Sonucu mutlulukla biten dramatik bir gece yaşanmaktaydı Basel’de... Ağır sahanın bu denli yoğunlaşacağı meteoroloji uzmanlarınca on gün öncesinden ısrarla vurgulanmaktaydı. Belki de bu denli net bir bilgiye rağmen milli maç tecrübesi son derece az ve Milli Takım’da oynamaları gerçekten de sürpriz olan Tümer ve Gökdeniz’i ilk onbirde sahaya sürmek nedendi ki ?..
Tuncay, Portekiz maçında da, dünkü gecede de bütün iyi niyetine rağmen oyun kimyası son derece ters düşen doksan dakikalar yaşamaktaydı. Bu futbolcunun da kötü günleri olabilir. Ancak futbolda şaşmaz bir kural vardır. Şansını iyi kullanamayan futbolcu çıkar, yerine yenisi girer... Dün ayrıca ikinci yarıda oyuna giren Semih, sadece maçın değil, Milli Takım’ın gruptaki kaderini de değiştirebilecek olan golü atarak ay - yıldızlı formayı ateşlerken, acaba Terim hoca kulübede nerede yanlış yaptığını düşünmekte miydi ?..
İsviçre’nin, bir kasaba tarzı takımından pek de farklı olmayan futbol yaratıcılığı ve futbol lezzetiyle mücadele veren Milli Takım’ın galibiyete ulaşması için doksan artıya kadar oyalanması dahi ay - yıldız adına eksi puandı...
Özetlemek gerekirse çok korkulu bir sonuçtan yine de Arda’nın zekası ve klas golüyle çok özlenen dünkü galibiyeti yakalayabildik. Şimdi sıra hem Çek Cumhuriyeti maçında, hem de gruptaki şans tanrısının meleklerinin bizden yana olmasında... Bu böyle olur mu derseniz eğer; bu soruyu bana değil, Fatih Terim’e sorunuz lütfen !.. Çünkü onun yüksek katlardaki iyilik melekleriyle arası o kadar mükemmelki !.. Dünkü sonuç, bunun en iyi göstergesi...