Şimdi beraberlik sonucu Türkiye’nin hesap makinelerinde-ki 2010 Afrika finalleri şansı devam edebilir. Ancak fazla hayalci de olmamak gerekir
İstanbul’da yendiğimiz Bosna Hersek’i kendi evinde de kolayca devireceğimiz konusunda ne kadar da peşin hükümlüydük son günlerde.
Halbuki oynanan oyunun hal ve gidişi hiç de iç açıcı olarak yürümüyordu millilerimiz adına... Emre’nin 5. dakikadaki golü ilaç gibi gelmişti bu maçı kazanmamızın gereği açısından. Sonrasındaki hücumlarda düzenli biçimlerde çoğalabilsek, defansif pozisyonlarda dengeli şekille de kapanabilsek Bosna’nın kazanma veya beraberliği kurtarma umutlarına ağır darbeler indirebilirdik...
Ama olmuyor işte. Hele savunmada yaptığımız bireysel ve affı zor kabahatleri Bosna Hersek yerinde kullanabilse işimiz daha ilk yarıda bitebilirdi.
Takımın attığı gol sonrası Emre’nin kime ve niçin sinirlenip sarı kart aldığını anlayanınız oldu mu Allah aşkına? Fatih Terim’in tribünlere gönderilmesine kadar uzanan bu stres dolu berbat hava, Milli Takım’a oyunun disiplinini kaybettirmekten öte ne işe yaradı ki...
Zaten sonrasında Bosna’nın müthiş golü geldi ve yarışmada hem oyun prensibi hem de teknik çözülmeler başladı takımımız açısından. Ayrıca milli formanın starı Arda’nın dahi top alıp vermeleri, kendine boş alan yaratma meziyetleri de maçın gündemine düşemedi. Hatta Arda ilk yarıda kendini kaybedip bir de sarı kartla yüzleşme durumuna dahi düştü.
İkinci yarıda daha da planlı ve Türkiye’den puan kapmayı kafayı koymuş bir Bosna Hersek vardı oyunda... Defansta kaptan Spahiç, orta alanda Misimoviç ve Rahimiç’le sol kanatta sahanın en iyisi Salihoviç hem milli şöhretlerimizi amansız preslerle oynatmıyorlar hem de kontrada ustaca çıkışlarla gol arıyorlardı ısrarla.
Şimdi beraberlik sonucu Türkiye’nin hesap makinelerindeki 2010 Afrika finalleri şansı devam edebilir. Ancak fazla hayalci de olmamak gerekir.
Takım olarak bir bütünlük yaratmadan maç ancak bireysel şöhretlerin müthiş becerileriyle kazanılır. Dün Arda - Tuncay - Semih - Emre gibi yaratıcı isimlerimiz oyunun gündemine ağırlıklarını koyamayınca, Dünya Kupası’na gitme umutlarımız da başka baharlara kaldı sanırız.