Erdoğan Şenay

Erdoğan Şenay

esenay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Maça fırtına gibi bir hücum yoğunluğu ile giren sarı-lacivertli on birin, erkenden gol bulması, derbide çok da lezzetli bir futbol gecesi yaşanacağını işaretliyordu sanki seyredenlere...
Fenerbahçe’de Alex-Niang-Dia-Mehmet Topuz-Emre beşlisinin birbiriyle harmanlanmış ve bütünleşmiş futbol düşünceleri ile vücut dilleri sarı-lacivertli on birin en önemli kozları olarak gündemdeydi dünkü gece de... Sarı-lacivertli kadronun deplasmanda ortaya koyduğu bu baskıcı tavır yarım saat boyunca dinmek bilmiyordu Kartal’ın kendi evinde.
Ancak Dia’nın direkte patlayan vuruşu sonrası, siyah-beyazlı diziliş yavaş yavaş yediği ambargolu zaman diliminin ağır baskısından çıkmaya başlıyor, gerek orta alandaki preslerdeki baskısı gerekse de yerli yerinde kullanılan pas zenginliğiyle Fenerbahçe’ye karşı tüm teknik verilerini konuşturmaya ve sarı-lacivertli kaleye tehlikeler dolu ataklarla yüklenmeye başlıyorlardı.
Bu arada sağda Ekrem’in, solda İsmail’in ortada ise Ernst ve Guti’nin olağanüstü gayretleri Beşiktaş’ın toparlanıp, karşı hücum ateşlemelerinin işaret fişekleri gibi aydınlatıyordu zevkle dolu yarışmayı. Hele Ekrem’in sol ayağıyla 90’dan ağlara yapışan topu muhteşem derbiyi silbaştan skoruna sokuyordu yarışmanın ilk 45’lik perdesinde.
* * *
Muhteşem derbinin ikinci devresinde ilk zamanlarda ters rüzgarlar esiyordu tarihi İnönü Stadı’nda. Fenerbahçe’nin, 5. dakikadaki sıyırtma kafa dokunuşu sarı-lacivertli ekibe nasıl bir talih ikramı sayı yaratıyorsa bu kez de baraja çarpan top İbrahim Toraman’ın önüne bir beleş gol pası olarak düşüyordu. Hızlanan temponun yanında maçın başından beri gözlerden kaçmayan bir Ferrari-Lugano itişip-çekişmeleri taraflardan birinin başına bela açacağının ihbarını taşıyordu adeta. Gerçekten de öyle oldu. Ferrari, beklenmedik şekilde bir cezai hareket yaratıp, Lugano’ya dirseği basınca hem hayati penaltıya sebep oluyor, hem de takımını 10 kişi bırakma kabahatine düşüyordu. İşte sarı-lacivertli takımın başına yeniden talih kuşu konuyordu. Zaten istim üstünde bir havada ve akıl dolu top kullanışlarıyla olmazsa olmaz bir iddiayla galibiyeti arayan Fenerbahçe gecenin kahramanı Alex’le coştukça coşuyor ve takım halinde koşuyorlardı.
Futbolda şu gerçek dün gece bir kez daha hakim oldu oyunun kaderine... Komple takım havasında yarışan ve oyun disiplinini elden bırakmayan bir takımla, kopuk meziyetlere sahip bir toplama takım arasında geçen bu 90 dakikalık olağanüstü yarışmanın galip geleninin doğal olarak komple takım yani Fenerbahçe’nin olması veya net şekilde kazanması normal değil miydi?