Erdoğan Şenay

Erdoğan Şenay

esenay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Heyecan dolu anların flaş yaptığı gecede galibiyetin kapısında dolaşan Beşiktaş ve Fenerbahçe puanları paylaşmak zorunda kaldılar sonuçta.
Beşiktaş’ın evinde oynamanın verdiği rahatlıkla 90 dakikada daha kendinden emin bir futbol sergilediğini rahatça söyleyebiliriz.
İlk gol sonrası, uzun zaman galibiyetle kol kola oynayan siyah-beyazlılar, hem defansif anlamda hem orta alan paylaşımında hem de kanatları kullanıp rakibini zor durumda bırakma başarılarında Fenerbahçe’den üstün olan taraftı.
Fenerbahçe’nin ise son haftalardaki tutukluğu ezeli rakibinin önünde de devam etmekteydi. Gökhan Gönül’ün sağ kanatta sakatlık öncesi zamanlarını çok aratan cılız kalmışlığı ve hücumlardaki etkisizliği Fenerbahçe’ye çok pahalıya malolacaktı az kalsın. Emre Belözoğlu için de olumlu düşüncelerimiz yok. Durup dururken son derece gereksiz yere sinirlenip kendi kimyasını bozan Emre’nin bu illetten kurtulma zamanlaması daha kaç yıl bekleyecek merak ederiz. Alex’in de yaratıcılığından hayli uzaklarda kaldığı bu haftalarda Emre’nin devreye girip onun başarı dolu rollerine ortaklıklar yaratması gerekmiyor muydu?
Her şeye rağmen hatalarıyla, sevaplarıyla iki takımın da ortaya koyduğu mücadele aslında görülmeye de değerdi. İsmail, Ernst, Simao, Quaresma, oyuna girdikten sonra Necip gibi isimler dünkü Beşiktaş’ın temel taşı gibiydiler. Fenerbahçe’de ise Caner’in sol kanattaki üstün çalışkanlığı ve beraberlik sonrası oyundan alınışını Aykut Kocaman kardeşimiz nasıl izah edecek
bakalım.
Fenerbahçe’nin deplasmandaki başarı sayılabilecek puan kazancına rağmen gelecek haftalardaki oyunlarda bu gol pozisyonu fukaralığı ile ligde nerelere doğru yol alır meraka değer düşüncesindeyim. Ayrıca bu takımdan geçmiş transferde defansın garanti ismi Lugano ile santrfor bölgelerinde gol adamı olarak varlığını belgelemiş Niang’ı kolayca kaybeden yöneticiler (!)Fenerbahçe’nin lig yolculuğu sonunda derin bir pişmanlık duyacaklar mı?
Oyunu başarı ile yöneten Fırat Aydınus’a takdirlerimizi sunarız. Ayrıca maçın başlarındaki Kadıköy’den karşıya taşınmış seyirci baskınının tek meshulü maçtan bir gün öncesi bu akıl dışı kararı alan idarecilerdir bizce. Zaten sayı olarak İnönü’de de Fenerbahçe Stadı’nda da göstermelik bir şekilde tribünlere istiflenen futbol sevdalıları ve gencecik taraftarların maç seyretme özgürlüğüne öylesine barbarca neden mani olunur ki..? Olamadılar işte; yarınlarda da Kadıköy’de olamayacaklardır. İyisi mi; gelin siz Beşiktaşlılığın, Fenerbahçelililiğin özünü oluşturan bu gençlerin kendilerine ait olan tribünlerini her derbide açık tutun ve onların futbol sevgilerini asla tutuklamayın.