dakika geliyor. Arda sağdan Webo’nun ceza sahasının içine yerden verdiği sert pası önce kontrol edip, bekletmeden sağ ayağının dışıyla Muslera'nın sağından ağlara yollayıveriyor. Arena'yı ölüm sessizliği kaplıyor. Arda ellerini açıp kimsenin kendisine sarılmasını istemediğini belirten bir hareket yapıyor. Sevinmeye niyeti yok.Yetiştiği kulübün fişini, bir zamanlar ona tapan taraftarının önünde çekmek durumunda kalıyor.

Sonrasında Galatasaray 1-1’i 85. Dakikaya kadar ciddi bir şekilde kovalıyor. Ancak Volkan bu sezon defalarca olduğu gibi bu maçta da gol yememeye kararlı. Son dakikalarda Webo ve Kuyt’tan gelen iki gol ise Galatasaray'ın yarasına basılan tuz oluyor. Puan farkı artık 7, Fenerbahçe yakaladığı momentumla beraber şampiyonluk ışığını çok erken görüyor.

Bu alternatif tarih aslında tamamen hayal ürünü değil. Hafta sonu Borussia Dortmund - Bayern Münih derbisinin naçizane teşbihlerle dolu özeti. Arda ne kadar Götze, Emenike Mandzukic, Ömer Erdoğan Manuel Friedrich, Mehmet Topal da Xavi Martinez olur tartışılır, Ancak bu kadar taktik detay eşliğinde yaşanan, sansasyon ve duygu seline karışmış bir derbi izlemek umarım bir gün bize de kısmet olur.

HAFTANIN KARMASI

(3-4-3)

Oliver Baumann – (Freiburg)
---
Oliver Sorg – (Freiburg)
Tony Jantschke – (M'Gladbach)
Philipp Wollscheid – (Leverkusen)
---
Arjen Robben – (Bayern)
Patrick Herrmann – (M'Gladbach)
Philipp Lahm – (Bayern)
Milan Badelj – (Hamburg)
---
Halil Altıntop – (Augsburg)
Mario Götze - (Bayern)
Joselu - (E. Frankfurt)

HAFTANIN TAKIMI
Bayer Leverkusen
Braunschweig karşısında kaybedilen beklenmedik puan olmasa Leverkusen Bayern'i 1 puanla takip ediyor olacaktı. Hem de bütün rekorları alt üst ettikleri sezonda. Tam 12 yıl sonra tekrar ilk 13 haftada 10 galibiyet istatistiğine ulaştılar. Sezonun flaş takımlarından Berlin karşısında yine 0-1'le puanı alıp eve geldiler ve ikinciliğe oturdular. Böyle bir performansın daha fazla dikkat çekmemesinin tek sebebi Bayern'in gölgesi.

HAFTANIN YILDIZI
Halil Altıntop (Augsburg)
Ortada bir "taş yerinde ağırdır.” durumu var. Ya da "Altın top yerinde ağırdır." mı demeli? Halil bu hafta Bundesliga'daki 249. maçına çıktı ve Yıldıray Baştürk'le beraber Bundesliga'da en çok maç oynayan Türk futbolcu oldu. Çok büyük bir şanssızlık yaşamazsa bu sezon bu rekoru geliştirecek. Dahası bu hafta Augsburg Hoffenheim'ı 2-0 yenerken iki gol de ondan geldi. 2008'den beri ilk defa bir Bundesliga maçında 2 gol atıyor (aradaki Trabzonspor macerası sebebiyle) Toplamdan ise Bundesliga'da bu başarıyı tam 9 defa gerçekleştirdi.

HAFTANIN GOLÜ
Hakan Çalhanoğlu (Hamburg)
Van der Vaart’ın yokluğunda yine çok iyi iş çıkardı. Sol çaprazdan dar açıya rağmen yaptığı vuruş Harry Kewell’ı hatırlattı. Üstelik Hakan normalde sağ ayağını kullanan bir oyuncu. Çok etkili bir vuruş tekniği olduğunu biliyorduk, sol ayağıyla da aynı şeyi yapabildiğini uygulamalı öğrenmiş olduk.