Erdoğan Şenay

Erdoğan Şenay

esenay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

LEFTER ağabeyin cenaze töreni tam da onun görkemli hayatına yakışır bir renklilik içinde yaşandı doğrusu...
Tarlabaşı ve Balık Pazarı’nın eski zamanlarını bilenler Kurukahveci Berçdergazaryan’ın ünlü dükkanını iyi hatırlarlar. İşte antrenmansız günlerde Adana’dan inen Leftaraki oraya takılır ve dostlarıyla birlikte hoşça zaman geçirmeyi pek severdi. Ayrıca 1958 model Chevrolet marka taksisi durakta sırasını bekler ve LEFTER sevdalısı olan aileler de onun arabasıyla dolaşmaya bayılırlardı.
İşte 1950’li 60’lı yıllardaki çoğu da İSLAM ÇUPİ’li, BERÇ’li o doyumsuz sohbetlerin içinde yaşadığım için kendimi bahtiyar sayarım.
LEFTER ağabeyin yaşamındaki futbol ve anı zenginliğini son günlerde o kadar çarpıcı yorumlarla anlattı ki, birçok şöhretli isim ve kalem, ben de fark edilmemiş, ama milli takımların içinde yaşanmış bir hatıramı aktarayım istedim sizlere...
* * *
80’li yıllarda milli takımlar bütünlüğünün başına teknik menajer olarak getirildiğim zaman B-Genç’ten A-Milli Takım’a kadar ki, bütün kategorilerde bir bütünlük armonisinin yaratılması ve yaşatılmasının kaçınılmaz doğru olduğunu saptamıştık federasyon başkanımız rahmetliler SAHİR GÜRKAN, Genel Müdürümüz SEBAHATTİN ERMAN ve Planlama’nın başındaki TAMER GÜNEY, Bölge Antrenörleri ve sayısız futbol kahramanı diğer teknik arkadaşlarımızla birlikte...
Bizleri göreve çağıran rahmetli İSMAİL HAKKI GÜNGÖR özel görüşmemizde beni bir sualin üstüne azarlamış ve “Son beş yılda Libya dahil her takıma yenilmiş. Tek beraberliği ve tek gol sayısı bile olmayan bir milli takım enkazını alıyorsunuz haberiniz olsun” diyerek uyarmıştı da beni...
Futbol Federasyonu Kurulumuzu, rahmetli COŞKUN ÖZARI’yı Milli Takımlar Teknik Direktörlüğü görevine ikna edinceye kadar göbeğim çatlamıştı dersem inanınız lütfen...
* * *
Neyse, yoğun çalışmalar sonucu bütçesi bile olmayan federasyonun BTGM’nden alabildiği tahsisatlarla yürütmeye çalışıyorduk koca Türkiye’nin futboldaki yenilenme harekatını... Bu arada Genç Milli Takım’ın futbolumuz adına en önemli kategori olduğunu iyi biliyorduk heyet olarak.
Genç Milli Takım’ın teknik çalıştırıcısı ŞÜKRÜ ERSOY ve teknik menajerliğine de ANDONYADİS’i getirmeyi kafama koymuştum. Bu düşencemi federasyon kurulu ve teknik komitenin onayını almak için başkan ve üye arkadaşlara açtığımda herkes heyecanlanmış ve “Erdoğan, LEFTER kabul eder mi bu teklifini?” diyerek de pek inanamamışlardı bana...
* * *
ŞÜKRÜ ERSOY ağabey iyi hatırlar. Yugoslavya ile deplasmanda oynamamız, Finlandiya’daki finallere gidebilmek için de Yugoslavya’yı elememiz için yenmemiz şart idi. Teknik heyet halinde yaptığımız sayısız toplantı sonucu COŞKUN ÖZARI ve diğer arkadaşlar Genç Milli Takım’ın, Sarıyer Tesisleri’ndeki kampına gitmiş ve sahadaki antrenmanı hep birlikte izlemekteydik...
LEFTER baba yanına kaleci ESER, golcülerimiz TANJU ÇOLAK-METİN TEKİN ve yedeklerini almış, “penaltı nasıl kurtarılır-penaltı nasıl atılır?” inceliklerini hocamız penaltı vuruşlarını sayısız şekilde bizzat yaparak gençlerimizi uyarmaktaydı. Kalecilere “penaltı atan futbolcu topla buluştuğu an çok çabuk kale çizgisinden üç adım öne çıkabilirseniz kaledeki açığı kapatır ve topa uzanıp kurtarmayı başarabilirsiniz” ikazını yaptığı pekçok vuruşlarla da tekrar etmekteydi.
Penaltıcılara ise özellikle de TANJU ve METİN’e “Bakınız penaltı vuruşuna giderken atacağınız köşe konusunda asla karar değiştirmeyiniz, çünkü kararsız çıkışlar vuruş dengelerinizi bozar ve kaçırma ihtimaliniz çoğalır” derdi.
İki gün sonra Yugoslavya’ya gidildi. Yugoslavya’yı uzatmalar sonrası dahi bozulamayan beraberlik ötesi penaltı vuruşlarıyla 5-3 yendik. 15 gün sonrasında da Finlandiya’ya finalleri oynamak için teknik arkadaşlar ve “UÇAKTAN KORKTUĞU” söylenen LEFTER ağabey ile yan yana oturarak keyifle uçtuk...
Yani, Milli Takım-Fenerbahçe dendiği zaman adeta “akan suları ve gökyüzü korkularını bile umursamayan” bu futbol ulemasını on yıllar da geçse yaşadığımız sürece nasıl unutabiliriz ki...

Lefterli yıllar