Asrın derbisinde açık ve net futbol gösterilerinin çok dışında sadece şampiyonluğun “ince hesapları” ile oynanmaktaydı tarihi Fenerbahçe-Galatasaray yarışması...
Galatasaray’ın kendi oyun alanında kurduğu beraberlik maksatlı “zaman geçirme tuzakları” tam da planlandığı gibi yürümekte, her pozisyonda işi ağırdan alarak “zamanı kemirme” talimatıyla oynayan Cim-Bomlu kadro maç boyunca bu anlayış içerisinde yorumlamaktaydı karşılaşmayı...
Fenerbahçe ise Galatasaray’ın bu defansif planlarını altedebilmek için boğuşmakta ancak organize hücum atakları yönünden zayıf kaldığı ve Trabzon maçındaki yarışmanın ahenkleri içinde hayal görmeye devam etmekteydi.
Alex’in ilk on birde yer almaması bize göre son derece yanlıştı. Çünkü Cristian’ın kötü gününde olması, Stoch’un sol kanatta sıkışması ve Bekir’in sağ kulvardan yaptığı çıkışların çok cılız kalması Fenerbahçe’nin gol bölgelerine girmesini ve gol pozisyonları yakalamasını adeta engellemekteydi... Ayrıca Galatasaray savunmasının Fenerbahçeli oyuncuları adam markajı ve alan markajı kavramlarında çok titizlikle kilitlemeleri maçtaki şampiyonluğa gidiş yolculuğunu Galatasaray lehine çevirmesiydi.
Bu arada Cüneyt Çakır’ın oyunun başlarında kaleci Muslera’nın yaptığı hatada Semih’in topla Muslera’nın arasına girerek kuralı bozması ünlü hakemimizin sayıyı iptali açısından doğaldı. Çünkü kurallar böyle yazıyordu hakemlik kitaplarında...
* * *
İkinci yarıda heyecan ve gerilim doruktaydı Kadıköy’de... Gol bulmak için her imkanı ile hücum çıkışlarının yollarını zorluyordu Fenerbahçe... Galatasaray ise oyuna yerleştirdiği beraberlik planlarını yani “gol atamasan da yeme” taktiğini bozmadan yol almaya ve şampiyonluk ile kucaklaşmaya yeminli bir prensip anlayışını sergilemeye devam ediyordu Kadıköy’de... Orta alanda top yakaladığı zamanlarda yana, geriye paslarla zamana oynamaya ısrarla devam eden Cim-Bom tribünleri adeta çıldırtmakta ve Galatasaray hedefine doğru hızla koşmaktaydı.
Fenerbahçe’de bu maçı ille de kazanmak için “bilge işler” yapacak bir ustanın yokluğu yani Alex’in şart olduğunu görmek için maçın 75. dakikasına kadar bu duruma neden seyirci kalıyordu ki Aykut hoca? Halbuki bu maçın ilk on birinde Alex’le başlamamak Fenerbahçe için şampiyonluk adına “intiharın adı” oluyordu bize göre...
Cüneyt Çakır’ın hayatındaki en zor maçıydı sanırız... Her karara itiraz eden oyuncu kalabalığı -olur olmaz pozisyonlarda yerlere yatıp kalkmadan ve aklınca hakemi uyutmaya çalaşan “kalpazan futbolcular”... Bütün bunlar dünkü tarihi geceye hiç de yakışmayan oldukça kirli görüntülerdi maalesef...
Evet... Fenerbahçe beklediği mucizeyi yakalayamadı ve yakalayamazdı bu kadro dizilişi ile... Cim-Bom ise hafta boyu Florya’da planladığı “atamasak da yemeyeceğiz” stratejisini mükemmel şekilde uyguladığı için şampiyonluğa ulaştı...