Fırtına hızında geçen bir 90 dakikada Milli Takım beklediği çok hayati puan ve puanlara ulaşamasa da kurgu ve direnç olarak dimdik ayakta kaldı doğrusu...
Makine intizamı içinde ve yüksek tempoda oynayan Panzerler’e karşı daha fazla ne yapabilirdi ki Türkiye? Adamlar topu ne denli çok koşturuyorlar gördünüz. Ayrıca topla birlikte oldukları anlarda da ne kadar çabuk ve maharetliler, onu da sanırız heyecanla izlediniz. Durum-vaziyet böyle olduktan sonra şimdi kalkıpta “laf olsun sayfa dolsun” kabilinden bizim çocukları hırpalayacak bir üslüp yaratmaya uğraşmak bir “milli ukalalık” olmaktan öteye gidemez bizce...
* * *
Adamlar 35. dakikada gelen Gomez’in golüne kadar bizim ekibi, yaptıkları hızlı paslar, pek çabuk kanat değiştiren düşünce ve uygulama zenginlikleriyle hamur gibi yoğurdular Arena çimeninde... Milli Takımın kendi oyun alanına “zorunlu olarak çekilip” yaratacağı kontrataklardan medet ummaktan başka ne çaresi olabilirdi ki?
Haaa... Gomez’in golünde Servet bir anlık gaflete düşüp kademe hatası yapmasa belki kazanmak için yanıp tutuştuğumuz puana kavuşabilirdik. Hatta Hamit’in oyunun başlarında yakaladığı mükemmel fırsattaki vuruşu ağlarla buluşabilseydi belki oyunun sonuç kaderi de değişebilirdi.
* * *
70. dakikaya kadar Almanlara karşı vuruşa-vuruşa direnen millilerimiz kaleci Neuer’in uzun degajına anındaki deparı ile ulaşıp ikinci garanti sayısını yakalayan Müller’in golüyle gruptaki lider takımın fizik güçlerine ve oyun disiplinine teslim bayrağı çekiyordu milli kadro...
Ancak uzun seneler Milli Takıma yönetici olarak “teknik içerikli hizmetler vermiş bir kimlik olarak” sizlere çok önemli bir hatırlatma yapayım. Görkemli Dünya ve Avrupa şampiyonluklarına sahip Almanlar’ın mazideki futbol tarihine bir bakınız lütfen. Milli takımlarının başında “bir-tek” yabancı teknik adam ismine rastlayabilir misiniz? Bilmem sayın Hiddink ve yabancı teknik adamlar konusunda sizlere bir şeyler anlatabildim mi?