Sahamızda oynamanın verdiği cesaret ve güven duyguları maksadını aşıp, aşırılık çizgisine yükseldiği anlarda kazanma ile kaybetmenin arasında gidip, geliyordu dünkü nefes kesici 90 dakika.
Belçika’nın yepyeni bir gençlik kadrosu kurarak bu ekibi uluslararası yarışmalara hazırladığını 2010 elemeleri sonrasındaki zamanlardan beri duymaktayız... Ayrıca Belçika’nın yaş ortalamasının 23, bizimkilerin ise 27’nin üstündeki oranlarda olduğu, günlerdir basınımızın dilinde.
Öyleyse bu bizden daha genç ve hızlı ekibe karşı ikinci yarıdaki tempomuzu ilk 45’in yarısında sahaya döküp, Belçika’nın kazanma umutlarını daha erkenden kıramaz mıydık? Gerçi Onur’un yediği gollerdeki açık ve net yanlışlar, hele ilk sayıdaki kale içinde çakılı kalışı, ikinci goldeki bariz hatası dünkü sıcak ve kıvanç dolu galibiyete rağmen üzerinde ısrarla durmamız gereken bir eksikliğin adıdır Milli Takımımız’da.
İleri uçta Tuncay’la başlamanın dayanılmaz hafifliğini Milli Takım’ın her hücum çıkışında ve ilerideki planlarında sırtında taşımak zorunda mıdır yani Türkiye? Futbol sadece iyi niyet ve güce dayalı bir oyunu değildir ki! Son hareketlerde sürekli hatalar içinde Tuncay... Hele oyunun başlarında Arda’nın enfes ortasını rahatça sayıya çevirmek varken, karşı direğe kafayla keserek tüm seyredenleri hayretler içinde bıraktı... En gözalıcı orta saha uzmanıydı Fenerbahçe’de. Ancak şimdilerde ilerlemeye başlayan yaşıyla futbolunda sonbahar mevsimini yaşayan bu sakin ve ahlaklı oyuncuyla, Türk futbolunun geleceğine yön veremeyiz ki! Hiddink bu gerçeğe de kısa sürede bir çözüm getirecektir sanırız gelecek zamanlarda.
Sevinç dalgaları
Bu mükemmel yarışmanın iyi taraflarına bakarsak önce Emre’yi, Hamit’i, Arda’yı ve İsmail’i bol bol alkışlamalıyız... Hamit kanatta değil de orta alanın ortasında çıkışlar yapsaydı Belçika defansının üstüne, bizce rakip savunma darmadağın olurdu Hamit’in hem teknik hem fizik gücü çok yüksek öldürücü hamlelerinden...
Ayrıca Emre’nin tempo ve hayat dolu hücum slalomları, Arda’nın genç Belçikalıların akıllarını başlarından alan renk armonisi içindeki çalımları, Milli Takımımız için hem galibiyet kapısının açılış anahtarları oldu hem de tribünleri keyfe taşıyan sevinç dalgalarının yaratıcılarıydılar.
Bu takımda kaleye Volkan Demirel geçer ve herkesin gördüğü eksikler de giderilirse Türkiye grubunda Almanya ile çekişir ve finallere gitme hakikatini yakalayabilir.