Futbolculuğuna yetişemedim, ama üstadın Fenerbahçe formasını uzun yıllar giymiş, en yetenekli sol açıklardan biri olduğunu söyler bizim eski futbol ustaları.
Tabi, Cumhuriyet’teki yazılarını zevkle okuduğumuz saygın ağabey HALİT DERİNGÖR’den bahsettiğimi anladınız sizler de... Son 25 yılın en başarılı futbolcularının seçimi üstüne yazdığı doğrular o kadar yerindeydi ki... HÜRRİYET’in taraftar oylarıyla seçtiği çeyrek 100 yılın efsane takımı üstüne değişik yorumlar yapılabilir. Hele bazı mevkiler üstündeki itiraz ve düşünsel değerlendirmeler hayli de çarpıcı. Bizim ilgimizi çeken Deringör ağabeyimizin kuşaklar arasında yakalayıp değerlendirdiği teknik farklılıklar faslıdır ki üstad çok haklıdır... Cumhuriyet’in yıllar önce 100 futbol otoritesine seçtirdiği 100 yılın on birinde, son 25 senenin ekibi içinden tek oyuncu yer alamaz bizce... Ne Cihat Arman’ın yerini Rüştü Reçber kardeşimiz alabilir, ne Rıdvan Dilmen, Fik-ret Arıcan veya Fikret Kırcan’ın yerlerine düşünülebilir. Ne de Oğuz Çetin, Selahattin Torkal’ın bölgesinde hayal edilebilir... Hele Tanju Çolak - Hakan Şükürler veya başkaları Lefter KÜÇÜKANDONYADİS ile hiç kıyaslanabilir mi? İşte teknik kapasiteler göze alındığında böylesine derin açıklar vardı kuşaklar arasında.
Bu ayrıcalıkların sebepleri nedir dersiniz? Benim tespitlerim farkı pencerelerden bakışlardır. Farkları ilk olarak İkinci Dünya Savaşı’nın acı hakikatleri içinde yoğrulmaları, insanların ciddiyet anlayışı, işlerine olan sevgi ve saygıları, para tutkusundan âdeta habersiz bir zaman diliminde yaşamış ve yetişmiş olmak, en önemlisi ise iletişimin hayli basit ve ilkel olduğu dönemde fark edilmek, işini mükemmel yapmak ve takdir edilmek üstüne yoğunlaşmış duygu birikimleridir...
Estetik mazide kaldı
Savaş sonrası dönemde herkes birbirine saygılı, sevgili ve de kendini ispat duygularıyla yanıp tutuşmaktaydı. İşte yukarıdaki özet düşüncelerin ışığında çamurlu sahalarda, ağır spor giysileri, basit futbol ayakkabıları ve kalın köseleden yapılan, yağmurda “gülle” gibi ağırlaşan toplarla oynamaktaydı o zamanların saygın ve ünlü isimleri futbol denen oyunu.
Zamanımıza gelirsek; milyarlarla sayılan seyirci kitleleleri artık futbolu bir oyundan öte, “Görsel bir sanat” kavramıyla da değerlendirebilmektedir. Ancak estetik güzelliklerini mazide bırakmış futbol oyununun, bugünlerde fizik gücü, stadyum görkemi ve seyircinin tribün şovlarıyla da zenginleştiği ortadadır. Maddi değerlerin bu oyunun birçok özelliklerini, bilhassa, profesyonel tarafını oldukça kirlettiği açıkça ortadadır.
Dileriz transfer ücretlerindeki delice rakamlar başta olmak üzere futbolda bazı kural değişiklikleri de gündeme gelir de 15-20 kişilik kalabalıklara kilitlenip, kördüğüm haline gelen defans - orta alan ve hücum bölgelerinde top oynama trafiği rahatlar. Ve de insanlar bu oyundan eski keyifleri almaya yeniden dönebilirler.