Kadıköy’de dün gece yine keder-öfke-hüzün ve biraz da şaşkınlık vardı tribünlerde...
Nasıl olmasın; Fenerbahçe, tarihinde ilk kez böylesine acı ve de inanılması zor bir zarar bilançosu ile başlamaktaydı sezona... Geçen yılın sarı-lacivertli ekibi, yer yarılmış ve boşluğunda kaybolmuştu sanki... Kayseri’nin genç, ne yaptığını çok da iyi bilen ekibi savunma-orta saha ve gole çıkma maharetleriyle sarı-lacivertli oyunculara ders verirlerken, Fenerbahçeli futbolcuların sahadaki kontrolden ve oyun mantığından uzak çırpınışları içler acısı duygular yansıtmaktaydı oyunu seyredenlere...
Nijeryalı dalga geçti
Aghahowa isimli Nijeryalı adam, bembeyaz bir futbol kişiliğiyle, sahada sergilediği düşünsel zenginliklerle Fenerbahçe defansıyla dalga geçmekteydi sanki... Yaptığı da hayli basitti aslında... Sarı-lacivertli savunma hattına en yakın bölgelerde kurnazca dolaşıp, blokun arkasına oyun planı gereği atılan uzun toplara da mermi hızıyla çıkarak son gol hareketini ustaca kullanmak... İyi de, deplasmana çıkmış her taşra takımının klasik anlamda oyun taktiği olarak kullandığı bu kavramı Fenerbahçe neden erkenden keşfederek, kendi alanında rakibini bozarak yarışmadaki dengeler ibresini lehine çeviremiyordu ki ?
Olamıyordu, olamazdı. Çünkü Fenerbahçe, Kayseri’nin top kullanmadaki alan boşaltma ve topun olduğu her yerde çoğalma gibi özelliklerini topluca seyrediyordu sanki... Kayseri, Aghahowa-Mehmet Topal-Mehmet Eren-Bilal-Ragıp-Turgay gibi isimleriyle sahayı allak bullak ederek kullanırken, Fenerbahçe, zaman zaman yaptığı dörtlü-beşli paslarda on beş-yirmi metre gibi gülünç bir mesafe alma ilkelliğiyle ancak taşınabiliyordu Kayseri’nin üzerine... Oyundan alınan Maldonado’nun ne oynayıp ne oynamadığı belliydi zaten... Küçük topları en ucuz hesaplarla kullanan, pas hataları yaptığı şut denemelerinden çok da fazla olan Selçuk ile sakatlığı her maçta sırıtan Emre üçlüsü ile mi derlenip toparlanacak Fenerbahçe’nin özürlü orta sahası ?.Yani, Alex yoksa orta sahayı konuşmayalım gibi bir gerçek çıkıyordu dün geceki yarışmanın sonunda, düşünsel vitrinlere...
Fenerbahçe’de transferi yönetenler dünkü şok gecesinden sonra yanlışlarıyla bir bir yüzleşmek zorundadırlar. Büyük Fenerbahçe’yi yaratma projeleriyle tüm sarı-lacivertli camianın gönlünü kazananlar şunu iyi bilmelidirler ki, büyük Fenerbahçe önce sahada gümbür gümbür konuşan, yarışan ve yücelen takımın ihtişamı ile başlar...Eğer bu gerçek ortalarda değilse gerisi teferruattır. Baylar, bu hakikatı asla unutmayınız !