Erdoğan Şenay

Erdoğan Şenay

esenay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Fenerbahçe geçen sezon 5 puan kaybettiği Belediyespor’a karşı dünkü oyunun ilk yarısında yine ecel terleri dökmekteydi üç puanı kazanmak adına.
Sarı-lacivertli 11’in fizik güç ve yarışma istekleri açılarından hazırlıksız olduğunu ve derlenip, toparlanmasının da pek kolay görünmediğinin altını çizmek zorundayız... Geçen hafta Gaziantepspor’a yenilen ve ligin gelecek zamanlardaki akışı içinde belki de, ‘altın’dan da kıymetli hale gelecek üç puan kaybından acaba hangi dersleri çıkarmış görünmekteydi sarı-lacivertli ekip?
Topla buluşma, topu kullanma çabukluğu ve de hücum çıkışlarındaki planlı pas grafiklerinde Fenerbahçe niçin rakibinden geri kalma başarısızlığıyla boğuşmaktaydı ki? Sağdan Gökhan, sol kulvardan Uğur Boral’ın yaptığı hücum çıkışlarını dikkatle takip edip, takıma gol kapıları açacak koşuları kimler yapacak? Rakip iki oyuncu eksilene kadar Güiza’nın ileride yalnız kaldığı ortadaydı. Semih’in ikinci santrfor tiplemesinden çok orta saha görevlerinde çalışması oyun kopana kadar Fenerbahçe’yi hücumdan düşüren bir durum değil miydi?
Neyse ki Fenerbahçe’de izlediğimiz yukarıdaki eksikler yanında teknik adamlığına çok da inandığımız Abdullah Avcı’nın kenar yönetimde ortaya koyduğu akıl almaz agresif tavırlar, Belediyesporlu oyunculara da sıçradı da Fenerbahçe sahada 9 kişiyle yarışan rakibini çökertme şanslarını yakalayabildi.

Haberin Devamı

Hiçbir işe yaramaz
Kaptan Alex’in takımı toparlayıp maçı kazanmak adına ortaya koyduğu emeği ve alın terini selamlamak gerekir. Orta alanda Maldonado’dan çıkan ustaca ve keskin pasların dün çok işe yaradığını da belirtelim. Kazım’ın golü, Güiza’nın şık pasına Semih‘in uzattığı kafa ve attığı gol tabii ki eksiklerine rağmen oyundan düşmemek için çırpanan Belediyespor’u ‘mat’ etmeye yetti de arttı tabii.
Ancak Belediyespor’un iki eksik oyuncuyla yarışma zorluğu yaşamasının gündeme getirdiği Fenerbahçe avantajlarını bu maçı anımsarken hiç de unutmamak gerekmektedir.
Evet Fenerbahçe’nin galibiyeti adına parlak laflar edip, oyuna dikkatle eğilmemize canı sıkılanlar olacaktır muhakkak. Fakat biline ki, geçmiş yıllardaki hatalara fazla aldırmadan yanlışları samimi tenkitlerle anlatmak yerine sadece sarı-lacivertli kadroya, “Gaz verenler”in eserleridir yitirilen şampiyonluklar...
İyisi mi, “Ağzı sütten yananların, yoğurdu üfleyerek yiyenlerinden olalım biz”. Çünkü erken alkışlar, hata ve kabahatlerin üstünü örmekten başka hiçbir işe yaramaz futbolda.