Terim’in İspanya önündeki oyun planları çok yerinde ve çok da göz alıcı bir gösteriyle işlemekteydi İspanya’da...
Fatih hocanın taktiği ünlü İspanyollar’ı kendi oyun anlayışlarıyla mat etmekti aslında... Yani, “ayağa top-tek top-çabuk pas” mantığıyla dünya futbolunun zirvelerinde gezinen İspanya karşısında millilerimiz de “hatasız pas-çabuk kapanma-ani ataklar” prensiplerini en işler şekilde kullanmaktaydı Madrid’de...
İlk yarıya baktığımız zaman Türkiye’nin Casillas’ın koruduğu kalede gol tehlikesi yarattığını ve gol sayısına çok da yakın oynadığını zevkle görmekteydik. Çünkü özellikle orta alanda pas tezgahlarını Tuncay-Aurelio-Emre Belözoğlu-Nihat-Arda ve Semih başta olmak üzere tüm takım anlayışıyla kurgulayan Türkiye bu başarısıyla hem kendi savunmasını hem de İspanya’yı yarı alanda karşılayıp etkisiz kılma gerçeğini yaratıyordu yarışmada...
Ayrıca rakipten kaptığı toplarla ve kendi oluşturduğu paslaşma düzeniyle de İspanya’nın yüreğini ağzına getiren atakların yaratıcısı da Türkiye’ydi doğrusu...
Fatih Terim’in İspanya’yı mükemmel inceleyip takımı ona göre hazırladığı oyunun her anında ve sahanın her bölgesinde yaşanan mücadelelerde net bir şekilde görülmekteydi. Savunmada telaşa ve faullere meydan vermeden oynama titizliği, özellikle kanatlardan yaptıkları çıkışlarla tehlike yaratma ve gol bulma hünerleri çok bilinen Torres, Alonso, Ramos gibi şöhretleri yan çizgilere adeta kilitleyen Gökhan Gönül, İbrahim Üzülmez gibi isimlerin önünde solda Arda’nın, sağda Nihat ve Tuncay’ın yaptığı ön perdelemeler hem Türkiye’nin futbol vitrinini zenginleştiriyor hem de tribünlerdeki İspanyol taraftarlarını “sus-pus” hale getiriyordu.
Haaa... 60. dakikadaki serbest vuruşta yarattığımız ve rakibe adeta hediye ettiğimiz savunma kabahatimize gelirsek orada durmalıyız işte... Serbest vuruşta adam paylaşma tenbihlerini unutup Ramos gibi bir kurdu arka direkte unutan defans enayiliğimizden gelen Pique’nin golü gecenin tek ama üç puana malolan büyük yanlışıydı millilerimizin. Üzülmemek elde değil ancak doğrusu ya, İspanyonlar’ın yüreklerini ağızlarına getirdiğimiz için oldukça içim rahat benim... Bakalım, dört gün sonra dün geceki “beleş galibiyet”i yakalayan İspanya kendi mahallesinden çıkıp bizim Ali Sami Yen’de yine aynı avantajı yakalayabilecek mi? Hiç sanmıyorum, çünkü artık İspanya’nın kılcal damarlarını dahi yakalamış Terim’in İspanyollar’a İstanbul’da asla teslim olmayacağını düşünüyorum gerçekten...