Futbol dünyamız kendine özgü polemiklerle uğraşıp, lig haftalarının bilinen demeç çarpıklıklarını manşetlere taşırken, “Milli Takım’ın başına yerli mi, yabancı mı” konusu gerektiği kadar tartışılmıyor sanırız.
Fatih Terim’den sonra doğan boşluğa bir yabancı teknik adam yakıştırmak daha düşünce kavramında yanılgının başlangıcıdır bizce... Bu davaya, yani yerli hocalarımız konusuna uzun yıllarını harcamış biri olarak, Futbol Federasyonu’nun, futbolun geleceğini bir yabancıya bağlama düşünce ve çalışmalarını esefle karşılıyorum... Puppo Sandro isimli sempatik bir İtalyan, Türk Milli Takımı’nın başında bu işlere bakarken, ay-yıldızlılar büyük bir handikapın içine düşmek üzereydi o eskimiş yıllarda.
Neden yabancı?
Arkasından gelen devrede milli forma kendine yeterli bir yerli hoca bulamamış ve 5 yıl süreyle Libya dahil her rakibine yenilerek ve tek golü dahi sahiplenemeden futbol tarihimizin en fukara grafiğine sürüklenmişti. İşte o devrelerde komutanlar bizi işbaşına getirdiler de rahmetli Sabahattin Ermanların, Sahir Gürkanların sonraları Kemal Ulusu ve Yılmaz Tokatlı paşaların da gösterdiği hassasiyetlerle Coşkun Özarı başta olmak üzere Candan Tarhan, Metin Türel, Gündüz Tekin Onay, Tamer Güney gibi futbolumuzun kahramanları ve tabii daha niceleriyle birlikte bir bütünlük kuruldu. Bölge antrenörlükleri - yabancı yasağı - gençler ligi gibi yeni düzenlemelerle, Şenol Güneş’le Dünya 3.’lüğü, kısa zaman önce de Fatih Terim’le Avrupa’da yarı final gibi üst rütbeler kazanıldı.
Şimdi neden Hiddink, Klinsmann veya bir başka yabancı isimle flört edip, anlaşmanın yollarını arıyorsunuz ki... Niçin Şenol Güneş’le önce siz temasa geçmediniz? Menajer veya Milli Takım sorumlusu olarak Hakan Şükür’ü gündeme getirmeyi dahi neden tartışmaya açmıyorsunuz?
Ersun Yanal, Abdullah Avcı’yı alt görevlerde çalıştırmayı düşünüyormuşsunuz. Ne güzel. Hemen temaslarınızı daha da sıklaştırsanıza. 2012 Avrupa Şampiyonası kuraları Ocak ayında çekilecek. Sezon bitince başlamak üzere Mustafa Denizli, Ertuğrul Sağlam veya Tolunay Kafkas hocaların birlikteliğine niçin sıcak bakmıyorsunuz?
Denizli - Ertuğrul - Tolunay birlikteliği kurulabilir mi? Siz iyi bir ilişki kurar, konunun teknik içeriğinin hem kendileri hem milli formamız adına ne denli sağlıklı olacağını iyice anlatır ve bu birlikteliği sağlarsanız hem Ertuğrul veya Tolunay’ı milli formaya kazandırır hem de Denizli’nin meslek tecrübelerini onlara aktarmış olursunuz.
Haa, Derwall’in yanında Mustafa Denizli, Piontek - Fatih Terim beraberliğini unutmayalım derseniz, o günün koşullarına uygun olarak, Derwall’i, Türk Milli Takımı’nın ve Galatasaray’ın başına teknik danışman olarak getiren biziz. Piontenk’le, Terim’in çalışmalarını yürekten alkışlayan da bizleriz. Bu bizim yabancı düşmanlığına asla itibar etmediğimizin kanıtıdır.
Yerliye teslim edin
Aslında bütün bu sesli düşünceler sürekli yapılmalıdır. O ne der, şu ne düşünür gibi korkularla bu işler yürütülemez sevgili dostlar. Hem futbolun içinden gelmiş, geçmiş zamanlarda birlikte de çalıştığımız Sayın Bakan Faruk Özak ısrarla ne diyor sizlere: YERLİ... Öyleyse lütfen kafalarınızdaki yabancı ve yabani düşünceleri siliniz ve bizim çocuklarımıza teslim ediniz milli formayı... Hem yabancı hoca deneyimlerinde başta Fenerbahçe olmak üzere Galatasaray’ı - Beşiktaş’ı - Trabzonspor’u görmüyor musunuz? Yıllardır patinaj yapıp duruyorlar teknik adam seçmelerinde.
Bütün bu gerçeklerden sonra son söz şudur arkadaşlar: Globalleşme gerçeği dünyamızı ne denli sarıp, sarmalasa da müslüman mahallesinde salyangoz satılmaz hakikatini de hatırdan çıkarmamalıyız.