Geçen haftaki Bursaspor’un gözalıcı Fenerbahçe’si, Gaziantep önünde niçin yine eskiye dönüşün futbol anlayışına dönmekteydi?
Dünkü yarışmada, geçmiş haftayı inkar eden bir tertiple yer almıştı Fenerbahçe... Güizalı ve tek hücumcu ile oynamaya dönmek gibi koskocaman bir yanlış, Aragones tecrübesi ve kariyerindeki bir hocaya yakıştı mı hani?
Antep, dünkü yüksek volümlü, heyecan yüklü mücadelede Fenerbahçe’den çok daha çalışkan ve oyuna hakim bir grafiğin zirvelerinde yarışmaktaydı... Beto-Tabata-İlhan-Hakan Bayraktar-İvan-Murat-İsmail gibi isimler orta alanı abluka altına almakta, dengeli ve kontra paslarla hem sarı-lacivertli defansı bunaltmakta, hem de Fenerbahçe’nin orta alanının karşı çıkışlarını felç etmekteydiler.
Hadi Gökhan Gönül ani bir hastalık mazeretine yakalandı. Belki de Bursaspor oyununun en atak ve pas yüzdesi zengin ismi Vederson niçin kızağa alındı acaba hocam? Semihsiz bir tertiple yola çıkmak, yine tek santrforlu bir yanlışa dönmek, kabahatleri hayli birikmektedir Fenerbahçe’de...
Hazan yaprağı
Güiza hücum çıkışlarında bir hazan yaprağı gibi savrulup duruyor sağa sola... Rakiplerin en sıradan dokunuşlarında dahi fiziksel yorgunluklarını döküp saçıyor ortalara... Ne yani, Fenerbahçe camiası bu adamın İspanya’daki gol krallığı anılarını bu kadar ağır bir fiyata ve geldiği günden beri sahadaki beceriksizliklerini haftalarca seyretmeye daha ne kadar tahammül edebilecek ki... Bu konuda Aragones’in soyunma odasındaki adalet anlayışından ben şüphe duymaya başladım.
Doğrusu ya, nefes kesen bir 90 dakika yaşandı Kadıköy’de... Alex’in, Fenerbahçe’yi kuyudan çıkaran ve sol ayağına oturttuğu müthiş volesi tabii ki alkışlanır. Ancak üstadın yediği ağır adam ve alan markajlarından kolayca çıkamayıp, bir de fiziksel gücünden hayli eksiklerle oynamaya çalıştığını da görmezlikten gelmemeliyiz. Yani Güiza’nın durumu ortada ise Alex’in de santrfor arkası olarak Fenerbahçe’yi uzun süre taşıyamayacağı tekniğin gereği olarak ortadadır.
Eğer dün Volkan Demirel ilk yarı sonlarında Murat Ceylan’ın ani baskınını mükemmel bir çıkışla karşılamasıyla, ikinci yarı başlarında Tabata’nın aşırtmasını yine akılcı bir açı daraltmasıyla önlemesiyle, onun dışında oyun boyunca anlatılması uzun müthiş topları çıkarmasıyla, kalesinde gecenin kahramanı olarak büyümeseydi, Fenerbahçe’nin dün akşam üç puan beklerken başına ne felaketler gelirdi düşünebiliyor musunuz?