Erdoğan Şenay

Erdoğan Şenay

esenay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Fenerbahçe, Denizli önünde sıradan bir yarışma havası içinde oynamaktaydı. Zirvedeki kıyasıya hesaplaşmanın bu kadar puan açığına düşmüş bir sarı-lacivertli ekipten daha fazla ne beklenirdi ki?
Evet, Gökhan’ın göbekteki görev anlayışı Beşiktaş oyunundan sonra dün de başarı ile devam etmekteydi. Bu gelişme sarı-lacivertli kadronun gelecek yılları adına bir kazanç olarak düşünülebilirdi. Ayrıca Ali Bilgin’in de yeni yerindeki gösterdiği tempo defansif ve ofansif titizlik aynı Gökhan Gönül’ün görüntü fotoğraflarına çok da uymaktaydı. Orta alanda Emre-Selçuk-Deivid-Uğur gibi isimlerin bütün sezon devamınca izlediğimiz vasat çizgilerinden çıkıp da dün geceye acilen getirecekleri yenilikler neler olabilirdi ki? Bu oyuncuların bilinen özelliklerinden çıkıp kendilerini aşmaları için yaratıcı paslar üretebilmeleri adına çok çabuk düşünüp, aynı hızla top kullanmaları gerekir. Ama nerede?
Dün yine Semih ve Güiza’ya özellikle maçın ilk perdesinde iş bitirici ara pasları veya pozisyon üretmelerini boşuna beklemekteydi sarı-lacivertli tribünler...
Ehhh, ligde düşme hattı etrafında dolaşıp duran ve “görevimiz tehlike” korkularıyla koşuşan Denizlispor’a karşı mükemmellik yaratamayan sarı-lacivertli beyin ve ayaklara nasıl olur da methiyeli cümleler kurulabilir ki?
İkinci yarı başlarında Semih’i oyundan alıp, yerine Alex’i sahaya süren Aragones sanırız dünkü maçın sonucunu kurtarmaktan çok yaklaşan kupa finali adına Alex’in durum vaziyetini ölçüp biçmek istiyordu herhalde... Neyse gol üretmekten uzak olsa da dün bir hayli top çevirerek en azından iyi bir saha içi çalışması yapan sarı-lacivertli kadro Güiza’nın ayağından bir sayı yakaladı da sonuç olarak üç puanı kapabildi.
Bu sezon böyle işte... Son yılların en berbat puan kayıplarıyla her hafta yüzleşmek zorunda kalan sarı-lacivertli takımın tek umudu çeyrek asırdır hasret kaldığı kupayı sahiplenmek. Bakalım İzmir’deki finalde sevinen taraf hangisi olacak. Fenerbahçe mi Beşiktaş?