Fenerbahçe, ilk maçın sayı avantajlarını kullanıp atlamak istiyordu önündeki Sivasspor engelini...
Elde kalmış rezerv oyuncularla şekillenen takım tertibi yanında Fenerbahçe oyunu genelde kendi alanında kabul ediyor, bol pasa dayalı bir kontratak çıkışlarıyla da gol şansını araştırıyordu zaman zaman...
Sivasspor ise çift sayılı bir galibiyet yakalamak için yarışıyor, bu amaca ulaşmak adına mükemmel fırsatlar da yakalıyordu. Ancak gerek Kamanan’ın beceriksizlikleri gerekse direkte eriyen vuruşların talihsizliği Sivas’ın tur şansına mani oluyordu. Fenerbahçe’de Deivid’in son haftalarda olduğu gibi dün gece de ne yapmak istediğini, neden bu kadar yavaş ve amaçsız kaldığını hiç anlayamadık doğrusu...
Güiza’nın arkasında, yani futbol alanının en zevkli bölgesinde görev almasına rağmen Deivid’in adeta “sezonu kapatmış gibi” bir durgunluğa sıkışıp kalışına Aragones nasıl seyirci kalıp onu oyundan uzun süre çekip almıyordu ki? Ayrıca sarı-lacivertli kadronun dün forma bulabilmiş Ali Bilgin-Gökhan-Vederson-Deniz gibi isimleri de “bu forma benim hakkım” yorumunu yaratacak futbol değerlerinin oldukça uzağında kalıyorlardı.
Kalede Volkan Babacan’ın kurtarışlarına bakarsak Fenerbahçe’yi kupada finale taşıyan isimlerin önde gelenin “Volkan” olduğunu rahatça söyleyebiliriz.
Sivasspor’a gelirsek; inanılmaz beceriksizliklerin yanısıra oyuna çok da asıldığını belirtmeliyiz... Yalnız orta alandan atağa çıkışlarında bir kaos yaşanıyor Sivas’ın orta sahasında... İkili veya üçlü duvar pasları denemeleri hiç de bilimsellik taşımıyor. Mehmet Yıldız ve Kamanan’ın son vuruşlardaki tutarsızlıkları gelecek haftalardaki lig oyunlarında da dün geceki gibi devam ederse korkarız Sivas bu bedeli şampiyonluk kayıbı gibi ağır ödemesin...
Özetlersek; Fenerbahçe sekiz as oyuncusundan yoksun da olsa dünkü oyunda tur atlayıp “finalist” olarak çeyrek asırlık kupa hasretine bir adım daha yaklaştı diyebiliriz...