Fenerbahçe’de sezon başından beri devam eden “yanlışlar dizisi” romanının son sayfası dün Bursa’da yazıldı, çizildi ve noktalandı.
Futbol, soluklu planlar isteyen, defansta, orta alanda ve gol bölgelerinde eksiksiz işleyen doğru mantığın özünden yaratılan bir oyundur. Fenerbahçe’de bilinen yabancı transfer yanlışları yanında Türkiye liglerinden hiç haberi olmayan ancak rütbeleri yüksek bir Aragones’e Fenerbahçe’nin teslim edilişi de ondan beklenenler de daha sezon başındayken bir hayaldi, bu işe ömrünü vermiş bilge insanlar için... Fenerbahçe kendi sahasında aylardır tek santrforla oynayıp bütün oyun formatını bu anlayış üzerinde yoğunlaştırdıktan sonra Bursa önünde çift golcü ile kazanma denemesine çıkmıştı.
Düşünebiliyor musunuz genç Bursaspor’un sahanın her yerine basan, tatlı sert oynayarak Fenerbahçe’yi yıldırmak üstüne kurulu puan kapma anlayışının karşısına Fenerbahçe hayli zayıf ve mücadele temposu düşük bir orta alan ve defans dağınıklığıyla çıkmaktaydı. Alex’in üstüne kurulmuş paslaşma planları dün onun rolüne soyunmuş Deivid’in kafasında ve ayaklarında bir kördüğüm halinde dönüşüp kalmaktaydı. Yani, Fenerbahçe filminin başrol oyuncusu yoktu ve Fenerbahçe bu eksikliği nedeniyle sahada bir “şaşkınlar mangası” halinde koşuşup durmaktaydı.
Sol çizgide Uğur Boral’ın egoistçe düşüncelerinde eriyip kalan hücuma çıkma gayretlerine hayretle baktık dün... Emre Belözoğlu’nun Bursa’nın sertlik yanlısı adamlarıyla boğuşmasına belki biraz taktirle, ancak sonuçta sinirlenip oyun temposundan sürekli düşmesini de üzüntüyle seyretmek zorunda kaldı.
Semih dün ağır bir markaj baskısı yemesine rağmen niçin bu kadar suskun ve Bursalı gençlerle boğuşmakta hafif kalmaktaydı ki...
Bu yazıyı fazla uzatmanın bir anlamı yok... Çünkü Fenerbahçe’nin şampiyonluk yarışından bu yıl nasipsiz kalacağını aylardır yazıp durmaktayız. Şimdi dünkü Bursaspor yenilgisinden sonra yeni korkularımız şudur ki, bu takım önümüzdeki haftalar daha da çok dağılır kalırsa bu Fenerbahçe Avrupa kupalarına iştirakte de zorlanır. İşte, dünkü acı yenilginin maç sonrası düşüncelerimize takılıp kalan can sıkıcı ayrıntıları bunlardır.