Erdoğan Şenay

Erdoğan Şenay

esenay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Fenerbahçe zorlu bir deplasman oyunu kazandı Sivas’ta. Sivas ligin son sıralarında olabilir. Geçmiş sezonların zirve takımlarına korkulu rüyalar da yaşatmış olsa, şimdilerde üzüntülü bir sezon geçirmesi doğaldır. Çünkü futbol dünyanın her yerinde çok sevilmesine rağmen birçok ülkede dramatik yıllar yaşayan o kadar çok Sivas benzeri takım var ki...
Fenerbahçe ilk yarının başlarında Sivas’ın orta alana kurduğu defansif amaçlarla donanımlı ön tedbirleri kırmakta hayli zorlandı. Bu düşüncelerdeki endişeli zamanlar, Semih’in golü gelene kadar devam etmekteydi. Hatta Mehmet Yıldız’ın enfes golüyle umutlarını yenileyen Sivasspor ilk yarı sonuna kadar yarışmadaki puan umutlarını koruyordu...
Ancak Fenerbahçe, Sivas’tan üç puanla dönmenin kaçınılmaz olduğunun çok da farkında olarak girdi yarışmanın ikinci 45’ine. Özellikle Güiza’nın yokluğundan doğan boş bölgeler özgürce top koşturan başta Semih olmak üzere Özer, Mehmet Topuz ve Uğur Boral gibi isimler bol deparlı ve tempolu ataklarla yarışmaya hakim olunca, Sivasspor’un puan umutları da bir bir kırılmaya başlıyordu. Özellikle Semih’in ikinci sayısından sonra Sivas’ın savunma dirençlerinde önemli kırılmalar başlıyor ve kırmızı-beyazlı takım, kaderini kabullenmek gibi bir durumun içine düşüyordu.
Daum dünkü farklı sonucu da gördükten sonra artık kabul etmelidir ki Güiza’nın yokluğu, sarı-lacivertli forma için varlığından çok daha hayırlıdır. Eğer Semih’in ikinci sayıdaki çabuk düşünüp - çabuk hareketlenme zekası olmasa hele son gol hareketindeki ustalığından gol çıkmasa, maçtaki kırılma noktası gündeme gelir miydi, eğer aynı sahnelerde ve başrolde Güiza olsaydı?
Fenerbahçe dün 4 tane joker oyuncusundan yoksun kalmasına rağmen yedeklerini en doğru isimlerle ve en uygun yerlerde kullandı... Hele Semih’in artık Fenerbahçe adına tam bir ideal santrfor olduğunu da başta Daum olmak üzere cümle alem görmelidir.
Semih’i 90 dakikanın da üstüne taşıyacak bir fizik gücü zenginliği sağlanmak isteniyorsa, bu imkan ancak bu futbolcunun ısrarla oyunda kalmasıyla elde edilebilir. Tekrar ediyorum, burada Güiza’nın oynatılıp, oynatılmaması bizi hiç ilgilendirmez. Bu teknik konu Daum ustanın bileceği iştir. Fakat geçmiş zamanlarda gördük ki, Güiza’nın işgal ettiği özgür bölgeler dünkü gibi serbest kalınca bu takımın yedekleri dahi 5 gol üretebiliyor. Bu durumda hocanın çok düşünüp, duygu dışı kararlar alması sizce de doğru olmaz mı?