Fenerbahçe, MTK Budapeşte oyunu ekranlara erken düşmüş bir “mutluluk gecesi” havasında oynanmaktaydı.
Gerçi oynanan bir eleme karşılaşmasıydı sonuçta... Yani Avrupa katlarında üst çıtalara çıkıp çıkamama adına sonuç çok da önem taşımaktaydı... İşte işin bu tarafı iki takımı da hızlı ve de tempolu bir oyuna itmekte, henüz yeni sezon adına hazır olmayan adaleler oldukça zorlanmakta ama yine de futbol olarak “Fenerbahçe”sini özlemiş bir havada olan tribünler oyun olarak da, sonuç adına da huzurlu bir gece yaşamanın keyfini sürmekteydiler.
Fenerbahçe’den çabuk ve disiplinli oynama gayretleri 90 dakika boyunca açık ve net olarak gözler önündeydi. Geçen senenin tembel ve kavruk görüntülerinden eser yoktu dünkü oyunda... Tüm takım her pozisyonda tek top oynayıp derhal yeniden pas arayan pozisyonlar için büyük özveriyle çalışmaktaydılar. Özellikle Kazım - Gökhan ikilisinin sağ kanat çıkışları gözleri okşamakta, hele Kazım’ın rakip defans oyuncularına attığı “salvo”lar dikkatleri çekmekte ve bu kulvarda bu sezon işlerin iyi gideceği düşünceleri sarıp sarmalamaktaydı kafalarımızı... R.Carlos ve Alex’in top alıp verme ustalıkları, ayrıca disiplin ağırlıklı havaları çok dikkat çekiciydi dünkü yarışmada... Semih’e geçmiş sezonlarda takılan “nöbetçi santrfor” lakabı Semih’in dün geceki “full time” mesaisinde gösterdiği üstün tempo ve verimlilik özellikleriyle iflas etti sanırız...
Bu arada Emre Belözoğlu’nun oyuna dahil olduğu kısa süre içinde ortaya koyduğu kendine has stili ve düşünce kaliteleri de Fenerbahçe’nin ne kadar yerinde bir transfer yaptığının “kısa metrajlı gösteri”siydi sanki...
Güiza’nın uçta yalnız kalması ve gol pozisyonlarında teklemesini çok normal karşılamak gerekir. Bu “usta ve İspanya gol kralı” etiketli oyuncu ülke değişikliği ürkekliğini aşıp kendine geldiği haftalarda Fenerbahçe’deki “gol partileri” de başlayacaktır bizce...